2.1

16 2 0
                                    


Geri döndüğünde Susan masayı toplamakla meşguldü. Win'i görünce "Dışarı mı çıkıyorsun? Bu sefer haber ver olur mu? Aklı sende kalmasın" Win umursamazca Susan'a baktı masanın üzerinde. Hesap vermeyi oldum olası sevmemişti. Islık çalması ile dün beraberinde götürdüğü köpekleri çağırdı. Köpekler hemen sesini tanımış onun yanına koşmuşlardı. Tasmalarını takıp dışarı çıktı.

Ormana doğru ilerlerken ezberindeki numarayı tuşladı. "Nerdesin?" Win'in duyduğu motor sesinden onun aracını kullandığını anlamıştı. "Üstünde diyicem de sen hiç bu şakaların adamı değilsin?"

Win köpekleri çekiştirmekle uğraşırken cevap verdi "Seni kim şaka yapabilen biri olduğuna ikna etti amına koyayım. Ayrıca o sürdüğün benim kızım mı?" Nani bu sözlere göz devirdi. "Bizden çok bu metal yığınını özlediğine eminim."

"Metal yığını mı ne biçim konuşuyorsun lan sen? Ona bir şey olsun asıl üstünde olan ben olurum sikik. Nerdesin?"
"Havlama sesi miydi o?"
"Evet Bright'ın köpekleri benimle şuanda" Birkaç saniye karşı taraftan ses gelmedi.

"Win verdin de mi?"
"Sikik sikik konuşma gerizekalı. O ne demek" Motorun durma sesi geldi. "Ay vermiş valla vermiş bu. Rue deyince inanmamıştım."

"Ay mı? Ayrıca siz o evde ne konuşuyorsunuz?" Yaprakların çıtırdama seslerini duyunca yakınlarda olduğunu anladı. Gelen Nani idi köpekler onun varlığı ile hırlayıp havlamaya başlamıştı. Win başkalarını okşayıp onları sakinleştirmeye çalışıyordu ama Nani sabrını öyle zorluyordu ki kendi iyiliği için köpekleri üstüne salıp sonsuza kadar kafasını rahatlatma fikri de pek bir cazip geliyordu. Köpeklerin varlığı ile ilerlemesini durdurmuştu. Korkuyla onlara bakıp. "Köpek demiştin? Ben yahşi cazibedeki Paris gibi sevimli bir şey bekledim? Lan bunlar ne canavar mı." Köpekler sanki denileni anlamış gibi daha çok sinirlenmişlerdi. Hırlayıp havlamaya başladılar.
"Nani amına korum zaten zor tutuyorum canımı sıkma benim. Ebeni tersten görmek istemiyorsan sus."

Nani umursamayıp yere çöktü birden. Sanki dünyası başına yıkılmış gibi bir hali vardı.
"Yapmadım de, nolur yapmadım de." Win tasmalardan birini diğer eline verip sıkıntıyla ensesini kaşıdı. Derin bir nefes alıp gözlerini kapadı.

"Nani biraz daha konuşursan bu köpekleri üstüne salarım."  Nani az önceki durumun vahametinden (!) köpeklerin varlığını yeni farkediyordu. "Ah hayır hayır sen onları güzelce tutmaya devam et. İstediğin şey de burda." Çantayı Win'in yanına doğru fırlattı köpekler hemen üstüne üşüşüp koklamaya çalışıyorlardı. "Win dikkatli ol yalvarırım. Biz aslında Mr. Vachirawit'i bir kalkan gib kullanıp seni ordan çıkarmayı hedefliyorduk bunu hiç hesaplayamadık" Bunu dedikten sonra Win Nani'nin gözlerinin için baktı bir süre "Başlama sende Rue gibi..." deid belli belirsiz.
"Sana iyi davranıyor mu? Orda rahat mısın?" Gözlerindeki merhamet sesine de yansımıştı. Win indirdiği başını kaldırıp ona baktı. Köpeklerde artık havlamıyordu.
"Ben iyiyim beni merak etmenize gerek yok. Sen ve Rue nasıl? Benimle uğraşamayınca sizin üstünüze daha da geliyordur"

"Sen bizim için endişelenme. Sadece kendine odaklan vakti geldiğinde hepimizin kurtulacağı bir çözümü bulacağız."
"Tamam fazla duygusallaştık. Gay olucam şimdi"
Win böyle şakaları ancak gerginliğini kapatmak İçin yapardı. Güçlü görünmeye çalışsa da korktuğu belliydi.
Nani'nin göz devirmesi ile birlikte çantayı alıp dönecekken "Bekle Boss ile alakalı konuşmamız gerekiyor. Seni  bulmaları için tüm imkanlarını kullanıyor sana çok değer veriyormuş gibi takılıyor ama seni bulduğunda bütün maddi manevi sıkıntıları senden çıkaracak bu yüzden yani bunu söylemem ne kadar doğru olur bilmiyorum ama ondan ayrılma Boss'un gözünü gerçekten korkutan bir adam zayıf olmaktan ne denli nefret ettiğini bilirsin." Win boş bir ifade ile dinlemişti tüm anlattıklarını, "Merak etme zayıflığın bedelini ödemeyi senden daha iyi biliyorum. Dikkatli olacağım. Kızıma iyi bak onu senden geri alacağım. Şimdi git." Nani tam gidecekken cebinden bazı aletler çıkardı. Bunlar GPS, dinleme cihazı ve minik kameralardı." Köpeklerden korktuğundan yere nazikçe koydu. "İhtiyacın olursa diye... ayrıca kızının amına koyim" Win tam yumruğunu sallamıştı ki Nani birden koşarak uzaklaşmaya başladı. Ne olursa olsun ona minnettardı her şey için bu yüzden annesinin katili ile karşılaştığını bahsetmeyi aklına bile getirmedi. Tekrar aynı travmaları yaşamasına izin veremezdi.

