'64

7.4K 548 204
                                    

.....

Çağan'dan

Nilay'la sözleştikten sonra hazırlanmak için şirketten erken çıkmaya karar verdim. Nilay'a bir hediye almak istiyordum. Demir'e haber vermek için odasına gittim. Kapısını tıklatıp açtım.

"Gel Çağan." dedi beni görünce.

"Naber abi?" Arkamdan kapıyı kapatıp odaya girdim.

"İyilik sağlık. Senden naber? Yüzünde güller açıyor hayırdır?" Gülümsediğimin farkında değildim Demir söyleyene kadar.

"Nilay akşam bana gelecek. Ondandır."

"Nilay mı? Egemen'in kardeşi Nilay mı?" Başımı olumlu anlamda salladım masasının karşısındaki sandalyeye otururken.

"Hayırdır neden geliyor sana?"

"Birlikte yemek yapıp yiyeceğiz. Sonra film falan izleriz."

"Çağan, yapma."

"Ne yapmayayım?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Nilay olmaz. Egemen'in kardeşi lan o! İş ilişkisini geçtim, arkadaşımız o. Kardeşine yamuk yapma!"

"Ne yamuğu Demir? Hoşlanıyorum kızdan."

"Evet, eminim hoşlanıyorsundur ama Nilay kısa süreli ilişki yaşayabileceğin biri değil. Yüz yüze bakıyoruz biz bu insanlarla."

"Abi daha ortada ilişki yok. Süresini ne ara biçtin?"

"Söz konusu sensin kardeşim. Öngörmek çok zor değil. Sen uzun ilişki adamı değilsin."

"Sende değildin. Bak şimdi evlisin. Baba oldun hatta."

"Aynı şey değil Çağan. Hem Nilay senin beğeneceğin bir kız değil. Seninki sadece heves."

"Hayır, Nilay hem çok zeki hem de çok iyi biri. Neden beğenmeyeyim?"

"Peki kardeşim, demiyorum bir şey. Bizi Egemen'le karşı karşıya getirme yeter."

"Olmaz öyle bir şey, merak etme. Ben Nilay'ı seviyorum. Hem hissediyorum, o da bana karşı boş değil."

"Peki." dedi hoşnutsuzca. Akşam için bütün hevesimi kırmıştı. Erken çıkmamaya karar verdim bu yüzden. "Ben odama geçiyorum."

Odama geçip Demir'in söylediklerini düşündüm. Nilay benim için bir heves miydi? Hayır heves değildi, ben Nilay'ı seviyorum. Alp denen o çocuğa bile iyilikle yaklaşabilecek bir yüreğe sahipken onu nasıl sevmeyeyim ki zaten?

...

Nilay'dan

Şirketten çıkıp eve geldim. Evden çıkmak için saatin 18.50 olmasını bekledim. Bu sırada hazırlanmıştım. Toz pembe bir bluz ve dizlerime kadar inen beyaz bir etek giymiştim.

Çağan'ın evine giderken tatlı almayı düşünmüştüm ama zaten yemek yapacağımız için vazgeçmiştim. Evden çıkınca bir çiçekçiye gittim. Çağan'a çiçek almak istemiştim. Çiçekçide tüm çiçekler rengarenk dizilmişti. İçlerindeki siyah güller çekti dikkatimi. Tam Çağan'a göreydi.

"Merhaba, ben bir buket siyah gül alabilir miyim?"

"Siyah gül..." deyip iç çekti orta yaşlı kadın ve devam etti.

"Şeytanın gülü. Siyah gülün ölümü ifade ettiğini söylerler. Genelde cenaze için alırlar. Sende mi cenaze için alıyorsun?"

"Hayır, bir arkadaşıma hediye olarak almak istiyorum."

"Bakma insanların ölümle ilişkilendirmesine. Kara sevdanın çiçeği bu..." Kadın bir yandan konuşup bana çiçeği anlatıyor bir yandan da buket hazırlıyordu.

"...Aşkın mührüdür bu çiçek. Yeni başlangıçlar demek."

"Her çiçeğin bir anlamı var mı böyle?" İlgimi çekmişti kadın.

"Hayatta her şeyin bir anlamı vardır kızım..." dedi gülümseyerek. Çiçeği alıp parasını ödedim. Özenle arabaya koyup Çağan'ın evine doğru yol aldım.

Arabayı park edip elimdeki buketle kapıyı çaldım. Çağan açtı kapıyı. "Hoş geldin Nilay."

"Hoş buldum."

"Gelsene." Kapıdan bir adım geri gitti. İçeriye girip Çağan'a döndüm.

"Çiçekler senin için." Elimdeki buketi uzattım Çağan'a. Liseli bir kız sevgilisinden çiçek almış gibi iki eliyle aldı buketi. Yüzüne yaklaştırıp kokladı.

"İlk defa birinden çiçek aldım. Çok teşekkür ederim Nilay." Gözlerinin içi gülüyordu.

"Rica ederim."

Çağan'la mutfağa girip yemek yapmaya başladık. Köfte ve makarna yapmıştık. Benim sakarlıklarım dışında başarılı ve normal bir serüvendi. "Bir de salata yapalım mı Nilay?"

"Yapalım tabii. Salatasız yemek mi olur?" Çağan salatayı hazırlarken onu izledim. Yemek konusunda çok yetenekli sayılmazdı ama yine de eli lezzetliydi. Mutfaktaki masaya kurduk sofrayı. "Şarap açayım mı?" diye sordu Çağan. Başımı salladım olumlu anlamda. Sarhoş olmamak için çok içmeyecektim.

Birlikte sohbet ederek yemek yedik. Çağan'ın sohbeti kesinlikle çok iyiydi ama eğlenceli değildi. Yine de yemek güzel geçmişti. Yemekten sonra mutfağı birlikte topladık.

"Şaraba devam mı yoksa kahve mi yapayım?"

"Kahveye hayır diyemem." Çağan bize kahve yapmaya gittiğinde salonu inceledim. Güzel dekore edilmişti. Genelde siyah tonlar ağırlıklıydı. "Kahveler hazır." diye içeri girdi Çağan. Ayakta olduğum için ona doğru birkaç adım atıp kahveyi aldım elinden. Birlikte salondaki koltuğa oturduk.

"Film izleyelim mi?"

"Saat biraz geç oldu Çağan. Filmi başka bir güne saklayalım, olur mu?"

"Tamam, nasıl istersen." dedi anlayışla. "Sana küçük bir hediye almıştım Nilay. Verebilir miyim?" Hediye lafını duyunca heyecanlanmıştım. "Tabii."

Televizyon ünitesinin çekmecesinden bir kutu alıp yanıma geldi. Yaklaştıkça anladım ki elindeki bir yüzük kutusuydu. Ne yani? Çağan bana evlenme mi teklif edecekti!

.....

yuh yazar naptın düğün mü var ağxmwpnwodm

sizce Çağan Nilay'a evlenme mi teklif edecek???

arkadaşlar yeni bölüm birkaç güne gelir o güne dek görüşürüüüz 🥰🥰

bölümü beğendiyseniz oy 🌟 vermeyi ve yorum 💬 yapmayı unutmayınnn seviliyorsunuz 🥰😽

Bir Kedi Meselesi | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin