41

2.7K 345 713
                                    

"Sen benim karahindibamsın, bana geri döndüğünü görüyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Sen benim karahindibamsın, bana geri döndüğünü görüyorum."


41. Bölüm: "Feda etmek istediği kişi Taehyung değildi; kendisiydi ve sanırım başardı."


Namjoon, Hoseok'un çenesini zarifçe kavrayan parmaklarını boynuna kaydırırken gözbebeklerinde yer edinen tek duygu tedirginlik değildi. Hoseok orada korku ve şaşkınlıkla harmanlanmış, titrek ve kararsız parıltılar görüldüğüne emindi ve karşılıksız aşkıyla yıllardır peşini bırakmayan adamın parmakları boğazını sıkarak nefesini kesmeye çalıştığında her şeye rağmen usulca iki yana kıvrılmıştı dudakları.

"Ne saçmalıyorsun?" dedi Namjoon. "Neyden bahsediyorsun?"

İyi ve kötü arasında keskin bir çizgi olmadığının farkındaydı Hoseok. Namjoon'un tamamiyle kötü ve gaddar bir adam olmadığını da biliyordu. Onunla dost olarak geçirdiği üniversite yılları boyunca onu takdir ettiği, hayranlık ve saygı duyduğu pek çok zaman olmuştu. Namjoon, zeki, kibar, iyi huylu ve nezaketli bir arkadaştı. Hoseok'a da her zaman kibar ve sevecen davranmış, onu incitecek hiçbir şey yapmamıştı. Tabii bu durum Hoseok'un ona değil de Seokjin'e ilgi duyduğunu fark edene dek sürmüştü. Hoseok'un emin olduğu bir şey varsa o da karşılıksız aşkın pek çok şeyden çok daha tehlikeli olduğuydu.

"Joo Hyun-young ismi sana tanıdık geliyor mu?" diye sormadan önce Namjoon'u göğsünden ittirerek kendinden uzaklaştırdı ve nefesini kesmek için epey hevesli görünen acımasız ellerinden kurtuldu.

Namjoon ise yüzündeki dehşet dolu ifadeyle birkaç adım geriye savrulmuş olsa bile çabucak toparlamıştı kendisini. Bir kez daha Hoseok'un üzerine yürürken omuzlarından kavradı ve hemen sol taraflarında kalan duvara çarptı gövdesini sertçe. Aralarındaki birkaç santimlik boy farkı yüzünden gözlerine rahatlıkla bakabilmek için üzerine doğru eğilmişti ve Hoseok, o dehşet dolu ifadeyi bir kez daha rahatlıkla okuyabilmişti. 

"Bu ismi nereden duydun?" derken göğsü hızla inip kalkıyordu.

"Aslında kolay olmadı." dedi Hoseok da. "Ailenin karanlık sırlarını öğrenmem neredeyse yıllarımı aldı."

Hoseok'un kurdu tehdit altında olmanın getirdiği güvensizlikle feromonlarına sarılmış, neredeyse bütün evin buram buram bergamot kokmasına neden olmuştu. Koku o kadar yoğun, aroması o kadar acıydı ki Namjoon, öksürerek iki büklüm olmak zorunda kalmış, yine de bırakmamamıştı Hoseok'u.

"Haddini aşıyorsun. Hiç bilmediğin sularda tehlikeli oyunlar oynuyorsun."

Hoseok'un feromonları ile Namjoon'u köşeye sıkıştırmaya devam ettiği, Namjoon'un ise dayanmaya çalıştığı saniyelerin sonunda bir kez daha öksürerek Hoseok'u bıraktı ve sanki kokudan kurtulabilirmiş gibi geriye doğru birkaç adım attı. Böylece Hoseok'a istediği cevabı da vermiş oldu.

oxytocin : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin