7

5.2K 610 407
                                    

Selaaaam, nasılsınız bakalım? Çokça yorum beklediğim bir bölüm bırakıp kaçıyorum. Kendinize iyi bakın, kocaman öpüyorum hepinizi🥺🫶

twitter: missleaada
instagram: misslealov

***

7. Bölüm: Tanrıça Artemis kadar saf ve masum görünüyordu.

Bir pazar akşamı, kış bahçesinde yedikleri lezzetli akşam yemeğinden sonra Jimin, odasında olacağını söyleyerek ayak altından çekildi ve ebeveynleri biletleri aylar öncesinden alınmış Madame Butterfly'ı izlemek üzere evden ayrılıncaya kadar bekledi. Hava çoktan kararmıştı. Ay gökyüzünde yükselirken önce odasının olduğu batı kanadında görevli olan hizmetçileri izinli olduklarını söyleyerek müştemilata kışkışladı sonra da beyaz ve krem tonlarında döşenen ve antika mobilyalarla dekore edilen odasının kapısını kilitledi.

Günlerdir aklında yalnızca Yoongi'nin asistanı tarafından yanından apar topar götürülmeden önce söylediği kelimeler vardı. Fazlasıyla yasaklı cümleler kurmuştu. Jimin'in günlerce düşünüp deneme cesaretini ancak bulabileceği kadar arsız, erotik ve ilgi uyandırıcıydı anlattıkları. Kendine dokunmakla ve zirveye ulaşınca hissedecekleriyle ilgili verdiği detaylar Jimin'in aklında dönüp durmuştu günlerce. Diğer omegalarla zaman öldürdüğü örgü kulübünde, piyano kursunda ve Fransızca derslerinde yalnızca ama yalnızca bunu düşünmüştü. Deneyecek cesareti ise ancak bulabiliyordu. İçinde onu yiyip bitiren merak ve heyecan dolu bir his vardı.

Üzerinde geçen sene La Perla'nın özel koleksiyonundan aldığı siyah satenden mini bir gecelik vardı. Tasarım sınırlı sayıda üretilmişti ve sadece belli bir kesime satılmak üzere ön satışa sunulduğu anda Jimin geceliğe aşık olmuştu. Yaka kısmındaki küçük nakışlı işlemeler göz dolduruyordu ve sırt dekoltesi dudak uçuklatacak cinstendi. Jimin üzerindeki duruşunu izlerken bir kez daha memnuniyet duydu pahalı geceliği satın aldığı için. Yumuşacık kumaşı ipeksi teninin üzerinden usulca kayıp gitmiş, dizlerinin hemen üzerinde durmuştu. Aynadaki yansımasına bakarken kızaran yanaklarını umursamamaya çalıştı. Yüzünde hiç makyaj yoktu ve siyah saçları hafifçe dağılarak ona vahşi ama hoş bir hava katmıştı.

Kendini bir tanrıça gibi hissediyordu. Yansımasını izlerken parmak uçlarıyla boynuna dokundu ve başını yana doğru eğerek kendi teninin tadını çıkardı. O an için bakire oluşuyla bilinen Tanrıça Artemis kadar saf ve masum görünüyordu ama yatağına uzanmak üzere arkasını dönüp de yürümeye başladığında komidinin üzerinde duran kol saati gözüne ilişerek içini yakıp kavuran bir ateş düşürdü göğsüne. Insadong'da başları belaya girdiğinde Yoongi'nin ona verdiği kol saatiydi bu. Yangın, safiyane duygularını yakıp kül ederken masumiyetinden geriye bir kor gibi parlayan göz bebekleri ve orada saklanan tehlikeli kıvılcımlar kaldı.

Jimin, yatağına uzanıp ne yapacağını bilemez halde ellerini karnının üzerinde dinlendirirken bakışları hala saatteydi. Tam da Min Yoongi'nin kalın ve güçlü bileklerine yakışacak türden olmasına karşın Jimin'in kendisi için tercih etmeyeceği bir modeldi. Kullanılan malzeme her neyse epey ağırdı ve Jimin, saati ne zaman eline alacak olsa bu ağırlıktan çok hoşlanıyordu. Zihni ona yaramaz şeyler fısıldıyordu ancak bunları anlamak için çok tecrübesizdi henüz. Karnında filizlenen bu duygu neydi bilmiyordu. Duyduğu istek ve bu muhtaç hali nedendi onu da bilmiyordu. Kızgınlığa girmesine haftalar vardı ama sanki bastırıcılarını zamanında almazsa vücudunda oluşacak değişimleri bire bir yaşıyordu.

Daha dün gece rüyasında bir alfayla olduğunu görmüştü. Utanç vericiydi ama Jimin, bu yasaklı düşü hayal etmeden duramıyordu. Aynı yatakta onun ağırlığı altında ezilirken ağzına ve boynuna dokunan ıslak dudaklar hala hatrındaydı. İyi ve güzel hissetmişti. Uçuyor gibiydi. Ya da daha çok düşüyor gibi. Her iki şekilde de tüm gayretiyle üzerindeki alfanın sert ve güçlü omuzlarına tutunmuştu.

oxytocin : yoonminOnde histórias criam vida. Descubra agora