28.BÖLÜM: Düşman

1.4K 159 63
                                    

"Beatrice, yanlış anladın."

Percival bana doğru adımladığında okumla onu hedef aldım. "Tek bir adım daha atma!"

Askerler ağaçların arasından çıkıp yanıma geldiklerinde göğsüm sıkışıyordu. Bana ihanet eden Percival'dı. Aylarca bana dost gibi davranmıştı. Ama amacı beni yok etmekti. Bütün o samimiyeti yalandı. Bana oyun oynamıştı. Ben ise onu kendi canımı önemsemeyecek kadar çok sevmiştim. Onun için okun önüne atlamış, öfkeli kardeşimin adamlarının karşısına tek başıma dikilmiştim.

"Teslim olun, Bay Woodshed!"

Anthony'nin bağırmasıyla Percival şaşkınlıkla bize baktı. Başını iki yana salladı ve ağabeyime döndü. "Kaç Edward! Kaç!"

Ağabeyim arkasını dönüp kaçmaya yeltendiğinde okumu ona doğrulttum. "O gerçekten prens!"

Anthony'nin dediğiyle dikkatim dağılırken ağabeyimi hedef almıştım ki Percival koşarak onun önüne atladı. "Beni vurman gerekir."

Alayla kahkaha attım. "Efendinin canını kurtaracaksın demek. Öyle mi?" Askerler onlara doğru koşmaya başladılar. "Elbette seni vuracağım hain."

Ağabeyim koşarak ormana dalacağı sırada atlılar önünü kestiler. Atından hızla inip ağabeyimin önüne geçti Aldous. Hayretler içinde ağabeyime bakıyordu. "Demek doğruymuş Edward. Beatrice'i öldürmek istemişsin!"

Aldous'un askerleri ağabeyimin etrafını sararken ağabeyim başını iki yana salladı. "Kesin şu zırvalığı! Kardeşime asla zarar vermem!"

Aldous kılıcını çekti. Keskin bakışlarla ağabeyimi süzdü. "Zaten veremeyeceksin! Ben varken olmaz!"

Ağabeyim de kılıcını çektiğinde Percival onlara doğru koşmaya başladı. Buna izin vermeyerek yayımı iyice gerdim. Ellerim titriyordu. Onu vurmam imkansızdı.

"Demek içimizdeki ihanet eden kişi senmişsin Percival. Nedense hiç şaşırmadım."

Percival Aldous'un askerlerinin arkasından ona seslendi. "Prense zarar vereyim deme! Hiçbir şey göründüğü gibi değil!"

Öfkeyle inleyerek yayı yere attığımda elimle askerlere işaret verdim ve benimle birlikte Percival'a doğru koşmaya başladılar. Aldous ise kılıcını kaldırmış bağırarak ağabeyime saldırmaya başlamıştı.

"Richard'dan ne farkın kaldı? Soysuz!"

Onlar kılıçlarını vuruşturmaya başladıklarında Percival da kılıcını kınından çekmişti. Karşısına geçip bende kılıcımı çektim.

"Sana güvenmiştim!" Titreyen ellerimle kılıcımı havada döndürdüm ve ona doğru uzattım. "Kelleni alacağım!"

Korkuyla ağabeyime baktı. Ardından açıklama yapmak ister gibi başını iki yana salladı. "Açıklamamıza izin ver! Söyle ağabeyine zarar vermesinler! Pişman olacaksın!"

Dudaklarımı yukarı doğru kıvırdım. "İki dost bu meydanda can vereceksiniz."

Ve kılıcımı ona doğru savurdum. Percival kendini korumak için kılıcıyla kendini savunmaya geçtiğinde bütün gücümü kılıcımı tuttuğum elime verdim ve kılıcımı kılıcına vurarak onu geriye doğru ittim.

"Sana zarar vermek istemiyorum Beatrice! Dinle bizi!"

"Kapat çeneni ve cesurca dövüş benimle!"

Ona hücuma geçtiğimde kılıcını yeniden kaldırdı. Dakikalarca kılıçlarımız havada vuruştu. Bir yandan arada bakabildiğim kadarıyla ağabeyim ve Aldous'a bakıyordum. Aldous onda daha önce görmediğim vahşilikte ağabeyime saldırıyordu. Ağabeyim ise tam da hatırladığım gibi muazzam bir yetenekte kılıç hünerlerini gösteriyordu. Hayatım boyunca böyle bir saldırıya tanıklık etmemiştim. İkisi de üstün kabiliyetteydi.

GAYRİMEŞRU PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin