20

6.8K 550 329
                                    

Selaaaam, nasılsınız bakalım?

Geldik mi hepinizin beklediği bölümlere djdhdj Bol bol yorum isterim ve bir de uzun süre sonra minik bir sınır koyalım +200 uygundur bence.

Yetiştirebilirsem sizlere yılbaşı hediyesi olarak bir one shot yazmaya çalışıyorum. Jimin x agust d ve kitty gang x agust d'yi aynı anda barındıran ilginç bir şey olacak. Gelişmelerden haberdar olmak ve paylaştığımda bildirim almak için beni takip etmeniz iyi olabilir. Bölümle ilgili duyuruları da panomda yapıyorum, iletişimde kalmış oluruz.

Bu bölüm @VioletLila7 'e ithaf edilmiştir🌸

***

20. Bölüm: Jimin, Jimin, Jimin...

Düğünün ve saatler sürenin uçuşun yorgunluğundan olsa gerek kiraladığımız villaya yerleşip, sırayla duş aldıktan sonra bir duvarı tamamen camla kaplı olan ve sonsuzluk havuzuna bakan yatak odasındaki kocaman yatağa yığılıp kalmıştık ikimiz de. Neredeyse ağrımayan yerim yoktu. Özellikle ayaklarım berbat haldeydi ve Yoongi'nin uçuş boyunca ben uyuklayıp dururken çıplak ayaklarımı kucağına çekerek tüm maharetiyle masaj yapması bile rahatlamamı sağlamamıştı. İkimiz de bitik haldeydik. Kızgınlıktan sonra bile yeterince dinlenecek zamanımız olmamıştı. Haftalar süren düğün hazırlıklarının yanı sıra Yoongi'nin şirkette, benim de vakıftaki sorumluluklarım yüzünden nefes alacak zamanımız bile olmamıştı.

Yine de her şeye değerdi.

Yoongi'nin sıcak kolları arasında, yanağımı göğsüne yaslayarak uzanmış dudaklarını saçlarımın üzerinde gezdirirken mırıldandığı sözcükleri dinlerken daha önce hiç sahip olamadığım huzura sahiptim. Sanki onu yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyordum. Sanki Yoongi, sadece aylar öncesine kadar bir yabancı değilmiş de yıllardır hayatımda olan ve beni hep böyle şefkatle kollarının arasına alıp aşkla, sevgiyle sarıp sarmalayan tek ve yegane insandı. Onsuz bir hayat düşünemiyordum. Yorgunluktan olsa gerek silik silik burnuma çalınan karaçam olmadan hayatıma devam edebilmemin bir yolu yoktu. Bunun bir sebebinin mühür olduğunu biliyordum ama mühürlenmemiş olsaydık bile Yoongi'siz yapamazdım artık.

"Üzücü şeyler düşünüyorsun." Dedi Yoongi bir süre sonra saçlarımı okşamaya devam ederken. "Hissedebiliyorum."

"Mahremiyete sahip değil miyiz artık?" Çenemi göğsüne yaslayarak ona baktım. Duştan sonra kuruttuğu saçları hafifçe kabarmıştı ve bu şekilde saatler önce senatörün üzerine yürüyen alfadan çok sevilmek için yaratılmış tatlı mı tatlı bir alfacığa benziyordu.

Yoongi, sırtımda dinlenen elini aşağı kaydırarak kalçamı kavrarken "ve şimdi de yaramaz şeyler düşünüyorsun." Dedi.

"Her şeyi bilecek misin böyle? Sen beni açık bir kitap gibi okurken benim ne hissettiğin hakkında bir hiçbir fikrim yok."

"Feromonlarını ve kurdunu kontrol edemiyorsun. Bütün iç dünyan kokuna yansıyor."

"Peki ya sen? Sen nasıl başarıyorsun kontrol etmeyi?"

Kalçamı hafifçe sıkan eli tekrar yukarı tırmanarak üzerimdeki önü düğmeli, ipekten pijama üstünün içine girdi ve sıcak avuçlarıyla çıplak tenime dokunarak deli gibi feromon salgılamama neden oldu. Gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu. Ben, ufacık bir dokunuşuyla kıvranacak hale gelirken Yoongi de gözünü kırpmadan beni izliyordu. Sonunda dizlerimi birbirlerine sürterek dudaklarımı sıkıca kapattım ve ağzımdan firar etmeye hazırlanan inlememi zorlukla yuttum.

Yoongi ise son derece memnundu durumumdan. "Çok hassassın." Dedi parmak uçları omurgam boyunca genirken. "Kızgınlıkta bile bu kadar hassas değildin."

oxytocin : yoonminWhere stories live. Discover now