39.BÖLÜM: Gizli Hazine

838 93 9
                                    

Günlerdir danışmanlarla toplanmaktan kaçınıyordum. Soylular tedirgindi, bana sürekli onlarla görüşmem için haber gönderiyorlardı. Rahatsız olduğumu söylemiş hiçbiriyle görüşmemiştim. Borçlarımı ödeyebilmek için bir çıkar yol arıyordum. Sandık sandık altınların tarafımdan Kral Charles'a gönderildiğini öğrenmişlerdi. Bu onları iyice kızıştırmıştı.

Telaşla odama giren Maira kapıyı hızla kapattı ve soluklandı. "Aşağısı çok kalabalık. Herkes beni durdurup sizinle konuşmak istediğini söylüyor. Buradan çıkmaya korkar oldum."

Sıkıntılı bir nefes vererek elimdeki tüyü mürekkebin içine bıraktım. "Peki ben ne yapacağım Maira? İşin içinden bir türlü çıkamıyorum." Kraliçe Elenor'un da vaktiyle söylediği gibi bir isyan çıkması için en ufak fısıltı yeterliydi. "Günlerdir hesaplama yapıyorum. Lakin hâlâ borcumu tamamen kapatmam mümkün gibi gözükmüyor."

Kapı sertçe vurulmaya başladığında irkilerek yerimden kalktım. Maira endişeyle bana bakıyordu. Yoksa kapıma mı dayanmışlardı?

"Prenses, açın kapıyı." Percival'ın sesiyle derin bir nefes aldığımda Maira'ya başımı salladım. Kapı açıldığında içeriye hızlı adımlarla Percival ve Anthony girdi. "Kapat kapıyı Maira."

Odanın ortasına yürüyüp onlara doğru yaklaştım. Bir şey mi olmuştu? Bu telaşları ne içindi?

"Prensesim, borçlarınızı nasıl ödeyeceğinizi bulduk."

Anthony'nin söyledikleriyle gözlerim parladı. "Nasıl? O kadar altını nereden buldunuz?"

"Ağabeyiniz Edward sayesinde."

Duyduklarımla kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. "Ne diyorsun sen Anthony? Ağabeyim..."

Percival dengemi kaybedecekken beni tuttu ve Anthony'e kötü kötü bakarak kaşıyla Maira'yı gösterdi. "Demek istediği, ağabeyinin saklı bir hazinesi olduğunu bulduğumuz."

Percival'ın koluna tutunarak ikisine baktım. Ardından gözlerim Maira'ya kaydı. Ağabeyimden bahsedildiğinde yüzü düşmüştü. Her an duymaması gereken bir şey duyabilirdi.

"Maira, sen içeriye geç," dedim başımla diğer odayı göstererek. Dalgın dalgın küçük odaya geçti.

"Ağabeyinin mührü sende mi?"

Percival'a ağır ağır başımı sallayıp elimi kolundan çekerek çalışma masama yürüdüm. Çekmeceyi karıştırarak mührü çıkardım. Kral Charles dönmeden önce bana geri vermişti ağabeyimin asıl mührünü.

"Bu ne işimize yarayacak? Ağabeyimin hazinesi nerede? Siz nasıl buldunuz?"

Percival elimden mührü alıp incelerken Anthony bana ağabeyimin öldüğünde üstünden çıkan mektubu uzattı.

"Bunu okudum zaten. Hazineyle ne ilgisi var?"

Anthony çalışma masama geçip mürekkebe daldırmış olduğum tüyü aldı ve mektubun üstündeki bazı harfleri işaretlemeye başladı. Sonunda bana geri verdiğinde işaretlediği harflerle şu cümleler ortaya çıkmıştı: Mührümü alın ve hazineme ulaşın.

Kaşlarımı çatarak ikisine baktım. "Bu hiçbir şeyi ispat etmez. Neden böyle gizli bir cümle saklasın ki mektubuna? Ayrıca hazinenin yerinden bahsetmemiş bile."

Anthony yeniden mektubu benden alırken Percival omuz silkti. "Aldous yerini biliyor olmalı."

Bir süre sessizce düşündüm. Ardından Anthony'e baktım. "Aldous'u saraya getir Anthony. Eğer ağabeyimin gizli bir hazinesi varsa bana yerini göstermeli."

GAYRİMEŞRU PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin