Helin'den🌼
"Helin bana bir bardak su getirir misin?"
Bora'nın sorusu üzerine ona döndüm ve kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Neden kalkıp kendin almıyorsun?"
Bora kaşlarını çatarak telefonda olan kafasını kaldırıp bana baktı.
Haksız mıydım ya? El ayak tutuyorsa kendisi alabilirdi?
"Alt tarafı su istedim, Kaan istese getirecektin herhalde?"
Heyheylerimi tepeme çıkarmaya niyetlenmişti herhalde bu salak? Kaan malı ne alakaydı be?
Kaşlarımı çatarak "Sen ne saçmalıyorsun ya? Ne ima ediyorsun?" dediğimde ses tonum sinirli ve gergin çıkmıştı.
Bu Bora'nın da huyu gitgide Bartu öküzüne benzemeye başlamıştı! Yanında dura dura tabi, normal...
Bora omuz silkip geriye yaslandı ve başını telefona geri indirdi.
"Gayet açık ve net konuştum bence, ima da etmedim."
"Çıkar ağzındaki baklayı?"
"Bir bardak sudan konu nerelere geldi, ben kendi suyumu kendim alırım Helin! Tamam uzatma!"
Ayağa kalkıp mutfağa gittiğinde içim bir garip olmuştu. Bana yerli yersiz ima yapıp öfkelenmesi ne anlama geliyordu? Bu salak Kaan'ın yanına geldim diye atarlanmıyordur herhalde? Bunaldım ya, niye kimse beni anlamıyor? O mal Kaan'ın kerhane suratına mı meraklıyım sanki de?
Tövbe tövbe...
Oflayarak ayağa kalktım ve o sırada arka odada olan Kaan çıktı uykulu gözlerle. Gözleri bana değdiğinde "Ne bu ses?" diye homurdanmıştı.
Gözlerimi devirerek "Sanada günaydın Kaan, git Bora'ya sor ne olduğunu!" dedim.
Kaan hemen soğukça "Ne oluyor kızım ya? Deli misiniz nesiniz, birde peşimden geliyorsunuz! Ottan boktan sebeplerden tartışmayın!" demişti.
Ona doğru adımladım kaşlarımı çatarak ve aramızda yaklaşık 10 santimetrelik bir mesafe bıraktım. Gözlerimi gözlerine dikerek "Bana Bartu gibi davranma, sinirlerimi bozuyorsun! Derdim yok kimseyle de, Bora benim arkadaşım ister tartışır istersek küseriz, sana ne oluyor acaba?" dediğimde ses tonuma kaşlarını havaya kaldırdı alayla.
Herhalde benim deli cesaretimi komik bulmuştu?
"Bana bir şey olduğu yok, ayrıca sen benimle böyle konuşma cesaretini nereden buluyorsun? Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"
"Hayırdır, İngiltere Prensi ile mi görüşüyorum? Kimmişsin sen ya, bir söyle lütfen? Merak ettim?"
Kaan kaşlarını çatarak kolumu tuttu ve biraz sıktı. Bu gerisalak kafalı bana böyle dokunma cüretini nereden buluyordu asıl? Sen kimsin be kim?
"Bana bak cadı, hapisteyken bana bu lafları etseydin çoktan ölmüştün. Haddini bil, canımı da sıkma. Ölümün bir koğuş ağasının elinden olsun istemezsin değil mi?"
Dudaklarımı ıslatıp alaylı bir şekilde güldüm ve "Ama uykudan uyanman gerek Kaan çünkü burası o ucubelerinin olduğu koğuş değil ve sende ağa değilsin! O yüzden tehdit etmeyi bırak! Çekil şimdi!" diyerek kolumu elinden kurtardım. Banyoya giderek kendimi oraya kapattım. Öküz kendini ne sanıyorsa?!
"Allah aşkına şu salak kızın nesi var? Hangi boktan konu yüzünden tartışıyorsanız beni katıştırmayın içine, cidden sinirlerimi bozuyorsunuz!"
BINABASA MO ANG
Hapishane Kaçkını
Teen FictionBartu ve Mina... Hapishane de görevli olan stajyer hemşirenin karşısına bir gün hastalanarak çıkan ve asıl amacı hapishaneden kaçmak olan bir mahkumun stajyer hemşireyi kendisiyle işbirliği yapmaya zorlaması ve onu da kendiyle birlikte hapisten kaç...