38

3.5K 411 548
                                    

Selamlar ve iyi bayramlar herkese🤍

Küçük bir sitemim var. Belli bir noktadan sonra oxytocin sizi sıkmış olabilir. Okurken artık keyif almıyor, heyecanlanmıyor da olabilirsiniz. Hiçbir sıkıntı yok, okumaya devam etmemek gibi bir seçeneğiniz var biliyorsunuz ki ama lütfen bana kitap şu bölümde final yapmalıydı diyip akıl vermeye ve sonrasında yazılan bütün bölümleri (ki burada kitaba ismini veren oxytocin olayını ve vitayı öğreniyoruz) gereksiz yere yazılmış gibi göstermeye çalışmayın. Gerçekten tüm hevesim ve motivasyonum uçup gidiyor böyle yaptığınızda. Yüksek müsadenizle kendi kurgumu istediğim gibi yazmak isterim. Beğenmemekte ve okumamakta özgürsünüz. Eleştiri adı altında haddimizi aşmayalım☺️

Öpüyorum, kendinize iyi bakın🌸


Öpüyorum, kendinize iyi bakın🌸

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





38. Bölüm: "İnsanlar sevdiklerinin kaderini paylaşır."


Yoongi hayatındaki pek çok şeyi yoluna koyduğuna inanmıştı.

Machii'den ve çete hayatının getirisi olan bütün o kirli işlerden kurtulup Gangnam'da yeni bir hayat kurduğunda her şeyin bittiğini, kaostan uzak ve aydınlık günlerin onu beklediğini düşünmüştü. İş hayatının tüm zorluklarına rağmen oldukça iyi kazanıyor ve her geçen gün servetini arttırarak bir süredir göz koyduğu cemiyet hayatındaki yerini sağlamlaştırıyordu. İnsanların ondan nefret ettikleri ve çoğu alfanın da ona haset duyduğunu biliyordu ama pek umrunda değildi açıkçası. Yeonjun ile yeni bir başlangıç yapacak cesareti göstermiş ve nihayetin de bütün amaçlarına birer birer ulaşmıştı. Geriye bir tek Yeonjun'un da zaman zaman alaycı bir şekilde dile getirdiği üzere güzel bir omega ile yavrularla dolu bir yuva kurmak kalmıştı.

Çoğu zaman duymazdan gelirdi asistanının iğneleyici laflarını. Ne evlenmeye ne bir omegaya sadık kalmaya ne de yavru sahibi olmaya niyeti yoktu neticede. Yaşadığı hayattan memnundu. Yalnızlığını seviyordu. Hem yoğun iş temposu içinde bir omegaya yeterince zaman ayıramayacağını, iyi bir eş ve iyi bir baba olamayacağını düşünüyordu. Sırf yaşadığı toplumda hali vakti yerinde olan bütün alfalar evlenip çocuk sahibi oluyor diye onlara ayak uyduracak ya da ona dayatılan rolü kabul edecek de değildi.

Evet, tam olarak böyle düşünüyordu ve uzun bir süre de bu düşüncesinde ısrarcı olmuştu.

Ta ki Jimin özel bir davette biraz olsun nefes alabilmek için kaçtığı terasta bir anda karşısına çıkıp feromonları ile aklını başından alarak kurdunu deliye çevirene kadar.

O andan sonra aklında, fikrinde ve düşlerinde yalnızca Jimin vardı.

Jimin, Jimin, Jimin, Jimin, Jimin, Jimin...

Kelimenin tam manasıyla deliye dönmüştü onun için. Onu kendisinin yapmak, varlığını, benliğini ve her şeyini ona adamak, onunla evlenmek, mühürlenmek ve sıcak, sevgi dolu bir yuva kurmak istemişti. Jimin'in evinde, yatağında, yanında olduğu, onu özgürce sarıp sarmaladığı ve doyasıya öpüp kokladığı günlerin hayalini kurmuştu geceler boyu. Öyle çok istemişti ki bunu... ah, aklını kaçırdığını bile zannetmişti bir süre sonra.

oxytocin : yoonminWhere stories live. Discover now