1

8.3K 745 533
                                    

Selaaaam🤍 Nihayet yeni bir yoonmin kitabıyla döndüm. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Öptümmm💋

&

1. Bölüm: "Yasaklar kendi isyancılarını doğurur."

Park Jimin, Güney Kore'nin en sevilen omegasıydı.

En azından her ay rafları süsleyen yüzlerce magazin dergisi bunu söylüyordu. Cemiyet hayatının görüp görebildiği en güzel yüze ve vücut hatlarına sahip olmasının yanı sıra içinde doğduğu şatafatlı hayata ters düşecek kadar mütevazi ve iyi kalpliydi. Joseon hanedanlığının bir kolu olan Park ailesinin tek ve biricik oğluydu. Yardım vakıflarından çıkmayan, kimsesiz çocuklar için gece gündüz çabalayan ve soyadının ona getirdiği yüzlerce ayrıcalığa rağmen bunu kendinden çok, kendisi kadar şanslı olmayan insanlar için harcayan bir iyilik timsaliydi. Her gün hakkında onlarca makale yazılır, gazeteciler onu yere göğe sığdıramaz ve güzelliğinden uysal kişiliğine kadar her şeyini durmak bilmeden överlerdi.

Jimin ise tüm bu ilgi ve sevginin hakkını vererek yaşamaya devam ederdi.

Üstündeki bakışlardan ne kadar sıkıldığını ya da çevresindeki yalakaların ne kadar midesini bulandırdığını kimseciklere belli etmezdi. Her sabah erkenden kalkıp soluğu spor salonunda aldıktan sonra feromonlarıyla aynı kokan doğal sabunlarla yıkanır ve sağlıklı bir kahvaltının ardından işe koyulurdu. Hemen her sabah bıkmadan, usanmadan tekrarlardı bu döngüyü. Bildiği tek hayat buydu çünkü. Yapmakta iyi olduğu tek şey. Son derece yoğun ve meşgul insanlar olan anne ve babasını gururlandırmak için var gücüyle çabalayıp durur, geldiği asil soya yaraşır bir insan olmak için varını yoğunu ortaya koyardı.

Tüm bunlara rağmen Jimin de bir insandı nihayetinde ve her insan gibi zaafları vardı. Jimin'in ise şımarıklık yaptığı ve ailesinin mirasını savrukça harcadığı tek yer müzayedelerdi. 16.yy'dan kalma bir tablo, yüzyıllar önce bir Fas Prensesi'nin odasını süsleyen çiniler ya da omeganın en büyük zaafı olan elmas takılar.
Evet, Jimin onlara bayılıyordu. İnce bir işçilikle süslenmiş, yaşanmışlıkları hala üzerinde taşıyan parıl parıl taşlarla bezeli kolyeler, küpeler ve yüzükler...

Bugün de Gyeongbokgung Sarayı'nda olmasının sebebi bir müzayedeydi. Jimin gözünü bu sefer de 12.yy'da yaşayan Vita Sung-ki'ye ait olduğu söylenen zümrüt ve yakutlarla süslenmiş kolyeye dikmişti. Müzayedeyi üstlenen kurumun onun için ayırdığı masada en yakın arkadaşı alfa Kim Taehyung ile birlikte otururken tüm dikkati sahnedeki kürsünün hemen yanı başındaki cam fanusun içinde sergilenen ve görenleri hayrete düşürecek kadar büyük taşlarla süslenmiş olan kolyedeydi.

Jimin, onu istiyordu.

O kadar çok istiyordu ki oturduğu yerde zor duruyordu. Bir an önce müzayedenin başlamasını ve gerekirse babasının büyük bir bonkörlükle onun adına açtığı hesaptaki bütün parayı uğruna feda etmeyi istiyordu.

"Dizini sallayıp durma." Dedi Taehyung bir süre sonra. "Sinirimi bozuyorsun."

"Ama Taehyung, şuna bir baksana."

Taehyung tabii ki Jimin'in aç gözlerle izlediği kolyeye bakmadı. Tüm dikkati elindeki telefonundaydı. Mesajlaştığı omega tüm mücevherlerden daha ilgi çekiciydi onun için.

Jimin, hafifçe kolunu dürttü. "Jeon'ların omegası mı?" Taehyung, cevap vermediğinde ise tam olarak cevabını aldığı için en yakın arkadaşının koluna daha sert vurdu. "Taehyung! Jungkook nişanlı. Annen evlenmek üzere olan bir omegayla konuştuğu öğrenirse seni öldürür."

"Umrumda değil."

"Kendini nişanlandığı alfanın yerine koy o zaman. Biri senin omeganla ilgilense nasıl hissederdin?"

oxytocin : yoonminWhere stories live. Discover now