7. Bölüm-Ödeşme

6K 269 12
                                    

Mina'dan

"Bunlar işini görür mü?"

Bartu'nun sorduğu soru üzerine ona onaylayıcı bir cevap vermek yerine başımı salladım. Elime tutuşturduğu gazlı bez ve tentürdiyotu gözlerimi devirerek aldım ve tentürdiyotu yavaşça pamuğa döktüm. Koltukta oturuyorduk ve bana yarasına pansuman yapmam gerektiğini söylemişti. Bana arkasını dönüp tişörtünü hızla çıkardı. Gözlerimi kaçırdığımda arkası dönük olduğu halde "Utanacak vakit değil, elini çabuk tut." dedi.

Gözlerimi devirip bel boşluğundaki yaraya baktım. Ama ondan önce teninin pürüzsüz ve kusursuz oluşuna baktım. Ardından da sağ tarafındaki kürek kemiğinin biraz altında olan küçük benine...

Kendime gelmek adına silkelenip pamuğu yarayı incitmeyecek şekilde hafifçe bastırarak yuvarlaklar çizdim. Dikişler artık yara tuttuğundan düşmeye başlamışlardı. Ancak hafif bir kan sızıntısı vardı köşede. Onu durdurmak amaçlı pamuğa biraz daha tentürdiyot döktüm ve tekrar yaraya sürttüm. Her temasımda bileklerim onun sırtına temas ediyordu ve Bartu'da her hareketimde irkilip duruyordu. Vücudunun kaslı olmasından mıdır nedir, bayağı bir kasıldığını fark edebiliyordum.

İşimi bitirip gazlı bezi oraya düzgünce yerleştirerek plasterle (yapışkan bez bant) sabitledim.

Elindeki tişörtü ben elimi yıkamaya gidip gelene kadar giyinmişti. Koltuğa oturduğumuzda her zamanki monoton güne bir adım daha atmıştık. Artık benim için televizyon bile aydınlatıcı bir seçenek değildi. Eskiden olsa her haltı izleyerek can sıkıntımı geçirmeye çalışırdım ama şimdi bu Bartu'yla pek mümkün olmuyordu. Çok konuşan beni bile sessizliğine gömmüştü!

Kollarımı birbirine bağlayıp somurttum. Klasik bir Mina duruşu işte...

"Hep burada mı kalacağız?"

Dayanamayarak sessizliği bozmuştum. Bartu bana yandan kısa bir bakış atıp televizyondaki kanalı değiştirdi. Suratsızın önde gideniydi resmen!

"Canın lunapark falan istiyorsa yanlış yerdesin ufaklık."

Yok bunun devreler yanmış! Bildiğin laf sokma yarışına girip galip çıkıyor! Uyuz şey!

Gözlerimi devirip "Sana lunaparka gitmek istiyorum diyen mi oldu? Kendi kendine uydurma." dedim.

"İyi sus o zaman." dedi soğuk sesiyle.

Koltukta ona doğru dönüp tek kaşımı kaldırdım ve "Senin derdin ne? Sus sus nereye kadar, dilsiz olacağım! Kusura bakma ama ben senin gibi susarak hayatıma devam edemem!" dediğimde hala pozisyonunu bozmamıştı. Televizyona odaklı duruyordu. Ahh şu an onu parçalamak istiyordum!

Ayağa kalktım ve sinirle ayaklarımı yere vura vura duşa girdim. Pek büyük sayılmasa da küçük olan banyoda sıcak sayılmayan suyla duş aldım. Yedek kıyafet diye birşey olmadığından gözlerimi devirdim. Eski kıyafetlerimi elimle yıkayıp kurumaları için Bartu'nun göremeyeceği bir yere koydum. Ee şimdi ne giyeceğim ben?? Elimi alnıma vurdum sinirle. Ah salak kafam! Evden çıkarken neden çanta almadım ki sanki??

Banyonun kapısından kafamı uzatıp "Bartu bir bakar mısın??" diye seslendim.

Yanıma gelmeden "Ne var?" diye bağırdı.

Hapishane KaçkınıWhere stories live. Discover now