♕ YALAN SÖYLEDİN | BÖLÜM ●7●

22.3K 910 62
                                    

Hellö 💦

Bedenimde oluşan gerginliğin son safhalarını yaşıyormuşçasına bakıyordum o gözlere. Teninin temizliği, durgun sayılamayacak kadar hiddet içeren o mavi gözlerin üzerindeki ışıltı ile sarmalanmıştım. Sanki her şey o geceki hâline dönmüş ve ben onun kollarında arabaya götürülmeyi bekleyen bir sarhoşum.

Utancım gün yüzüne dahi çıkamadan, onun acelesi içerisinde, "Anlamadım?" dedim. O ise kolumu daha sıkı tutup etrafına bakındıktan sonra yandaki odanın kapısını açtığı gibi beni de peşinden sürükledi. O kadar hızlı oldu ki itiraz dahi edemedim. Kapı hemen ardımdan kapanıp içeri girdiğimiz gibi ışıklar açılırken bir mekanik ses etrafta yankılandı.

"Hoş geldin Azrail."

Onun odasına mı gelmiştik?

Benim odamdan çok daha farklı ve karakteristik bir şekilde tasarlanmış odasına üstünkörü bir göz atmıştım. Asma tavanın üzerinde bulunan ekstra bir koltuk ve oyuna bağlanan alan yer alıyordu. Yukarı çıkılan merdiveni benim odamın aksine farklı bir yerdeydi ve mutfağının olduğu alan bir duvarla örtülüp duvara da büyük büyük, garip şekiller asılarak süslenmişti. Üzerinde küçük led ışıklarla, resimlere uygun renklerle ışıklandırılmıştı. Daha fazla incelemek istesem de karşımda duran adam beni buraya iznim olmadan getirmiş ve yan yana olmayı bekleyeceğim en son kişi olarak karşımda duruyordu.

"Neden buraya geldik?"

Kolumu bırakıp birkaç adım geri çekilirken iri cüssesinin karşısında küçük bir top görevi gördüğümü fark etmem uzun sürmedi. Kısaltmış olduğu saçlarına alışmaya başlamıştım ama o gece hatırladığım zayıf ve karakteristik bir yüze sahip olan adam yerine sanki estetikle kısa süre içerisinde evrim geçirtilmiş bir adamla karşı karşıya duruyordum. Yalan yok, eskisinden çok daha güzel ve ilgi çekici duruyordu ama o gecenin hatırası ve bende bıraktıkları farklıydı.

"Dün gece olanlardan bahsetmemiz gerekiyordu." dediğinde bedenime bırakılan sıcak suyun harmanlığını hissedebiliyordum. Sarsıldığımı ve utandığımı belli etmemek için gözlerimi kaçırırken, "Bahsedilecek bir şey yok." dedim ama o beni dinlemedi bile.

"Dün geceki davranışım için özür dilerim." dedi ve oturmam için koltuklarını gösterdi. Ama onun özür dilemesi ile birlikte sesinin tıpkı o geceki kadar etkili olması, sakinleştirici bir etki ile bana bakması... Her şeyi garip bir hâle sürüklüyordu.

O istediği için değil de oturmazsam yere yığılacağıma neden olacak kadar tedirgin ayaklarıma güvenmediğim için gösterdiği üçlü koltuğa oturdum. O da aramızda bir kişi oturabilecek kadar boşluk bıraktıktan sonra hemen yanıma oturmuştu. Deri koltukları, oturmamla belli belirsiz bir çökme izleri oluşturmuştu. Orta sehpanın üzerinde sadece bir kitap duruyordu ama kitabın üzerinde ne yazdığını anlamıyordum çünkü yine o hiyeroglif denen dille yazılmıştı.

"Dün gece... Odana geldiğimde aslında..." demesine kalmadan sözünü kestim ve ona bakarak hızla konuştum. Devamını getirmesini istemiyordum çünkü utanıyordum.

"Biliyorum. Sevgilinin yanında olduğunu sanıyordun. Bunu öğrenmem zor olmadı. Anlatmana gerek yok." dememle kaşlarını yukarı kaldırdı ve merakla yüzüme baktı.

"Akşamı başkası da mı biliyor?"

Sözlerinin getirdiği tedirginlikle gülümsedim. Tanrım, utancımın yanındaki yerin dibine girme isteği beni benden alıyordu.

"Hayır, sadece sabah kahvaltısındaki performansında İva diye bir sevgilinin olduğunu öğrenmem zor olmadı." dediğimde kaşları çatıldı ve anlamak ister gibi yüzüme baktı. Ardından kaşları şaşırmış gibi yukarı kalktı ve dudakları tatlı, yine bakılası bir hayranlıkla yukarı kıvrıldı. Gözlerinin bir çizgi hâline gelecek kadar kısılması ile bir an dilimi yuttuğumu sandım.

ÖLÜM ENDEKSİ (+18)Where stories live. Discover now