0.2

132 9 0
                                    

İki gün geçmesine rağmen arayan soran olmamıştı Win'i, bir hevesle atıldığı şey başına bela olmasını da istemiyordu. Boss'un mesajı ile odasına doğru ilerledi. Karşısındaki koltuğa oturup ona doğru baktı. Bir dosyayı uzatıp eline verdi. "İçinde adama ait tüm bilgiler var. Yer zaman ve yöntem belli. Bu sefer bir aksilik istemiyorum" başını sallayıp masanın üzerindeki dosyaya baktı.
 

" Klüpteki olaydan haberim var. Bir telefon bekliyorsan bekleme." Bıkkın bakışlarını Boss'un yüzünde gezdirdi. Başını biraz daha ona yaklaştırdı. "Burdan kurtulacağım, öyle ya da böyle sadece bekle" Boss yarım ağız dediği şeye gülmüştü. "Aldığın dosyalarla her seferinde değerini artıyorsun ama bu işten kurtulman içinde onlara ihtiyacın var ne acı" geriye doğru yaslandı.
"Hayat sana hiçbir zaman istediğini vermez. Buraya geldiğin günden beri bunu anlamış olmalıydın."


"Elindeki en güçlü adamın kim?" Aslında varmaya çalıştığı yeri anlamıştı Boss ama gene de cevapladı. Gülerek kaşlarını kaldırdı, bu hali sanki Win'in özgüveni ile dalga geçiyor gibiydi. "Benim." Net ve özgüvenliydi sesi ve kimsenin ona karşı çıkamayacağını da biliyordu. Ama gene de kendi kendine bunu söylemek bir miktar rahatsız etmişti onu.

  "Buraya ilk geldiğimde sana demiştim ki öyle güçlü olacağım ki, en iyisi o diyecekler arkamdan. Ezilen değil ezen olacağım. Ağlayan değil ağlatan; korkan değil korkutan." Ayağa kalktı Win ellerini masaya dayayıp ona biraz daha yaklaştı. "Bunu dediğimde bana gülmüştün. En zayıfları sensin potansiyelin yok, boşa çabalama. Bunlar senin sözlerindi. Ama bak ben sadece iyi değil en iyisi oldum. Beni sınama Boss, ben boş konuşmam. 15 yaşındaki Win görmüştü bu geleceği. Haklıydı da."Ellerini masadan çekerek dikleşti. Yukarıdan attığı bakışla ekledi "Çıkıyorum." İzin değildi bu sadece yapacağı şeyi söylemişti.

  "Burdaki kredilerini tüketiyorsun W, dediklerini yapamazsan ne olacağını hiç düşündün mü, kaçacak deliğin yok biliyorsun değil mi? Altında ezileceğin laflar etme W. Bu seni sadece daha da zavallı yapar." Dirseklerini masaya koydu ve parmaklarını birbirine kenetledi. "Çık." Odadan çıktığında duvara bir yumruk indirdi Win, öfkesi dinmemişti. Onu küçük görmeyi asla bırakmamıştı, ne kadar başarılı olursa olsun her zaman yermişti. Bu muameleden çok sıkılmıştı. Sürekli kendini kanıtlama çabası onu git gide daha da yoruyordu.

  Odasına geçip dosyayı en ince ayrıntısına kadar inceledi. Telefonundan gelen bildirim sesi ile eline aldı. Will'den bir mesaj vardı. Kendisinin bir yere gelmesini ama yalnız olması gerektiğini söylüyordu. Will böyle bir mesaj atacak adam değildi. Çünkü bar dışında bir muhabbetleri yoktu. Onu bir yere çağırması olası bile değildi. Çok kurcalamadan attığı konuma baktı. Montunu eline alıp odadan çıktı. Kapıdaki adamlara Boss'a kulübe gideceğini söylemesini istedi. Varış noktasına geldiğinde etrafta kimsecikler yoktu.   

  "WILL, NERDESİN, HEY SANA DİY..." cümlesi kafasına geçirilen bir torbayla son bulmuştu. Arkadaki eleman boğazını sıkıyor ve Win'i nefessiz bırakıyordu. Debelenmeleri boşunaydı. Dizinin arkasına yediği tekmeyle yere çöktü. Başına aldığı bir darbe tamamen yığılmasına sebep oldu. Kararan gözlerini açtığında karşısında sandalyeye bağlanmış bir şekilde oturan Will'i gördü. "Win, ah çok şükür çok korktum uzun bir süre uyanmadın iyi misin şimdi?" Win darbesinin ağrısını yeni yeni hissetmeye başlamıştı. Belli belirsiz kafasını salladı. "Uyuyan güzelimiz de uyanmış" birkaç takım elbiseli adam kendilerine doğru yürümekteydi. Sert bir biçimde elini Will'in ensesine vurup, sıktı. "Patronu arıyorum. Uyandığını haberdar edicem." Will'in yanındaki adam diğerinin konuşmasından sonra gülümsemesi düşmüştü.

   "Oğlum eğlenmese miydik be biraz. Hem şu yavşak ben vurduğumda acıdan bağırmadı bile. Mücadele etti üstüne üstlük, bir ara cidden kaybedecem sanmıştım. Boğazını sıkarlarken nasıl dövüşebilirsin amına koyayım." Telefonu kulağına götüren adam bu dediklerine göz devirmişti. "Patron uyandılar." Karşı taraftan birkaç kelime işitildi telefonun diğer ucundan. Win sakin bir biçimde etrafını inceliyor, hangi dosyanın eseri bu diye düşünüyordu. Will'i de kaçırdıklarına göre onun da ortak olduğu bir dosya olmalıydı. Seçenekler bir hayli daralmaya başladı.
  

Korkusuz|BrightWinWhere stories live. Discover now