36- Yuva

11.7K 922 113
                                    

Balayımızın bitmesine 7 gün kalmıştı. Bugün güne harika bir haberle uyanmıştık. Evimiz sonunda bitmişti. Temizliğine kadar her şeyi hallolmuştu. Annemlerle kalmamda bir sorun yoktu ama kendimi oraya ait hissetmiyordum henüz. Ailemin evindeki rahatlığım orda yoktu ama kesinlikle beni kendi ailesinin içine almışlardı. Melih Bey hariç dememe gerek yoktu sanırım.

"Mete'm, yıkarız sonra yanıma gelir misin bir?"

Kahvaltıyı yapmıştık, bende masayı topluyordum. Emir'in dediğini yapıp her şeyi kaldırdıktan sonra bulaşık işini sonraya bıraktım. Salondaki Emir'in yanına ilerledim. Koltukta bacaklarını aralayarak oturmuştu. Telefonuna bakıyordu. Gittim ve başında dikildim.

"Efendim?"

Beni belimden tutup kucağına oturttu. İlk defa yaptığı bu hareket içimde bir yerlerde karıncalanma oluşturdu. Sanki her zaman böyleymişiz gibi bozuntuya vermeden kolumu boynuna sardım. Yakınımdaki kafasımı daha da yaklaştırıp yanağımı öptü.

"İnternetten mobilyalara bakalım mı?"

"Bakalım bakmasına da internetten alırsak mobilya, beyaz eşya gibi şeyler çok geç geliyormuş sanırım. 2 ay gibi bir süre."

"Yapma ya! Evimiz hemen düzenlensin diye internetten bakalım dedim bende halbuki. Kötü oldu bu."

Gerçekten üzgün duran suratına baktım birkaç saniye.

"Şöyle yapabiliriz ama: biz internetten beğenelim modelleri, Melisa, annelerimiz ya da babam kim müsait olursa gitsin şubeden alımı yapsın ve eve direkt teslim olsun."

Gülümseyip yine yanağımı öptü.

"Yavrum, ne kadar akıllısın sen ya? Zekanı yerim."

"Bir o kalmıştı Emirciğim onu da ye lütfen."

"Galiba dilin de kalmış bebeğim, baksana nasıl da konuşuyor."

Bilerek benimle uğraşmak için diyordu ama sinirle ona baktım. Ardından onun bana her zaman yaptığını yapıp hemen önümdeki yanağını ısırdım. Tek fark o aşkla ısırırken ben sinirle ısırmıştım. Emir acıyla geri çekilmeye çalıştı. Bende yeterli olduğunu düşünüp geri çekildim. Emir acıyla yüzünü buruşturup yanağını tuttu.

"Yavrum, ne yaptın ya?"

Acı içinde çıkan sesine üzüldüm. Sanırım bir an sinirle fazla ısırmıştım. Elini çektiğinde yüzündeki dişlerimin izine baktım. Emir ısırdığında asla dişinin izi çıkmıyordu. Hafifçe değdirip çekiyordu dişlerini. Ama ben biraz abartmıştım....

"Emir, özür dilerim. Çok ısırmışım yanlışlıkla. Krem ya da buz getirmemi ister misin? Rahatlar biraz."

Birkaç saniye sessizce durdu. Mutsuzlukla içten içe kendime kızdım. Neden bu kadar çok ısırmıştım ki?

"Gerek yok, geçer şimdi. Bu zamana kadar ısırdıklarıma sayalım. Hepsine bedeldi çünkü."

Gülerek dediği şey beni daha da üzmüştü.

"Bir an sinirlenince oldu. Özür dilerim."

Daha çok gülümsedi Emir. Tek kolunu bana sarıp kendine çekti. Başımı omzuna koydum.

"Kurban olurum sana ben. Alt tarafı bir ısırık bir şey olmaz. Üzme hemen tatlı canını, öpersin geçer."

Çocuktu sanki öpünce geçecekti. Güldüm. Kafamı omzundan kaldırıp yanağına yumuşak öpücükler kondurdum. Emir halinden memnun şekilde gözünü kapatıp kafasını koltuğa yasladı. Bir sürü öpücükten sonra kafamı geri çektim.

"Geçti mi?"

Güldü.

"Geçti de öpmek istersen devam edebilirsin. Benim işime gelir."

Güldüm ve dudağına uzun bir öpücük kondurdum.

"Annemleri arayıp bir soralım, kimse müsait olmazsa biz gidince alırız artık."

"Tamam, sen Semra annemi ara önce. Annemi de ekleyip konferans yapalım. Ben onların bu teklifi reddedeceğini hiç düşünmüyorum. İki dünür beraber giderler. Gerçi yorulurlar, demesek mi?"

"Yavrum niye yorulsunlar, biz seçeceğiz zaten. Mağazaya gidip bunu alacağız diyip anlaşacaklar bitti."

"Tamam, haklısın. Ara hadi."

Emir, zaten elinde açık olan telefonundan Semra annemi görüntülü ararken bulunduğumuz pozisyonu hatırlamamla ayağa kalkmak istemem bir oldu. Hızlıca kendimi Emir'in yanına attım ama telefondan gelen gülme sesiyle çoktan annemin gördüğünü anladım.

"Kuzularım, nasılsınız?"

Canım annem hiç bozuntuya vermemişti.

"İyiyiz annem, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Mete, sen nasılsın?"

"İyiyim anne bende, annemi de ekleyeceğiz konuşmaya. Size bir şey soracağız da."

"Ekleyin Nurteni'mi hemen, bugün hiç konuşmadık zaten."

Bu dediği ikimizi de güldürmüştü. Her gün en az iki kere konuşuyorlardı. Ben bu zamana kadar hiçbir arkadaşımla böyle olmamamıştım. Emir annemi de eklerken çok sürmeden annem de görüşmeye bağlandı.

"Oğullarım, nasılsınız?"

"İyiyiz Nurten anne, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim oğlum, sizi özledim. Tatiliniz nasıl geciyor?"

"Bende seni özledim annem, az kaldı dönmemize. Hemen buluşur hasret gideririz. Burda keyfimiz gayet yerinde siz bizi düşünmeyin."

"Oh oh, ne güzel. Semracığım sen nasılsın?"

"Bende iyiyim Nurten, sen nasılsın?"

"İyiyim iyiyim, çocuklarımızı da görünce daha da iyi oldum."

"Bize bir şey soracaklarmış, sorun bakalım ne soracaksanız."

"Annelerim, bugün evimiz bitti. Tek eksiği mobilyalar ve beyaz eşyalar kaldı. Bizde Mete ile internetten alacaktık biz gelmeden hallolsun diye ama internetten olunca geç teslim ediyorlarmış. Biz internetten beğensek size atsak siz de müsait olunca mağazasına gidip alsanız ve eve teslim ettirseniz olur mu?"

"Ayy o nasıl soru oğlum? Biz Semra ile seve seve gider alırız. Hiç merak etmeyin. Siz beğenmenize bakın."

"Evet oğlum, siz doya doya bakın. Gider alır hallederiz biz."

"Teşekkür ederiz annelerim, biz o zaman Emir ile şimdi bakmaya başlayalım. Beğendiklerimizi atarız size."

"Tamam oğlum hadi siz bakın. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüzzz."

Telefonu kapatır kapatmaz saatlerce mobilya ve beyaz eşya bakmıştık. Artık bizimde bir yuvamız olacaktı.

.
.
.
.
.
.
.

Biliyorsunuz ki ilk yazdığım günden beri işim olduğu günler dışında her gün bölüm atıyordum. Son zamanlarda çok fazla müsait olamıyorum o yüzden her gün bölüm gelemeyecek bundan sonra. Ama üç günü geçmeden atmaya çalışacağım. Öptüm bal yanaklarınızdan.

İnce BelliWhere stories live. Discover now