29

1.1K 78 30
                                    

Partiden sonraki gün

Ellerimim arasındaki başım çatlayacak gibiydi.Berbat durumdaydım.Ama gerçekden umurumda değildi.Zar zor ayağa kalkıp hastahane odasındaki boy aynasında son kez kendime baktım.

İlk kez kendime farklı bir açıdan dikkatle baktım.

Tenim bembeyazdı.Sanki...fazla beyazdı.Gözlerimin altında kocaman halkalar vardı.Saçlarım öylesine etrafa dağılmıştı.Bir an için üzerimdeki hasta önlüğünün tenimi beyaz gösterdiğini düşündüm.Üzerimde bir hasta önlüğü vardı.Tanrım!!

Onu gerçekden ne kadar seviyorsun Rain?

Bu cümle kafamın içinde son 24 saattir dönüp duruyordu ama cevapda bir o kadar kesindi.

Onu çok seviyordum.Luke Hemmings i çok seviyordum.

Ve o gerçekden ölüyordu.Bu öylesine gelen bi nöbet değildi.Yada ciğerleri su toplamaya başlamamıştı.O günden güne ölüyordu ve benim tek düşündüğüm onu kendime aşık edebilmenin yollarını düşünmek olmuştu.

Kendime sinirlenip bir tokat attım."Sen bu dünyadaki en aptal kızsın Rain!!"

Tekrar bi tokat ve tekrar bir tokat.

Ağlayarak kendi kendimi paralıyordum sadece.Odanın kapısının açıldığını duydum.

"Rain! Ne yapıyorsun? Kes şunu!"diyerek belime sarılan Ashton ı iterek geri geri yürüdüm.Aglamaya devam ediyordum.

"Rain lütfen yapma.Tatlım.lütfen.artık.bunu.yapma."derken tane tane konuşuyordu.Anlamamı saglamaya çalışıyordu.Ama asıl onlar beni anlamıyordu.

Hemşirenin elinde sakinleştirici ile odaya girdiğini gördüğümde küfür savurmakdan kendimi alamadım.O sakinleştiriciyi yersem Luke a yardım etmekde gecikebilirdim ve o ölebilirdi.Onu tamamen kaybedebilirdim.Tam anlamıyla tamamen.

Ben bunları düşünürken hemşire boşluğumdan faydalandı ve sakinleştiriciyi koluma resmen sapladı!

Gözlerim kararırken dün geceki partiden önce olanlar zihnimi doldurmaya başladı.

*******

Beyaz mini elbiseme son kez göz atıp makyajımı tamamladım.Odadan çıkarken Elena nında kendi odasından çıktığını gördüm.Siyah mini elbisesi içindeki bu esmer kız her erkeğin hayalini süsleyecek türden biriydi.

"Vayy canına Elena sen...muhteşem görünüyorsun!"dediğimde gülümsedi.

"Teşekkürler.Imm sende iyi görünüyorsun."diye cevap verdiğinde bende güldüm.O fazla sert bi kızdı.Bana iyi demesi bile bir mucizeydi.Bunu onunla takıldığım zamanda anlamıştım.Bu onun doğal haliydi ve itiraf edemesemde onu gün geçtikce daha fazla seviyorum gibi bişeydi.

"Pekala artık umarım hazırsınızdır.Çünk-" salondan çıkan Luke lafını yarıda kesip ikimizide süzdü."Siz çok...siz bayağı"

"Güzelmi görünüyoruz?"dedim ona yardımcı olmaya çalışarak.

"Hayır.Siz ikiniz bu gece başımı fazlasıyla belaya sokacaksınız demek istemiştim.Artık gidelim."diyerek arkasını döndü ve dış kapıya ilerledi.Elena gülerek kulağıma eğildi.

"Bence buda güzel görünüyorsunuz demenim farklı bir versiyonuydu."

Gülümseyerek arabaya bindiğimizde Luke un arabanın çalışma sesiyle gülümsediğini gördüm.Buna bayılıyordu.Tekrar araba kullanabilmek onu fazlasıyla mutlu ediyordu.

Sessiz araba yolculuğumuz boyunca Luke ile dikiz aynasından bir çok kez göz göze geldik.Sonunda gözlerimi dikiz aynasından ayırmama neden olan şey ise Calum un evine gelmiş olmamızdı.Yada diğer adı ile şatosuna mı demeliydim?!

Breath  // HemmingsМесто, где живут истории. Откройте их для себя