0.3

116 9 0
                                    

Uyandıklarında King Klübünün önlerindelerdi. Win hala yanında baygın olan "Will'i uyandırmaya çalıştı. Elini cebine atıp telefonunu çıkardı. Bilindik numarayı ezbere tuşlarken Will'i de bir yandan uyandırmaya devam ediyordu. "Win, nerdesin lan piç. Boss'a yokluğunu çaktırmayacağım diye götümden ter aktı."

 
"King kulübün önündeyim beni almaları İçin birilerini yolla." Karşıdaki cevabı beklemeden kapattı telefonu cebine geri attı. Seslenmeleriyle uyanmayan Will'i tokatlamaya başlamıştı artık. Yavaştan kendine gelen Will birden Win'e sarıldı. "Yaşıyoruz, yaşıyoruz çok korktum yaşıyoruz."
Win, Will'i ittirip ayağa kalkmaya çalıştı. Vücudunda yanıklar oluşmuştu elektriğin etkisiyle. Will'e dönüp "Eczane nerdeydi?" diye sordu. Vücudunu eczacıya gösterdiğinde neye ihtiyacı olduğunu anlamıştı. Aldığı kremleri sürmeye çalışırken tanıdık bir araba önlerinde durdu. Will arka kapıyı açarak. "Binmiyor musun" diye sordu. "Mr. Metawin siz iyi misiniz efendim"
"Evet, evet dün kulüpte Will'le fena dağıtmış olmalıyız" Win'in söyledikleri adamın kızarmasına sebep olmuştu. Yönelimini tüm malikane biliyordu.
Will'i evlerinde bırakıp şöföre "Çantayı getirdin mi" diye sordu. "Evet efendim"

Belirtilen konuma geldiklerinde Win arabadan çıkarken şöföre "Bekle, birazdan gelirim" deyip kapıyı kapattı. Uygun pozisyonu alıp adamın mekandan çıkmasını beklemeye koyuldu. Birbirini takip eden dakikalar az kalan sabrını da tüketiyordu. Aynı anda çıkan gürültülü bir kalabalık ile dikkatini oraya verdi. Dragunavın merceğinden aradığı adamı bulmaya çalıştı ve bingo. Saatine bakıp dakikanın tamamlanmasını bekledi. Tetiği çekti ve bum. Gelen ses ile korkuyla etrafına bakan kalabalık, kadın ve çocuk çığlıkları, yardım çağrıları günlük duyduğu seslerin arasına girmişti artık. Çantadan çıkardığı kıyafetleri hızlı bir şekilde üzerine geçirdi. Maske ve taktığı kep ile yüzünü olabildiğince göstermemeye çalıştı. Kulaklığı kulağına takarken tüm bu karmaşanın sebebi kendisi değilmiş gibi yanlarından geçip gitti.

Arabaya tekrar bindiğinde üstündekileri çıkardı. "Malikaneye sür" araba yol alırken gözlerini kapatıp biraz dinlenmeye çalıştı. Bok gibi bir gün geçirmişti eve gidip bir an önce uyumak istiyordy ancak Boss muhtemelen azarlamak için onu orada bekliyordu.

O gün hiç yataktan çıkmamıştı. Vücudundaki titreme ve yanık canını bir hayli yakıyordu. Ayağa kalkıp su içti. Telefonunu eline alıp saate baktı. Mesaj atmalarına az bir vakit kalmıştı. Odasına girip Nani'yi uyandırdı. Üzerine su döküp tokat atarak;gerçi uykusu çok hafifti muhtemelen adını seslense uyanırdı ama neden bu yolu seçsin ki. Panikle uyanan Nani "Hay ebeni sikeyim piç." Win güldü. "Ben gidiyorum. Kolla götümü"

"Lan Win sikerim belanı kaç gecedir bu ne. Karıya gidiyorsun dicem sevmediğini biliyorum. Erkeğe gitmek" güldü. "Asla yargılamıyorum." Gülmeye devam ediyordu, kendi esprisine kahkahalarını durduramayınca, ağzını kapatmaya çalıştı. Win onun bu hallerine dayanamayıp ensesine bir tane patlattı. "Hiç şaka yapılmıyor sana da" "Motorsikletinin anahtarlarını ver. Benimkilere el koydu Boss." Kendini gece telefonu elinden alan ergen gibi hissetmişti. "Ne bok yediğin belli değil ki. Haklı bu sefer Boss" Durumu açıklayamazdı bu yüzden onun yolundan gitmeyi tercih etti.
Göz kırpıp "Erkeğe gidiyorum"dedi. Nani önce şok olup sonra birden pis bir şekilde sırıtmaya başladı. "Yakışıklı mı?"
"Fena" dizlerinin üstüne çıktı Nani heyecanla "Ne diyorsunnn" sonra birden ciddileşip kendine hafif bir tokat attı "Ben niye bu kadar heyecanlandıysam" omuzlarına kadar ulaşan saçlarının bir kısmını utanmış gibi kulaklarının arkasına sıkıştırdı.

   "Atıcak mısın foto bu sefer" Win birden ciddileşip. "Yatakta mı? Siktir git, sapık mısın amına koyayım" Nani panikleyip "Yok oğlum çocuğun resmini sadece" hızlıca ekledi "giyinikken" elini sabırsızca sallayan Win "Motorunu ver, düşünürüz" demesiyle Nani hızlı hızlı yanındaki çekmeceyi karıştırıp anahtarları ona uzattı. "Gece biraz uzun olacak sen halledersin di mi Boss'u"

  Nani bıkkınca "İyice pezevenk gibi hissetmeye başladım" dedi. "O gömlekleri giye giye bünyeye işlemiş işte"
"Neyse ne aşk için her şeyi yaparım git hadi aşkına minik Win."
"Minik Win ne lan" Nani makas aldı Win'in yumuşak yanağından. "Yumuşacık" sonra birden konuştukları konuyu hatırlayıp. "Çok da büyük sayılmaz seninkiler be kanka"

Win'in sırıtmasıyla Nani ne diyeceğini anlamış şok olmuş bir ifade ile önce elini yanaklarına koydu ardından karnındaki bebeği ile konuşan bir anne edasıyla sikinin üstüne ellerini kapattı. "Siz duymayın Win amcanın dediklerini, saçmalıyor o" Win sözlerini bitirmesine izin vermeden odadan çıktı. Koşar adımlarla motoru buldu ve gazladı. Çok az vakti kalmıştı. Yavşak Nani çene çalarak tüm vaktini yemişti. Konuma geldiğinde civarda sadece bir araba vardı.

  Kaskı eline alıp motoru kilitledi. Ağır adımlarla araba ilerleyip bindi. Mr. Vachirawit arka koltukta oturmuştu ve önde o gün gördüğü iki adam vardı.
"Geç kaldın" Win mahcupmuş gibi gözükmeye çalıştı.
"Kusura bakmayın. Trafik vardı" Attığı yalana kendisi bile inanmamıştı. Çok üstelememişlerdi.
"Çantayı getir S"
Sağ ön koltukta oturan adam arabadan inmiş ve bagajı açmıştı. Arka kapıyı açıp çantayı patronun önüne koydu. Kapaklarını açıp Win'e doğru çevirdi.
"Birinci sınıf bir kalite, haliyle çok da değerli" Öndekinin omzuna vurup. "Adresi ver" Ceketinin cebinden çıkan kağıdı uzattı Win'e.
"Bu adrese git Brad' i bul sonrasında  ne yapacağını o anlatacaktır." Kağıdı ve çantayı aldı Win. Başını sallayıp patronun gözlerinin içine baktı. "Çıkıyorum yola. Başka bir şey var mı bilmem gereken."


"Şimdilik yok. Olduğunda biz sana ulaşırız."
Win arabadan inmek üzereydi ki kolunun tutulduğunu hissetti. Önce ele ardından sahibine döndü. Genç patron usulca yaklaştı. Ardından ellerini Win'in deri ceketinin yakalarına getirdi. Etiket kısmını kıvırıp bir rozet taktı. Win bu süreçte hızlanan kalbine anlam verememişti. İşini hallettiğinde yakasını tekrar düzeltip ellerini çekti. "Senin bizden biri olduğunu bu şekilde anlayacak" Sadece ellerini çekmişti genç patron halen daha vücutları çok yakın duruyordu. Win nefesini hissetti yüzünde. Tütün ve nane kokusu geliyordu. "Şimdi gidebilirsin."

  Win normalde temaslardan hoşlanmayan bir yapısı vardı. Onun izni dışındaki dokunuşlar onu fazlasıyla sinirlendirirdi. Ama bu sefer öyle olmamıştı. Nefesini tutup beklemişti Mr. Vachirawit'in ne yapacağını. Bu salak tavırlarına çok kızdı. Liseli ergenler gibi davranıyordu. Arabadan çıkıp kasketi kafasına geçirdi. Son sürat yol alırken kulağındaki rüzgarı dinledi sadece.
"Siktir, fotoğraf"

Korkusuz|BrightWinWhere stories live. Discover now