32- Çok Seveceğim

14.6K 919 315
                                    

Sabah uyandığımda çok iyi bir uyku çektiğimi fark ettim. Hemen yanımda bana sırtı dönük şekilde uyuyan kocamın ensesine yumuşak bir öpücük kondurdum. Hatta öpücük bile denmezdi. Dudaklarımı değdirip çektim. Uyanmasa daha iyi olurdu. Dün gerçekten çok yorulmuştu. Uzun yola ilk defa araba ile gidiyordu ve neredeyse acil ihtiyaçlarımız dışında hiç durmamıştık. Buna alışik olmayan vücudü gerçekten çok yorulmuştu. En çokta gözleri. Gece uyurken yandığını söylemişti. O yüzden iyice dinlene kadar onu uyandırmayacaktım.

Telefonumdan saate baktığımda henüz sekiz kırk yedi olduğunu gördüm. Yataktan çıkıp sessizce banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indim. Havuzun önündeki duvar full camdı. Hepsini açıp içeriye temiz hava girmesini sağladım. Hafif esen rüzgar ılık olduğu için şortlu kısa kollu pijamama rağmen beni üşütmüyordu. Temiz havayı iyice içime çekip biraz kendime geldim.

Emir uyanmadan güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum ama evde pişirecek hiçbir şey yoktu. Yakınlarda hiç market yoktu. Ehliyetim olmadığı için gidip kendim de alamazdım. Son zamanlarda oldukça popüler olan online alışveriş yöntemini deneyecektim. Uygulamayı indirip konumu aktifleştirdim. Sonra ihtiyacımız olacak her şeyi ekledim. Kahvaltılık, sebze, meyve, baharat, abur cubur, içecek, ekmek, baklagiller, et... ne varsa hepsinden -sebze meyve hariç- iki hafta yetecek kadar aldım ve siparişi oluşturdum. İlk defa online alışverişi denemiştim. Umarım çok uzun sürmezdi gelmesi. Bu sırada havuzun oraya çıkıp etrafa baktım. Güzel bir masa vardı, şezlonglar vardı, çeşit çeşit ağaçlar vardı bahçede. Sonra mutfağa geçip dolaplardakki her şeyin yerini öğrendim. Kahvaltılıkları koyacağım tabakları hazırladım. Araba motor sesi duyunca pencereden dışarı baktım. Yarım saat sürmeden siparişim gelmişti. Kurye zili çalmadan hızlıca kilidi açıp dış kapıyı açtım. Adam her şeyi arabadan indirip bana verdi. Birçoğunu yere koydum çünkü hepsini taşıyamazdım.

"Teşekkürler, kolay gelsin."

"Sağ olun, iyi günler."

Poşetleri zar zor üç seferde içeriye taşıdım. İlk önce her şey tam mı diye kontrol ettim. Tam olduğunu görünce ihtiyacım olanlar dışında hepsini dolaplara yerleştirdim. Çay suyunu kaynaması için ocağa koydum. İki tane patatesin dışını iyice yıkadım. Kabuğunu soymadan elma dilim doğradım. Biraz yağ, tuz, biber ve kekikle harmanladım. Ardından fırına verdim. Kahvaltılık her şeyi tek tek tabaklara koydum. Domates, salatalık, biber doğrayıp tabağa koydum. Su kaynayınca çayı demledim. Domateslerin kabuğunu soyup küp küp doğradım. Biberleri ince ince doğradım. Ardından ufak bir soğan doğrayıp biberle birlikte tavada yağ ile pişirdim. Domatesleri de ekledim. Sucukları ince ince dilip altını açmadan tavaya koydum. Bu sırada kahvaltılıkları havuzun yanındaki masaya taşıdım. Bir yumurta kırıp çırptım. Ardından pişen menemenin üzerine döktüm. Sucukları pişirip üzerine iki tane yumurta kırdım. Pişen patatesleri de tabağa koydum. Çaydanlığı ve patatesleri masaya götürdüm. Ardından pişen menemen ile sucuklu yumurtaya kapak koyup onları da masya götürdüm. Her şey hazırdı.

Yukarı çıkıp yatak odasına girdim. Gece sıcaklandığı için tişörtünü çıkartmıştı Emir. Şimdi yatakta tişörtsüz ağzı aşağı uyuyordu. Yatağa oturup açık sırtından öptüm.

"Emir, uyan hadi."

Biraz kıpırdandı ama uyanmadı. Emir uykuyu cidden çok seviyordu. Başımı sırtına yaslayıp omzunu öptüm. Sonra ensesini öptüm.

"Aşkım, uyan. Kahvaltı hazır."

Sırtına, omzuna, ensesine ufak ufak öpücükler kondurdum. En sonunda kıpırdanarak uyandı. Uyku mahmuru o kadar tatlı duruyordu ki... Uzanıp yanağından öptüm.

"Günaydın canımm."

"Günaydın yavrum."

"Kahvaltı hazır, hadi elini yüzünü yıka gel."

"Tamam."

Emir uykulu uykulu banyoya girerken ben de tekrar aşağı indim. Masaya gidip çayları doldurdum. Menemenin üzerindeki kapağı kaldırdım. Sucuklu yumurtanın üzerindeki kapağı kaldırdım.

"Yavrum, döktürmmüşsün ellerine sağlık."

"Afiyet, şifa olsun aşkım."

"Kurban olurum sana."

Dudaklarımı sertçe öptü. Sonra sandalyeye oturdu.

"Fena uyumuşum ben ya. Baya yorulmuşum."

"Bilerek uyandırmadım seni, iyice dinlenebildin umarım?"

"Dinlendim dinlendim, çok iyiyim şu an."

"İyi bari."

Çaydan bir yudum aldı içti.

"Bir dakika ya, evde hiçbir şey yoktu sen markete mi gittin? Yakında markette yoktu nasıl gittin?"

"İnternetten sipariş verdim. Seni uyandırmaya kıyamadım, sen uyanınca da kahvaltımız hazır olsun istedim."

"Ne kadar güzel düşünüyorsun sen ya? Yine kanım kaynadı bak. Bir karnımızı doyuralım çok seveceğim seni."

Hafif dişlerini sıkarcasına konuşmasına kıkırdadım.

"Az seversen bozuşuruz ama?"

"Hiç endişen olmasın o konuda, sen ısırma diyeceksin ama ben durmayacağım. Yanaklarını bol bol ısırıp öpeceğim."

Kahkaha attım. Emir'in kanı kaynayınca cidden çok fena oluyordu. Gerçekten beni yiyecek gibi hissediyordum. Gülerek, hoş sohbetimizle kahvaltımızı yaptık.

Emir ile beraber masayı topladık. Ben son kahvaltılık tabakları mutfağa götürken Emir çoktan bulaşıkları makinaya koymuştu. Elini yıkarken ben tabakları buzdolabına koydum. Buzdolabının kapağını kapatınca tam önümde döndüm ki belime dolanan kollarla irkildim. Sonra yanağıma geçen dişleri hissettim. Çok acımasa bile acıyla bağırdım. Emir dişlerini çekip üst üste sert öpücükler kondurdu yanağıma. Bu böyle bir ısırık bir sürü öpücükle yaklaşık on dakika devam etti. Isırıkları nerdeyese hissedemeyeceğim kadar hafifti. Onun beni sevmesine müsade ettim. En sonunda dudaklarıma da sert bir öpücük kondurdu.

"Çok seveceğim demiştim."

.
.
.
.
.
.
.

Emir'in sırtı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Emir'in sırtı

.
.
.
.
.
.
.
.

Mete'nin pijaması

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mete'nin pijaması

İnce BelliWhere stories live. Discover now