22- Anne

18.8K 1.4K 210
                                    

Akşam yemeğini Emir yapmıştı. Yedikten sonra bulaşıkları yıkamış kek yapıyordum. Başta keki canım çekti demişti ama sonra yorgunum diye yapma demişti. Bulaşığı da yıkatmayacaktı ama ben dinlememiş bulaşığı yıkamış keki de yapmıştım.

"Yoruldun, keşke ben yıkasaydım."

"Sende yoruldun, bir sürü yemek yaptın. Annenler birazdan gelirler odamızın kapısını gitte kapat. Dağınık, toplamadık."

"Yarın toplarız artık. Hemen kapatıp geleyim."

Kekin piştiğine kanaat getirip fırını kapattım. Emir tekrar mutfağa geldiğinde yanıma gelip sarıldı.

"Mis gibi kokuyor. Eline sağlık şimdiden."

"Afiyet, bal, şeker olsun canım."

Yanağımı öperken açılan kapı sesiyle Emir'den uzaklaştım. Emir'le beraber kapıya ilerledik. Melih Bey direkt yukarıya çıkıyordu.

"Hoş geldiniz."

"Hoş geldiniz."

"Hoş buldum oğullarım."

"Hoş buldum abi ve Mete."

"Biz duş alıp aşağıya ineriz."

"Tamam acele edin ama Mete meşhur kekinden yaptı, sıcak sıcak yiyin."

"Tamam, hemen geliriz."

Onlar yukarıya çıkarken ben çayı demledim. Keki koyacağım tabakları, çatalları çıkarttım.

"Mete'm bana servis yapta yiyeyim hadi. Çok canım çekti."

Bazen küçük bir çocuk oluyordu. Bende aynı onun gibi konuştum.

"Emir'im herkesi bekle."

"Emir'in şimdi seni de ısırır bak! Canım çekti diyorum."

Güldüm.

"Tamam tamam. Servis yapayım madem."

"Bu arada Mete, anneme hanım diyerek konuşmak zorunda değilsin. Anne diyebilirsin. Annem anne demeni istiyor ama sen rahatsız olma diye demiyor sana. Anne demek istemiyorsan bile benim annene dediğim gibi teyze diye hitap edebilirsin."

"Bende resmi konuşmak istemiyorum ama baştan böyle alıştığım için bir anda durduk yere hitap şeklimi değiştirmek istemedim. Ama artık anne diyeceğim. Çünkü kendi bana oğlu gibi davranıyor."

"Çok sevinecek bu duruma. Seni gerçekten oğlu gibi görüyor. Hatta bazen benden daha fazla oğlu oluyorsun onun."

Güldüm bu dediğine ve istediği gibi keki bir tabağa kesip koydum. Masaya bıraktım. Tabağı bıraktığım elimi Emir tutup öptü. Sonra hemen yemeye başladı. Çok sürmeden yemişti. Semra Anne mutfağa girdi.

"Hadi çaylarımızı içelim ağız tadıyla."

Kekleri servis ettiğimde Emir tabakları alıp gitmişti. Kendine bir dilim daha koydurmuştu. Çayları doldurup odaya gittim bende. İlk önce Melih Bey'e uzattım. Alınca Semra Annem ile Melisa'ya uzattım. Sonra Emir'e uzattığımda hem kendininkini hem de benimkini alıp koydu. Tepsiyi bırakıp Emir'in yanına oturdum.

"Eee abi, Mete evlilik nasıl gidiyor?"

"Daha bir gün oldu Melisa. Şu anlık iyi gidiyor."

Güldüm Emir'in konuşmasına. Ben gülünce o da güldü.

"Şimdi tadınız kaçmasın da bir şey diyeceğim."

"De bakalım anne ne diyeceksen."

"Selen beni aradı. İlk başta açmadım. Israrla arayınca açtım. Evlendiğinizi duymuş emin olmak için bana sordu bende doğru dedim."

"Beni de aramış, hem de sekiz kere."

"Açmasaydın. Hem sende neden hala numarası var?"

"Açmadı zaten anne. Ben seni aramadan önce gördüm aradığını, mesaj da atmış bir sürü. Bende senin gibi neden silmedin diye sordum, aklına gelmemiş. Sonra ben silip her yerden engelledim."

Anne diyince gerçekten çok mutlu olmuştu. Kocaman bir gülümseme gönderdi bana.

"Aferin oğlum iyi yapmışsın. Önceden Selen'i severdim de en son sana dedikleri laflar çok ağırdı. En iyisi araya mesafe koymak."

Emir elimi tutup kendi dizine koydu. Ona döndüğümde bana gülümsüyordu. Bende ona gülümsedim.

İnce BelliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin