♕ DARBE PART 1 | BÖLÜM ●17●

23.2K 898 34
                                    

Hellö 💦

"Günaydın Efendim."

Zelan'ın sesi odada yankılanırken gözlerimi ovuşturarak etrafıma bakındım.

"Bugün diğer günlere nazaran daha yorgun olduğunuzu tespit ediyorum. Sizin için protein ağırlıklı bir kahvaltı hazırlıyorum." demesiyle onu umursamadan yerimden kalktım ve banyoya doğru ilerledim.

"Bugün tek başınıza maça çıkacaksınız. Oyundan sonrası için Zel, vücut değerlerinizin kontrol edilmesini istedi. Testleriniz bittikten sonrasında üç saatlik bir boşluğunuz var ve o saatte isterseniz size masaj ayarlayabilirim. Kaplıca, balıklarla yüzme, doğa yürüyüşü gibi alternatif etkinlikler ayarlayabilirim." demesiyle üzerimi çıkarmış kendimi çoktan hazır bir şekilde akan suyun içine bırakmıştım bile ama girmemle hissettiğim soğuk su irkilmeme neden olurken Zelan yeniden konuşmaya başlamıştı.

"Ayılmanız için soğuk olarak ayarladım Efendim."

Bilgisayar sistemine küfür etsem ne kadar etkili olabilirdi bilmiyordum.

Sinirle suya alışmaya çalışırken gerçekten de uyku sersemi halime biraz daha iyi geldiğini fark etmem uzun sürmedi. Hızlı bir duş alıp Zelan'ın seçtiği, üzerinde dört yapraklı yonca amblemleri olan kırmızı bir tulum giymiştim.

Vücuduma tamamıyla yapışmasından ziyade, bunun seksi olmam için o dolaba yerleştirildiğini anlamam zor olmamıştı.

Zelan'ın hazırladığı kahvaltımı TV karşısında yapıp yerel kanallara normal insanlar gibi hissetmek için göz attıktan sonrasında odamdan çıkmıştım. Koridorda ilerlerken yanımdan geçen oyuncuların bana gülümsüyor olması tuhafıma gitse de birkaç tanımadığım insanın bana selam verdiğini görmek daha da tuhafıma gitmişti. Yıldız Oyuncu olduğum için özel bir muamele olmalıydı. Zira daha öncesinde yüzüme bakmayan insanların şimdi beni pek seveceğini sanmıyordum.

Ben böyle düşünerek ilerlerken bir anda kulağıma birkaç gürültü ilişti.

Ardından bağırış çağırış ama tam olarak ne olduğunu kestirebilecek kadar yakında değildim. Koridorda yürüyen insanlar da merakla birbirlerine bakarken bir kadın çığlığı ve hemen ardından bağırarak konuşması daha ilişti kulağıma. Adım attıkça daha da netleşen sözlerle birlikte daha da meraklanırken gözlerim etrafta dolanıyordu.

"Yeter!"

Yine bağırmıştı ama bu sefer ne dediğini anlayabilmiştim. Birkaç insan koşturarak ilerlerken aralarında Balyoz ve Zar'ı da görmüştüm. Simülasyona gitmem gerektiğini bilsem de yönümü değiştirip herkesin gittiği yöne doğru ilerlemeye başladım.

"Senin sözlerini dinlemekten bıktım."

Daha da netleşen sözlere birlikte bir kapının önünde dizilmiş bir sürü insan gözlerime ilişti. Bir kadın bağırıyordu ama bu tanıdık gibiydi.

"Her şey onun yüzünden." dedi ve ben olduğum yerde durup öylece ne olduğunu anlamaya çalışırken yeniden bağırdı.

"O buraya gelmiş olmasaydı şu an benimle bunları konuşuyor olmazdın."

İşte o an anlamıştım konuşan kişinin kim olduğunu. İva'ydı bu.

"Sakin ol."

"Dokunma bana. O daha küçük ve sen onun yüzünden benden ayrılıyorsun." demesiyle konunun ben olduğumu anlamam uzun sürmedi. Zira konuşan kişi Azrail'den başka kimse değildi.

Karnıma düğümler atılırken kapıda bekleyen insanların dönüp bana baktığını gördüm.

"Onun yüzünden falan ayrıldığım yok. Sakin olduğun zaman konuşuruz." diyen Azrail ise bir anda kapının orada belirdi. İnsanlar onu gördüğü gibi geri çekilirken iri ve uzun bedeni anında insanlar içerisinde belirginleşmişti.

ÖLÜM ENDEKSİ (+18)Where stories live. Discover now