♕ KIŞ | BÖLÜM ●12 /PART 3●

23K 905 23
                                    

Hellö 💦

Derin bir nefes aldım ve etrafıma bakındım. Mağaranın içi küf gibi kokuyordu. Karanlık olsa da duvarlara asılmış olan küçük ışıklar dikkatimi çekmişti. Bazıları yanıp sönse de gerçekten her ayrıntısı düşünülmüşçesine kusursuz duruyordu. Acaba bunları nasıl yapabiliyorlar? diye düşünürken Azrail'in ilerlediğini görmem uzun sürmedi. Telaşla peşinden koşturmaya başladığımda ağırlıklarımdan dolayı koşuş hızım yavaşlamış olsa da idare ederdim. Ölmek ne kadar istemesem de bedenimde o acıyı hissedebiliyor olmak garipti.

Azrail'in arkasında yer edindikten sonrasında mağaradan etrafımızı gözetleyerek çıktık.

"Kanalında, sağ haritanın üzerindeki süreyi görüyor musun?"

"Evet." dedim haritaya bakarken. 1.32 diyordu ve yavaş yavaş dakika azalıyordu.

"O, sonbahara kalan süre. 1 dakika içinde bir ev bulup içine yerleşmeliyiz." dediğinde onaylar anlamda kafamı salladım ama o etrafına bakarken bunu görememişti. Ben de onun gibi etrafa bakıp ev arıyordum.

"Neden az önce gittiğim eve gitmiyoruz?"

"Çünkü sıkıcı." demesi ile şaşkınlıkla ona baktım.

"Sıkıcı diye mi bulduğumuz eve gitmiyoruz?" dediğimde güldü ve bana bakıp tam bir şey söyleyecekti ki gözleri omzumdan arkama kaydı. Her şey o kadar hızlı gelişti ki sırtına astığı silahı öyle hızlı çevirip kabzalarını tutarak nişan aldı ki kulağımın dibinde silah sesi patlamasa bunların bir hayal olduğunu düşünebilirdim.

Sesin yüksekliğinden dolayı ürküp neye uğradığımı şaşırırken yanımızdaki ağacın gövdesine isabet eden silahla korkuyla yerimden sıçradım ve tam arkama dönmeye yelteniyordum ki Azrail iki kere daha sıktı ve silah sesleri kesildi. Korkuyla arkama dönüp baktığımda tabutlarını gördüm. Üzerlerinde dönen kendi rozetleri yer alıyordu.

"Gel, neler bulmuşlar bakalım." dediğinde peşinden ilerleyip dediğini yaptım ama az önceki adrenalin dolu sahneden sonra etrafıma dört gözle bakmadan edemiyordum. Tabutların yanına geldiğimizde Azrail ayakta dikildi ve "Sen topla, ben alacağımı aldım." dedi ve ayakta etrafına bakınmaya başladı. Bense tabutların ikisinden bulduğum bütün kitleri aldıktan sonrasında birkaç paket daha buldum.

"Sandviçler ne işe yarıyor?"

"Enerji veriyor. Onları da al."

"Burada ses bombası da var."

"Onu da al." demesi ile uzanıp almaya çalıştım ama ekranımda uyarı verildi ve hiyeroglif yazısı olarak kırmızı bir şey belirdi. Tam olarak ne olduğunu anlamak için düşündüğümde isyan edercesine konuşmadan edemedim.

"Çantam doluymuş. Alamıyorum."

"Nasıl dolu? Daha yeni aldık o çantayı. Ne var onun içinde?" diyerek bu sefer de kendi ekranından benim kanalıma girdiğine dair bir bildirim gördüm ve havada elini hareket ettirip bir şeylere bastıktan sonra gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı.

"12 tane yardım kiti ne Ar? Hastane mi açmayı düşünüyorsun?"

"12 kere ölme tehlikesi geçirebilirim." diyerek bozuntuya vermeden ayağa kalktım ve ona baktım. Azrail ise verdiğim cevaba karşılık yine güldü. Tanrı'm! Ya bu adam çok güzel gülüyordu ya da oyunda güzel gülmesine dair bir özelliği falan vardı.

Tabuta uzanıp içinden ses bombası aldıktan sonra ayağa kalktı ve "Hadi, sen ikinci kere ölüp kitlerini 11'e düşürdün diye kriz geçirme diye gitmemiz lazım." diyerek benimle dalga geçmesi ile kaşlarımı çatmadan edemedim.

ÖLÜM ENDEKSİ (+18)Where stories live. Discover now