36

3.4K 468 707
                                    

Selamlar arkadaşlar nasılsınız?

Önemli ve yazarken beni bir tık zorlayan bir bölümle geldim. Dikkatli okumanız olayları anlamanız açısından faydanıza olacaktır. Oylarınızı ve tabii ki en çok ama çok yorumlarınızı bekliyorum🥺 🤍

Diğer bölüm sınır geçilmemiş birazcık darıldım size🙄

Sınır +340

Keyifli okumalar diliyorum ve kocaman öpüyorum🌸

***



"İnsan nasıl sevmeli ülkesini, o ülkeyi sevmek zorlaştığında?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




"İnsan nasıl sevmeli ülkesini, o ülkeyi sevmek zorlaştığında?"



36. Bölüm: "Oxytocin."

Vermem gereken en zor kararlardan birinin kıyısında olduğumu düşünerek titreyen ellerimin arasında duran telefonu kapattığımda derin bir nefes almaya ve yapılacak en doğru şeyin ne olduğunu bulmaya çalıştım.
Evimizde, güvenli yuvamızın duvarları arasında bile korumayı başaramadığım omegamın tedirgin ve korku dolu feromonları harekete geçmem için beni kamçılarken bir yandan da senatörün alay dolu, çirkin sesi çınlıyordu kulaklarımda. Eğer mümkün olsaydı ikiye bölünür, Jimin'e ve Taehyung'a aynı anda koşardım ancak imkansız bir istekten başka bir şey değildi bu. Mantığım bir karar vermen gerektiğini söylüyordu. Güvenli olacağının teminatını verdiğim bir yolculuğun kollarına atıp sonra da sözlerimi tutamadığım için zarar gören insanları yüzüstü bırakacak mıydım?

Normal bir zamanda bunun cevabı hayır olurdu elbette ki ama şimdi her şey beklediğimden daha karmaşık ve tehlikeli bir hal almışken yapmam gereken şey ortadaydı. Tereddüt etmem bile saçmaydı çünkü vicdanımın beni suçlamak için hiçbir fırsatı kaçırmayan gür sesine rağmen kendi ailemi seçmem gerektiğini biliyordum.

Tam da bu yüzden telefonumu cebime attıktan sonra karşımda durmuş beni izlemeye devam eden ikiliye doğru bir adım attım ve Sun Hee'yi tamamen görmezden gelerek ülkenin bir numaralı devlet düşmanı ilan edilen alfanın gözlerine diktim bakışlarımı. "Eğer ona bir zarar verdiysen," diyordum bir yandan da "seni keserim. Asla kapanmayacak yaralar açarım sende ve bütün ülkenin görmesi için de şehir meydanındaki ucube heykellerden birine asarım."

Her ne kadar kurdum Jimin'in iyi olduğunu, en azından fiziksel bir sorunu olmadığını fısıldasa da dalga dalga bana ulaşan korku ve endişe dolu feromonlar için bile yapabilirdim bunu. Jung Hoseok hakkımda tam olarak ne biliyordu bilmiyordum ama onu hayatının büyük bir kısmını ara sokaklarda, çetelerin içinde hayatta kalmaya çalışarak geçiren ve bunu yaparken de elini kirletmekten bir an olsun çekinmeyen adam ile tanıştırabilirdim. Jimin için yapabileceklerimi kimse ne tahmin edebilir ne de engel olabilirdi.

Ama Hoseok "endişelenme." Dedi. Ses tonu son derece uysal, ifadesi dingindi. "Ne Jimin'e ne de sana zarar vermek gibi bir niyetim yok. Aksine, buradayım çünkü aileni korumaya çalışıyorum."

oxytocin : yoonminWhere stories live. Discover now