19.bölüm

3.5K 187 61
                                    

"sonra aramıza şehirler, ülkeler belki dünyalar girecek hiç karşılaşamayacağız. Kader ağlarını örmeyecek bizi bir araya getirmek için.
Sonra birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek... "

Nazım Hikmet Ran

Çağatay duran

Dört saattir Açelyanın ameliyattan çıkmasını bekliyorduk. Timi zor olsa da ikna etmiş ve buraya getirmemiştim yanlızca resul abi ile beraber gelmiştik.

Albay kimseye söylememişti çünkü ailesi telaş yapıyordu. Kafamı kaldırdım ve elimdeki şişenin kapağını açıp son yudumları tek nefeste içtim.

Yanımda duran resul abi kafasını arkaya atmış gözlerini kapamıştı.

"niye geçti ki önüme? Hem bu kadar sevmiyor hemde canını tehlikeye atıyor salak gibi" dedi kendi kendine söylenirken.

"seni seviyor, sadece alışamadı geri dönmenize" dedim sessizce.

"öyle mi dersin? Gerçekten seviyor mu beni? Sana mı söyledi beni sevdiğini" dedi heyecanla. Bana bakmaya başlamıştı.

"dile getirmiyor ama çok seviyor sizi, biliyorsun Açelyayı. Duygularını dile getirmeyi sevmiyor. Seni sevmese önüne atlamazdı dimi?" dedim ona bakarak. Elini kaldırdı ve dizime attı. Bacaklarımda Açelyanın kanı vardı.

"sağol kardeşim" dedi gülümseyerek. Birkaç dakika sonra ameliyathanenin kapısı açıldı ve önce hemşireler çıkıp gitti daha sonra bir doktor çıktı.

"iyi dimi Açelya?" diye sordum.

"gayet iyi. Sinire yakın bir yere geldiği için kanama çoktu fakat düzelttik. Bacağında zedelenme olduğu için birkaç hafta size önereceğim hareketleri yaptırırsınız. Geçmiş olsun" dedi ve gitti.

Birkaç dakika sonra sedyede yatan Açelya gözüktü. Bacağındaki sargıya takıldı ilk önce gözlerim. İki bacağı da yara bere içindeydi. Dikiş izleri, morluklar, çürükler ile kaplıydı. Karnından uzanıp boynuna kadar uzanan örtü vardı. Kollarını dışarı çıkarmıştı. Aldığı norkoz yüzün den üşüyor ve dudakları titriyordu.

Yanıma yaklaştım ve yüzünü avuçlarımın arasına aldım. "iyi misin sevgilim?" diye sordum alnından öperken.

"üşüyorum" dedi zorlukla.

"geçecek sevgilim, sabret biraz tamam mı?" dedim. Kafasını minik hareketler ile salladı.

Narkoz etkisindeydi ve şuan çok tatlı gözüküyordu. Odaya alındığında yanına oturdum ve ellerimi saçlarına koydum.

Gözlerini açtı ve bana bakmaya başladı, yeni doğmuş ve dünyayı tanımaya çalışan bebekler gibi boş bakıyordu. "çok yakışıklıymışsın sen, abim misin benim?" diye sordu aniden. Resul abi bize yaklaştı.

"o senin sevgilin, abin benim" dedi Açelyaya. Açelya elini kaldırdı ve tam manasıyla kafama geçirdi. İnlerken elim enseme gitmişti. "vayy, sen misin benim sevgilim ya! Kapmışım yakışıklı çoçuğu" dedi ve resul abiye döndü. "bak bu benim sevgilim, maşşalah de nazar değmesin" dedi. Resul abi gülmeye başladığında hala ensemi ovalıyordum çünkü eli çok ağırdı ve hızla vurmuştu.

"kafanı neden tutuyorsun ki sen" diye sordu Açelya. Ah benim narkozlu gül güzelim.. "sen vurdun ya açelya, beş dakika olmadı işte" dedim ona bakarken. Ellerini kaldırdı ve yüzüme koydu.

"aa hangi salak vurdu sana, çok mu acıyor canın. Yaklaş öpeyim geçer belki" dedi tatlı bir sesle. Ben yaklaşmasam da yavaşça beni çekti.

Öpecek sanmıştım ama yanılmıştım. Yanağıma giren dişleri hissettiğimde hızla kendimi geri çektim.
"ısırma Açelya! Köpek misin sen?" diye sordum kızarak. Resul abi bu Sefer de Açelyaya gülüyordu

ASKER ŞARKISI | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin