18.bölüm

3.6K 170 44
                                    


Açelya ulusoy

Sabah erken kalkmış ve Çağatay ile beraber bir avm den birkaç hediye almıştık. İlk önce çağatayın anne babasının evine gidip anneler gününlerini kutlamış sonra benim annem ve babamın evine gelmiştik.

Hediyemizi vermiş çaylarımızı içerek sohbet ediyorduk.

"anne getiriyim mi?" dedi nil kucağımda hareketlenerek. Yeliz kafasını salladığımda yere indi ve koşarak oturma odasından çıktı.

"ne getirecek? " diye sordum.

"bekle göreceksiniz" dedi. Heyecanını belli ediyordu. Birkaç saniye sonra içeri elinde küçük bir kutu ile nil girdi ve bana uzattı.

"ne bu?" diye sordum.

Babamın, abimin, onurun, yelizin ve annemin yüzüne tek tek baktım ama kimse birşey söylemiyordu. Kalktım ve yemek masasına koyduğum kutuyu açtım. Siyah kutunun kapağını kaldırdım. İçinde bebek ayakkabısı ve üstü kapatıp bir not vardı.

Notta. "ben geliyorum hala! Hazırlan" yazıyordu. Kafamı kaldırdım ve yeliz ile abime baktım.

"oha! Cidden mi. Şaka mı?" diye sordum. "hala oluyorsun tekrardan. İki aylık hamileyim, söyleme fırsatımız olmadı sana bir türlü" dedi yeliz.

"çok sevindim, siz ne zamandır biliyorsunuz? " diye sordum onura bakarak.

"iki hafta önce öğrendik bizde" dedi onur.

"neden en son ben öğreniyorum ki!" diye sordum yelize sarılırken.

"şey.. Tim tam toparlanamamıştı hala. En uygun zamanı beklemek zorunda kaldık" dedi abim. O an fark ettim ona sarılmadığımı.

"anladım, tebrik ederim o zaman. Baba oluyorsun. Umarım bu çoçuğunu da bırakıp kayıplara karışamazsın" dedim. Yeliz sessizce kafasını eğip elleri ile oynamaya başladı.

"Açelya!" dedi annem bana bakarak. Yine gözlerini belirtmiş bana bakıyordu.

"istemeden gittiğimi çok iyi biliyorsun" dedi abim bana bakarak. Çağatay'ın yanına tekrar oturdum.

"keşke kendini öldü göstermeseydin, bu kadar insan kahrından helak olmazdı." dedim gülümseyerek.

"tadınızı kaçırdım biraz, kusura bakmayın" dedim.

"Açelya yapma." dedi Çağatay kulağıma fısıldayarak. "tebrik ederim, sağlıkla kucağınıza aşmayı nasip etsin Allah" dedi Çağatay.

"eyvallah kardeşim, amin" dedi abim. Yeliz ise sadece teşekkür etti. Daha sonrası çok maroton geçmiş akşam yemeğimizi yemiştik.

Çağatayın bardağına da çay koyduğumda çaydanlığı mutfağa geri koydum ve içeri döndüm.

"açeyla, kızım" dedi babam bana dönerken. Elindeki bardağı önündeki sehpaya bıraktı.

"kaan'ın ardından timde boşluk kaldı. Abini time almak istiyoruz biz" dedi bana bakarak.

Çağatay'a baktım. O bana bakıyordu.
"ben tim komutanı değilim. Çağatay'a sor yeni bir asker isteyip istemediğini" dedim sinirle.

"benim için uygun komutanım. Gelsin komutanım timimize" dedi Çağatay. Evet demekten başka şansı yoktu ki.

"sırf abim diye evet demek zorunda değilsin. İstemiyorsan hayır de, kimse seni birşey için zorlayamaz" dedim Çağataya bakarken.

"zorunda olduğum için değil istediğim için diyorum sevgilim, abin bence son yıllarda çıkan en iyi askerlerden biri. Neden time katılmasın ki?" diye sordu.

ASKER ŞARKISI | DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now