'9

45.8K 2.3K 110
                                    

yeni karakterler eklenmeli mi

.....

Alp'e konum attıktan sonra mutfağa ilerledim. Ne yapabileceğime bakmak için dolapları karıştırdım. Çok sık yemek yapan biri olmadığım için evde hazırlayabileceğim hiçbir şey yoktu. Hemen internetten birkaç şey sipariş ettim.

Siparişim gelene kadar çay demledim. Kapı zilini duyunca cüzdanımı alıp kapıyı açtım. Kurye elinde iki torbayla gülümseyerek selam verdi. Teşekkür ederek elindeki torbaları aldım. Aldıklarımın ücretini internet üzerinden ödediğim için kuryeye sadece bahşiş verip içeri girdim.

Hızlı bir şekilde menemen yaptım. Yanına da patates kızartıp sofrada beklemeye başladım Alp'i. Nerede oturduğunu bilmediğim için ortalama ne zaman geleceğini de bilmiyordum. Daha fazla beklemek yerine aramayı tercih ettim. Birkaç çalışta açıldı.

"Efendim?"

"Hala sizi bekliyorum. Neredesiniz?"

"Herhalde sizin mahalleye girdim bilmiyorum ki. Şura Market var bir tane. Doğru yerde miyim?" Heyecanla konuştum.

"Evet! Eğer sağında kalıyorsa dümdüz ilerle beyazlı mavili binanın 5. katı. Sabah fotoğrafını görmüştün binanın. Cama çıkıyorum."

Cama çıkıp etrafta Alp'i aradım ama bulamadım. Sadece bir araba vardı sokakta. Muhtemelen arabayla gelmiştir diye düşündüm ama araba bir tık lükstü. Gerçi baba parasından bahsetmişti. Arabanın onun olduğuna kanaat getirince saçma sapan el salladım.

"Gördüm seni. Geliyorum." Cevabımı beklemeden kapattı telefonu. Arabayı hemen binanın önüne park edip çıktı arabadan. Dolanıp ön yolcu kapısını açtı ve kucağına Niloya'yı aldı. Sevinçle yerimde zıpladım. Hemen kapıya yöneldim ve kapıda beklemeye başladım onları. Otomatla bina kapısınıda açmıştım.

Yaklaşık iki dakikanın ardından asansörden indiler. Ve işte beklenen an! Niloya'm tam karşımdaydı! Beni fark etmedi ama evini tanımıştı. Hemen Alp'e atılıp Niloya'yı kucaklamaya çalıştım. İlk denememde gelmek istemedi ama beni görünce o da üstüme atladı. Cırtlak bir sesle miyavlamaya başladı.

Ele avuca sığmayan ufacık bir kedi olduğu için rahat sevemiyordum. Her tarafını sayısız kez öptükten sonra eve yöneldim. Hala Niloya'yı öperken Alp'e seslendim.

"Gelsene." Arkamdan içeriye girdiğini ve kapıyı kapattığını duydum. Biraz hareketlendiğini hissettiğimde arkamı dönüp baktım. Ayakkabılarını çıkarıyordu.

Niloya'yı hala öperken "Terlik yok kusura bakma." dedim.

"Önemli değil."

"Annem, annem, annem, annem. Kurban olurum ben sana. Senin götünü, götünü yerim ben. Senin ağzını yerim ben. Sana kurban olurum ben. Annesi kurban olsun Niloya'nın totosuna. Seni nasıl kaybederim ben? Kurban olurum, kurban olurum."

Ben durmadan Niloya'yı öpüp okşarken Alp hazırladığım kahvaltıyı yedi. Çok beğendiğini defalarca dile getirip iltifat edince bir de Türk kahvesi yaptım kahvaltıdan sonra. Sonra oturup biraz sohbet ettik.

.....

bu bölüm bu hikaye için çok bile uzun geldi
sohbeti diğer bölüme bırakıyorum
oy ve yorumm 😸😘

medya bazen kayboluyor diye arabayı şuraya bırakayım

medya bazen kayboluyor diye arabayı şuraya bırakayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir Kedi Meselesi | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin