20. Bölüm : "Davet"

6.7K 447 196
                                    

🚨INSTAGRAM : @lunabnee 🚨
🚨TIKTOK : @lunabnewattpad🚨

YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN!

••••••••

"Ee gol yok mu daha?"

Emre'nin sorusuyla sinirle ona baktım. Arabada karşılıklı oturuyorduk, kaçıncı olduğunu bilmeden bir tekme daha attım bacağına. Yine eliyle tutup ovuşturdu.

Bacak bacak üstüne atarken "Atacağım şimdi sizi arabadan aşağıya!" dedim sinirle.

Yanındaki Burak ile kendi aralarında güldüler, Alpay ise hemen yanımda oturuyordu. Elimi koluna koydum "Senin canın bir şeye mi sıkkın?"

Bir şey demek için dudaklarını araladı, geri kapattı. Aynı şeyi birkaç kez tekrarladıktan sonra sesli bir nefes verdi.

"O çakma Üsteğmen."

Abartarak göz devirdim ve elimi kolundan çektim. "Hâlâ mı Alpay?" diye sitem ettiğimde tam da beklediğim gibi benimkiler olaya balıklama atladı. "Çakma Üsteğmen kim komutanım?"

Burak'ın sorusuyla Alpay dirseklerini dizlerine yaslayarak öne eğildi. "Yeni mi gelmiş ne?! Koskoca karargahta Ahu'yu bulmuş yol göstermesi için." dedi sinirle.

"Kimmiş o ya? Bizim niye yeni birinin geldiğinden haberimiz yok?" dedi Burak şaşırarak.

"Harbiden ya, birisi gelecek olsa karargahta hemen yayılırdı." Emre'ye döndüm "Demek ki yayılmasını istemediler." dedim düşünceli bir şekilde gözlerimi kısarak.

"Bu çakma Üsteğmen bizim başımızı ağrıtacak gibi." dedi Çömez ön taraftan.

Arkama iyice yaslandım. Onlar kendi aralarında konuşurken, Trabzon'un muhteşem manzarasına daldı gözlerim.

Soylu Üsteğmen.

O adamda bir şeyler olduğunu ilk gördüğümde hissetmiştim. Değişik bir çekimi vardı. Kahverengi saçları ve açık kahverengi gözleriyle Türkiye'de sıradan denilecek bir adamdı aslında.

Ama altıncı hissim Soylu Üsteğmen'nin büyük bir sırrı olduğunu söylüyordu. Nedendir bilmem ama, bu sır bizim hayatımızı da tepetaklak edecekti.

••••••••

Araba bol yeşil bir alanın ortasına yapılan villanın önünde durdu. Evin etrafı ormanla çevriliydi, her yer o kadar güzel kokuyordu ki.

Temiz havayı ciğerlerime çektiğim sırada Alpay elini belime koydu. Havanın soğukluğu çoktan çizmeden açıkta kalan bacaklarımı esir almıştı. Herkes indiğinde içeriye doğru yürüdük.

Zili çalmadan kapı açıldı, genç yaşlarda bir görevli gülümseyerek içeriyi gösterdi "Hoşgeldiniz efendim, buyrun şöyle geçin." derken bir yandan da üzerimizdeki paltoları alıyordu.

Elbisemi düzeltip içeriye doğru yürüdüm. Fahri Kalaç olduğunu düşündüğüm adam beni görünce gülerek ayağa kalktı. Gülümseyerek kaşlarını çattı "Böke Hanım sanırım?" dediğinde gülümseyerek uzattığı elini sıktım.

"Evet, memnun oldum Fahri Bey." elimi bıraktığında oturmam için koltuğu gösterdi "Bende çok memnun oldum."

Ben koltuğa otururken diğerleri ile de tokalaştı. Emre yanıma otururken, her an tetikte gibiydi. Bakışlarımı ona çevirip gözlerine birkaç saniye baktım. Tekrardan önüme döndüğümde Alpay karşı koltuğa oturmuştu, diğerleri de yanına.

"Kızınız burada mı Fahri Bey?"

"Yukarıda, özel konuşacağımız için gelmedi. İşlerime dahil olmaz genelde." dediğinde kaşlarımı çattım.

ASİL | Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin