'60

8.4K 566 182
                                    

sizce hikayenin finali kaçıncı bölümde olsun?? bir hedef belirlemezsem sonsuza kadar gidecek gibi aşxnaşdnwldösö

keyifli okumalar 🥰😽

.....

Alp'le biraz sohbet ettikten sonra çıkmıştım. Tekrar gelmemi istemişti. Bende müsait olunca uğrayacağımı söylemiştim.

Kliniğin park alanına, arabamın yanına, gittiğimde Çağan'ın arabası arabamın yanındaydı.

"Çağan? Senin ne işin var burada?"

"Seni yalnız bırakmak istemedim ama içeri almadılar. Bende seni bekledim."

"Teşekkür ederim ama gerek yoktu."

"O adamın yaptıklarından sonra seninde buraya gelmene gerek yoktu."

Çağan'la tartışmak istemediğim için konuyu değiştirdim. "Müsaitsen bir yemek yiyelim mi? Biraz açım."

"Olur tabii, nereye gitmek istersin?"

"Sen nereye istersen. Biraz zevklerini öğreneyim değil mi?"

"İyi olur. Beni takip et o zaman." Cevabımı beklemeden arabaya bindi. Bende Niloya'yı ön yolcu koltuğuna koyup arabaya bindim. Birlikte yola çıkmıştık.

...

Bir İtalyan restoranına gelmiştik. Sürekli buraya uğrar, makarnalarını yermiş. Birlikte makarna söylemiştik. Gerçekten de güzeldi. Yemekten sonra ayrılmıştık Çağan'la. Niloya'dan rahatsız olduğu için çok uzatmamıştık.

Eve geldiğimde Dora'yı görünce şaşırdım. "Dora sen neden evdesin? İşte olman gerekmiyor mu?"

"Biraz rahatsızım. Erken çıktım."

"Neyin var? Regl mi oldun yine?" Dora'nın regl süreci çok sancılı geçiyordu. Her seferinde yataklara düşüyordu. "Evet. Yeni geldim, birazdan yatağa geçeceğim."

"Tamam sen çık odana. Ben ilacını alıp geleyim." Başını sallayıp çıktı odasına. Niloya'yı çantasından çıkarıp yere bıraktım. Hızlıca ilacı alıp Dora'nın yanına gittim. Hizmetliden de sıcak su torbası istemiştim. "Al, iç güzelim. Birazdan seni sımsıcak yapacağım. Bir şeyin kalmayacak."

"Çok ağrıyor Nilay. Bu sefer çok farklı. Diğerlerinden daha çok ağrıyor." Her seferinde bunu söylememiş olsaydı onu ciddiye alabilirdim. "Geçecek canım benim." Alnını öpüp ilacını içirdim. Çok geçmeden ağlayarak uykuya daldı. Sıcak su torbasını karnına koyup üzerini örttüm. Sessizce çıktım odasından. Akşama kadar bir şeyi kalmazdı.

...

Akşam yemeğinde, Dora dışında, hep birlikteydik. "Dora neden inmedi?" diye sordu bana Barbaros abim.

"Rahatsız biraz, uyuyor."

"Nesi varmış?" Sinsice sırıtarak Egemen abime döndüm. Evet, sadece bu soruyu sorduğu için onu Dora'ya aşık ilan etmemem gerekirdi ama edecektim. Hatta ettim bile.

"Karnı ağrıyor, Egemen abiciğim."

"Yemekten sonra ben bir bakarım." dedi Poyraz abim. Her evde bir doktor olmalı gerçekten. Yine de zaten sebebini bildiğimiz için Poyraz abimin muayene etmesine falan gerek yoktu.

"Gerek yok Poyraz abi. Ben ilacını içirdim. Uyanınca iyi olacaktır."

"Poyraz, sen Nilay'ı dinleme. Yemekten sonra bakarsın." Ah Egemen abiciğim, Dora bu sözlerini duysaydı sana bir kez daha aşık olurdu.

Yemekten sonra Poyraz abim Dora'ya bakmak istediğinde ona Dora'nın regl olduğunu ve bir şeye ihtiyacı olmadığını söyledim. O da anlayışla karşıladı ve ısrar etmedi.

...

Çarşamba günü

Görkem'den

Bugün yeni yapılacak olan mekanımın dekorasyonu için Kadıköy'e gelmiştim. Barbarosların yeni mimarı Meriç Bey'de burada olacaktı. Ben inşaat halindeki binaya girip etrafı gezmeye başladım beklerken. Aşağı yukarı ne istediğimden bahsedecektim Meriç Bey'e. İkinci katı gezerken bir üst kattan bir kadının bağırma sesi geldi.

"Ulan usta mısın sen be! Senin yapacağın işin ben..." Küfürler havada uçuşurken üst kata çıkıyordum. Bir kadın duvar ustalarından biriyle kavga ediyordu. Karadeniz ağzıyla konuşuyordu.

"Hey hey! Ne oluyor burada?" Kadın sinirli bir şekilde bana döndü. "Sana ne ulan?"

"Gö-Görkem Bey, hoş geldiniz?" Kadın şaşkın bir şekilde adımı söyleyen ustaya döndü. "Görkem Bey mi?" Çatılı kaşlarla bana döndü. "Görkem sen misin?" diye sordu kabaca. "Evet, sen kimsin?"

"Meriç ben, Ulukanların mimarı. Yani şirketteki yeni mimar."

"Meriç Bey?" Şaşkınlık belirtisi olarak çıkmıştı ağzımdan. Meriç erkek ismi değil miydi?

"Bey mi? Kadınım ulan ben!"

"Kusura bakmayın ben sizi erkek sanmıştım."

"Tamam, sende kusura bakma, çıkıştım sana da."

"Sorun ne?" dedim çözüm odaklı davranarak. Usta, kadının konuşmasına izin vermeden konuştu. "Görkem Bey bu kadın deli! Gelip daha betonu kurumamış olan duvara elini koydu. Sonra da betonu kurutmadığım için bana kızdı. Ben betonu nasıl kurutayım Görkem Bey? Böyle bir şey mümkün mü Allah aşkına?"

"Tamam, madem kurutmuyorsun, ne diye uyarı koymuyorsun?"

"Hanım, ben daha işimi bitirmedim ki uyarı koyayım. Güzelim duvarı da mahvettin."

"Benim elim ne olacak peki?"

"Ne bileyim ben anasını satayım."

"Tamam, terbiyemizi bozmayalım Kemal Bey. Karşınızdaki bir hanımefendi."

"Böyle hanımefendi mi olur Görkem Bey?"

"Senden usta olduysa benden prenses bile olur."

"Meriç Hanım uzatmayın lütfen. Gelin işimizi bitirelim." Bizi izleyen işçilere seslendim. "Haydi, herkes işine dönsün."

Herkes işine dönünce Meriç Hanım yanıma geldi. "Elinizdeki beton kurumadan gidip yıkayın. Sonra işimize bakalım."

"Tamam, bekle beni." Neyin nesiydi bu kadın?

.....

Görkem'den de kısacık bir kesit aldık

Diğer bölüm Görkem'den mi devam edeyim Nilay'dan mı???

bu bölüme de sınır koymayacağım bu gece veya yarın sabah bölüm paylaşacağım ama siz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn

seviyorum sizi 🥰🥰😻

Bir Kedi Meselesi | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin