26- Kurban Olurum

18.4K 1.1K 291
                                    

Emir'den

Üzgün bir şekilde karanlıkta öylece oturuyordum. Saat gece dördü geçiyordu. Karanlığa alışmış gözlerim Mete'min üzerindeydi. Sıkıntıyla ayağa kalktım. Yatağın hemen yanında olan koltuğu yatağa doğru iyice çektim. Arada ufacık bir boşluk bıraktım. Koltuğa uzandım ve yüzü bana dönük duran Mete'ye baktım. Kısa sürede evlenmiş, daha evleneli bir ay bile olmamış olsa bile ona o kadar çok alışmıştım ki...

Mete yerinde kıpırdandı. Uykulu uykulu elini hemen tepemdeki komodine uzatırken başta yüzüme koydu. Sonra daha da yukarı uzatıp komodine koydu. Onun bu tatlı haline elimde olmadan gülümsedim.Kafamı kaldırıp baktığımda her zaman koyduğu bardak ve sürahinin orda olmadığını gördüm. Elimi saçına koyup okşadım.

"Ben hemen su getireceğim sana, bekle bebeğim."

Uykulu uykulu kafa salladı, zar zor açtığı gözlerini hemen kapattı. Koltuktan kalkıp aşağıya indim. Sürahiye su doldurup, bardak alıp tekrar odaya çıktım. Kapıyı yavaşça kapatıp yatağa ilerledim. Bardağa su doldurup sürahiyi komodine koydum. Uykuya dalmış Mete'min saçlarını okşadım.

"Mete'm suyunu getirdim, uyan hadi."

Gözlerini minicik açtı. Elimi sırtına koyup biraz doğrulttum. Bardağı dudaklarına uzattım. Bir eliyle bardağı elimin üstünden tutup üç dört yudum içti. Sonra bardağı bırakıp geri yattı. Sırtıyla yatak arasındaki elimi çektim. Bardağı komodine bıraktım. Mete'min açık üstünü örttüm. Tekrar bende koltuğa uzandım. Gözleri kısık etrafa bakarken saçlarını okşayarak uykuya dalmasını bekledim. Yavaş yavaş gözleri kapanırken masum yüzüne huzurlu bir gülümseme ile baktım.

Haberim olmadan kapanmış gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı. Duvardaki saate baktığımda yalnızda dört saat uyuduğumu gördüm. Mete saçındaki elimi tutmuş uyuyordu. Bunu uykusu arasında bilinçsizce yaptığını biliyordum. Odanın kapısı tıklandığında sessizce 'gel' dedim. Yavaşça kapı açıldığında gözlerimi kapıya çevirdim. Annem gelmişti. Şu anki pozisyonumuzu inceleyip bana ters ters baktı.

"Mete'ye bakmaya geldim. Şimdi onun midesini zorlamayacak bir şeyler hazırlayacağım. Uyandığında söyle."

Mete uyanmasın diye kafa salladım sadece. Girdiği gibi yavaşça odadan çıktı annem. O kadar sessiz konuşmamıza rağmen Mete kıpırdanarak uyandı. Gözlerini açınca hemen karşısındaki bana baktı. Elimi tuttuğunu fark edince elimi bıraktı.

"Miden nasıl oldu? İyi misin? İyi değilsen hastaneye gidelim hadi."

Ters ters bana baktı.

"İyiyim."

Yataktan kalkıp banyoya girdi. Koltukta doğrulup oturdum. Geç ve yastıksız uyuduğum için başım fena şekilde ağrıyordu. Mete banyodan çıkar çıkmaz hemen onunla konuşup her şeyi anlatacaktım. Odadan çıkıp koridordaki banyoya girdim. Hemen elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Mete hala çıkmamıştı. Koltuğu eski yerine ittim. Yatağı düzledim. Mete o sırada banyodan çıktı. Hızlıca bir duş almıştı. Kıyafetlerini alıp tekrar banyoya girdi, giyinip saçını kurutup çıktı. Tam odadan çıkacakken gidip önüne geçtim.

"Mete, konuşalım öyle inelim aşağıya olur mu? Annem kahvaltıyı hazırlayana kadar konuşalım lütfen."

Bir şey demeden dönüp koltuğa gidip oturdu. Bende hemen yanına gittim. İlk önce telefonumu çıkartıp iletilmeyen mesajı gösterdim.

"Ben mesaj atmıştım nereye gittiğime dair, ama sms hakkım bittiği için sana gelmemiş. Dün gece sen uyurken fark ettim bunu da. O an aceleyle ve biraz da eğer Selen'in yaptığı boş bir oyunsa diye sinirle çıkınca ancak yolda kırmızı ışıkta mesaj atabildim, yeşil ışık yanınca da gidip gitmediğine bakamadım. Biliyorum arayıpta söyleyebilirdim ama o an aklıma aramak gelmedi çünkü araba kullanırken bana telefonla uğraşma diye diye bende bunu alışkanlık haline getirdin. Bu beni aklamaz biliyorum ama bile isteye seni üzmedim, üzmek istemem de. Çok özür dilerim."

"Emir, o an acil yardıma ihtiyacı olan birine ki bu Selen olsa bile gitmen benim için sorun değil. Senin yerinde bende olsam bende giderdim. Eğer Selen bir oyun yapsaydı bile hemen onu orda bırakıp geleceğini de biliyorum. Ama ben burda başına bir şey mi geldi diye ne kadar endişelendim biliyor musun? Arayana kadar o kadar panik halinde değildim. Şimdi gelir diyerek kendimi sakinleştiriyordum. Ama arayınca açmayınca daha da endişelendim. Mesaja da bir şey demiyorum, giderken aramamana da arabada telefonla ilgilenmemen en doğrusu zaten ama en azından ben arayınca açabilirdin."

Elelrini tuttum. Daha da yaklaştım.

"Haklısın, her dediğin kelimende haklısın Mete. O an zaten yoldayım diye açmadım. Mesajın gitmediğini bilseydim zaten bildiğim saniye arar haber veriridim. Özür dilerim. Ben bu zamana kadar hep baba baskısıyla büyüdüm. Aldığım en ufak kararda tepeme bindi babam. Aşcı olmayacaksın, restorant açmayacaksın, erkeklerden hoşlanmayacaksın... Annemle aramın iyi olduğuna bakma bu yeni bir şey. O da başta erkeklerden hoşlandığımı duyunca bana karşı çıktı. Şu eve geliyordum bir kişi bile yüzüme bakmıyordu. Melisa o zamanlar üniversitedeydi. Kendi anne ve babamın bile yüzüme bakmaması ne kadar zoruma giderdi. O zamanlar kendi kendimeydim hep. Bu durum 8 yıldır böyle Mete. Annem daha bir yıldır bana eskisi gibi davranıyor. Babam desen hala aynı. Senin bana sevgin benim sana sevgim benim için şu an bambaşka bir boyut. Sevgiyi, ilgiyi unutmuştum ben, sen bana yeniden hatırlattın. Acemiyim bu konuda. Hatamı kabul ediyorum ve bundan sonra bu konuda daha da dikkatli olacağıma dair söz veriyorum."

Gözlerine baktım uzun uzun.

"Mete'm kurban olurum sana ben. Seni çok seviyorum. Hatamın farkındayım, bir daha böyle bir şey yapmayacağım."

"Beni bir daha endişelendirmeyeceksin, ne olursa olsun haberdar edeceksin tamam mı?"

"Tamam, söz bir daha yapmam. Gerçekten bir evlilik için acemiyim. Bunu kabul ediyorum. Hiç beklemediğim bir an da girdin hayatıma. İyi ki de girdin. Bir daha asla böyle bir şey yapmam. Ben seni bile isteye üzmek istemem. Bundan sonra istemeyerekte olsa üzmeyeceğim."

"Biraz düşüneceğim. Şimdi aşağıya inelim."

"Tamam Mete'm düşün istediğin kadar. Hadi inelim."

Beraber koltuktan kalkıp odadan çıktık. Ne kadar Mete beni affettiğini söylemese de kendimi ifade etmem ve özrümü dilemem biraz olsun içimi rahatlatmıştı ama beni beni affettiğini söylemeden asla tam olarak rahatlamayacaktım. Mete'min beni affetmesi için elimden geleni yapacaktım. Bundan sonra en ufak haraketimde bile evliliğimi düşünüp ona göre haraket edecektim.

.
.
.
.
.
.
.
.

Herkes çeşit çeşit fikrini belirtti. Kimisi barışmasınlar, kimisi barışsınlar, kimisi hemen affetmesin dedi. Başta ne yapacağımı şaşırdım açıkçası. İlk defa bir kitabımı yayımlıyorum ve hepinizin yorumlarına elimden geldiğince cevap verip dikkate alıyorum. Dün birkaç yorumdan yorumlara ne kadar dikkat ettiğimi fark ettim. Hepinizin fikirleri benim için çok değerli ama hepinizin fikirlerini bir arada yazamayacağımı da fark ettim. Gönlüm hepinizin içine sinecek bir şeyler yazmak için oldukça çabaladı dün. Ama böyle yazdığımda sadece herkesin beklentisini karşılamak için yazdığımı fark ettim ve bölüm içime sinmedi o yüzden yayımlamadım. Herkes yayımlamamı bekledi ama eğer yayımlasaydım bu hem size hem bana hem de Emir ve Mete'ye yanlış olacaktı. Hepinizin fikri benim için hala çok değerli ama herkesi aynı anda ikna edebilmek gibi bir kabiliyete sahip değilim. Onlar belki gerçek insanlar değil ama bu onların hikayesi. O yüzden Mete ve Emir karakterleri nasılsa öyle yazdım. Eminim birçoğunuzun istediği gibi olmayacak ama tam olarak Mete böyle yapacak bir karakter.





İnce BelliTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang