0.6

95 9 6
                                    


Rue deli gibi patronun odasında yığılıp kalan beden için Nani'yi çağırmaya çalışıyordu. Nani koşar adım yanlarına gelmişti. Rue gözlerinin dolmasına engel olamadı.
"Nefret ediyorum ondan, ne hale getirmiş şuna bak Nani"
Nani ısrarla Win'e bakmayı reddediyordu.
Onu odasına çıkarıp yatağa yatırdılar.
"Ben doktoru çağırıyorum"
Rue başını hızlı hızlı sallayıp onaylamıştı. Win'e baktıkça daha da çok göz yaşı döküyordu. Nani bu kadar güçsüz olmasından nefret ediyordu. Hayatında değer verdiği iki kişi vardı ve ikisi de acı çekiyordu o ise hiçbir şey yapamıyordu.

Doktor durumunun kritik olduğunu hastaneye götürülmesi gerektiğini aynı zamanda mr çektirilmesi gerektiğini söylemişti kırıkların tam yerini ve durumunu anlayabilmek için.

Rue endişeyle Nani'nin gözlerine baktı. Zaten gizli saklı evlerine doktoru güç bela getirebilmişlerdi. Problem basitti yapabilecek miyiz? Bize izin verecek mi? Derin bir nefes aldı Nani. Hiçbir zaman söz dinleyen bir çocuk olmamıştı Win. Asi davranışları söz dinlenemesi onu hep benzer durumlara sokmuştu. Asla geçmişinden ders çıkarmayı beceremiyordu piç.

Doktora teşekkür edip yollamışlardı.
Rue sesi titreyerek kafasındaki soruları ona sormuştu. "Napıcaz? Asla izin vermeyecek biliyorsun. En çok Win'i döverdi şimdi bir de çocuğu öldürmekten beter etmiş."

Koltuğa oturup saçlarını çekiştirmeye başlamıştı. Gelen mesaj sesi ikisinin de bakışlarını Win'e çevirmesini sağlamıştı. Komidinin yanında bulunan telefonu hızla alıp gelen mesajı okumuştu.

"Yarın öğleden sonra saat üçte Mr. Vachirawit ile görüşebilirsiniz."
Birbirlerine bakıp mesajı anlamaya çalışıyorlardı.
"Tanıyor musun bu adamı?"
Nani hızla kafasını sallayıp telefonu eline aldı gelen mesajdaki numarayı telefonuna kaydetti.
"Yarın bu adamla görüşüp Win beyfendinin hepimizindir gizlemeye çalıştığı meselesini göreceğiz ama ondan önce halletmemiz gereken başka bir mesele var" 
"Doğru..." mırıltıyla çıkan sesin ardından Rue tekrardan kendini koltuğa bıraktı. Sol işaret parmağının tırnağını kemiriyordu. Endişendiğinde hep yaptığı gibi. Sonra birden ayağa kalkıp elini birbirine çarptı.

"Buldum yarın patronun görüşmesi gereken bir adam vardı eve davet edecekti onları terasta yemeğe ikna edersem o sırada sende Win'i çıkartırsın. Adamın içkilere çok düşkün olduğunu duydum. Uyku ilacı katarım içkilerine farketmezler bile sarhoş olduklarını düşünürler."
Nani endişeyle yüzüne baktı. "Bilemiyorum Rue, Ya başın derde girerse niyetini anlar ve sana da zarar vermeye kalkışırsa."
Rue Nani'nin ellerinden tuttu. "Sen benim için endişelenme ben başımın çaresine bakarım" Nani'nin bir türlü istemiyordu kabullenmek. Onu bile bile yangına atmak adil değildi. Rue ellerini okşamaya başladı.

"Bizden başka kimsesi yok. Onu bu halde bırakamayız. Yarın adamla buluşur sonra gelir Win'i alırsın anlaştık mı?"
İsteksizce başını salladı Nani.
"Ağzına sıçtığımın gayi" cebindeki kullanılmış peçeteyi çıkartıp burnu tekrar sildi arından Win'in yüzüne fırlatmıştı. Rue bu manzaraya gülmeden edememişti. Win ayık olsa şuanda Nani'nin cenazesini kaldırıyor olurlardı.

"Uyanık olsaydı böyle bir cümlenin sonunda ondan dayak yemiş olurdun biliyorsun değil mi?" Nani umursamazca omzunu silkeledi. "Uyansın da her şeyi kabulüm." Rue sıcak bir gülümseme ile karşılık verdi ona.

Nani arabanın içinde konumu atılan mekanın önünde bekliyordu. İçeri girip çıkanlardan Win'le alakası olduğunu düşündüğü insanlara bakıyordu. Burası şehirden bir hayli uzak çok ıssız bir yerdi. Pek tekin bir havası yoktu. Nani mekana yanaşan siyah havalı bir minibüse doğru baktı. İçerisinden çıkan dört adamı ve bir kadını gördü. Bunlar olabilir miydi? Winin görüşeceği kişiler.
Nani arabadan inip ceketini düzeltti mekana girip az önce gördüğü kişileri aramaya çalıştı. Masada oturduklarını görünce onlara doğru yönelmeye başladı. Elindeki telefonun ekranını çevirip kadına doğru gösterdi.

Korkusuz|BrightWinWhere stories live. Discover now