Eve döndüğünde genç patronun adamları masanın etrafını sarmış bir şeyler atıştırıyorlardı. Genç patronu ve Tu'yu etrafta görememişti. Hangi cehennemin dibine gitti bu ikisi. Adamlardan belli işine yarar bilgi alabilir diye yanlarına sokuldu. Kimisi masada oturuyor kimisi koltuktan izliyordu maçı. Win soru cevaplayacakları en güzel an diye düşündü muhtemelen başından hemen savmak amacıyla gerçeği söyleyip yalan bir hikaye uydurmaya çalışmayacaklardı.

Onlarla birlikte maçı izliyor gibi yapıp selam verdi. "Kaç kaç" adam Win'e şüpheyle bakıp terslemişti. "Ekranda yazıyor ya" Win sanki şaşkınlığa uğramış gibi anlına vurdu. "Ah haklısın benimki de soru işte. Bu sezon çok kötü gidiyoruz." Bir şüpheci bakış daha ve ardından hemen pes edip üzgün bir surata sahip olmuştu. "Gönderdik forveti ne bekliyorduk ki adamlar yeni oyuncunun stiline alışamadan maça çıktı." Win onun maç hakkında zırvalanmalarını dinledi bir süre. "Bright yok mu yani şey Mr. Vachirawit." Adam etrafta korkuyla göz gezdirip Win'e döndü. "Sözlerinize dikkat edin bazıları kendi canlarından çok onu severler saygısızlık yaptığınız da kendilerine yapılmış gibi tepki göstereceklerdir." Win boş bir muhabbet ve sorumun cevabını da alamadım hala diye düşündü.

"Tontowan'ı da göremedim." Ona bakmadan cevapladı depolarda kontrolde olmalılar. Sizin " Win'e yargılayıcı bir bakış attıktan sonra devam etti. "çıkardığınız sorunun ardından toparlanması için ekstra çalışıyorlar." Yan taraftaki eleman tüm konuşmaları dinlemiş muhabbete katılmıştı. "Patronu anlıyorum da Tontowan'ın ne işi var hala onu anlamıyorum."
"Sanki bilmiyorsun patronun kuyruğu yapıştı adama sülük gibi. Patronun ilgi duyduğu da yok hala devam ediyor." Win konudan sapsa da muhabbet ile oldukça ilgilenmişti.
"Aslında çok sağlam kadın he. Bakma böyle cüssesine elinden her iş geliyor. Ayrıca patron bu zenginliğe sahip olmadan önce hep yanındaydı." Win bu sözler üzerine göz devirmişti. "Biliyorum zaten patron ondan kıçına tekmeyi basmadı.
"Tek o da değil misafirin tekmelediği adamın eski yardımcısıydı birden ondan ayrılıp patronun yanına geçti. Bazıları sahip olduğu zenginlik onun sayesinde diyor ama inanmıyorum." Win'in kafası karışmıştı ikisi de maçı izleyip bir şeyler yerken bu ciddi meseleler hakkında konuşuyordular.

"Aslında seni o gün sevdim he ne biçim dövdü yavşağı bir de patrona artistlik kesiyor sikik." Win bir başkasının muhabbete katılışına şahit olmuştu. Kendisi çok kısa sürede konuşmadan çıksa da halen daha içerisindeydi. "Geçen Tontowan'ı tehtid ediyordu. Sanırım tekrardan yanında istiyor. Bazıları onun çok gizli sırlarını bildiği için istediğini söylüyorlar. Zamanında sanırım yediği bokları temizliyormuş. Patrona aşık olup yanına geldi diyende var. Bu pisliklerden sıkıldığı ve tamamen kaçamayacağını farkettiği için kötünün iyisine geldi diyende var" Win adama dönüp sordu "Sen ne düşünüyorsun?" Adam birkaç saniye Win'i süzdü güvenirliği tartıyor gibi duruyordu. "Patronun Tontowan'ı neden yanında tuttuğu bariz belli nedenleri var. Bir kere sektörün tüm kirli işlerini bilen bu dünya nasıl kontrol edilir yönetilir buna hakim biri ayriyetten çok fazla bağlantısı var eli her yerde patron gibi tek kale bir adamın arkasında hiç sağlam birileri,soyadı, itibari veya ailesi olmayan biri için biçilmiş kaftan. ayrıca Tontowan'da genç bir kadın patrona ilgi duyuyor olması gayet normal ama ben bundan da fazlası olduğunu düşünüyorum?" Win duydukları karşısında şaşkınlığı ve siniri aynı anda yaşamıştı. "Arada" işaret parmağını parmakları ile yaptığı çembere sokar gibi bir hareket yapmıştı. Win tuttuğu sandalyenin kolçaklarını sıktı. "Bilemeyiz. Şuan bile belki de" Adamlar aralarında gülmüşlerdi. Daha fazla bir şey duymak istemediğinden hızlıca ordan uzaklaşmıştı. Odasına çıktığında duyduklarını hazmetmeye çalıştı. Tontowan eğer eskiden David ile çalışıyorsa bu olaydan haberdar mıydı acaba?

Patronun bir ailesi olmadığının ve kendi kendine bu güce bu yaşta sahip olması inanılır gibi değildi kendi hayatı ile kıyasladığında kendisini çok zayıf hissetmişti. Başından beri sahip olması gereken en temel haktan özgürlüğünden yoksundu. Oysaki insanlar zengin olmak, sevmek sevilmek, evlenmek gibi çok genel şeyleri hayal ederlerdi. O bunları hayal etmeye bile cesaret edememişti.

Korkusuz|BrightWinWhere stories live. Discover now