4. Bölüm

496 25 1
                                    

Selaamm

İyi okumalarr 🤍 umarım bölümü beğenirsiniz<3

Gözlerimi gözlerine diktim.
"İstemediğim sürece hiçbirşey yapamazsın." Dedim kendimden emin bir şekilde, Demir yüzünü boynuma yaklaştıracakken kolunun altından geçtim.
"Uğraşma benimle Demir. Alışverişe gidicem." Dedim ve çantamla telefonumu alıp odadan çıktım.

Bahçeye indim. Arkamdan gelen sesle durdum. Demir,
"Baran'a söyle bıraksın seni gideceğin yere" dedi, omuzumun üstünden baktım.
"Gerek yok. Kendim-" sözümü kesti.
"Gerek var mı demedim. Çünkü var. Uğraşma, bıraksın Baran seni." Benim konuşmama izin vermeden Baran'a seslendi.
"Baran!" Baran ceketinin önündeki düğmelerden birini ilikleyerek geldi yanımıza,
"Buyur abi" dedi karşımızda dimdik durarak, Demir,
"Yengeni istediği yere götür." Dedi, bu da başladı yenge demeye. Baran gözlerini bana çevirdi. Bir saniye sürmeden yeniden Demir'e döndü.
"Tamam abi."

Baran arabanın arka kapısını açtı.
"Buyur yenge" dedi kibarca, hayır yenge demeleri hoşuma da gitmiyor değil hani.
Göz ucuyla Demir'e baktım. Fark etti ama birşey demedi. Ben de gidip arabaya bindim. Baran kapımı kapattı ve hızla gelip şoför koltuğuna geçti.
Arabayı çalıştırdı ve evden çıktık.

Baran dikiz aynasından bana baktı.
"Yenge nereye götüreyim?" Diye sordu,
"Avm" dedim, Baran kafasını sallayıp yeniden yola odaklandı.

15 dakika sonunda büyük bir avmnin önünde durduğumuzda, Baran tekrar sordu.
"Burda duralım mı? Başka biryere gitmek ister misin yenge?" Camdan baktım.
"Duralım duralım." Dedim ve kapıyı açıp indim. Baran arkamdan gelmeye başladığında durup ona baktım.
"Sen de mi geliyorsun?" Baran,
"Evet, abim emretti. Poşet falan taşırsın dedi." Dedi açıklama yaparak,
"Hay senin abine-" öksürdü. Abisine laf da ettirmiyorlar.

"İstemiyormuş yengem dersin. Git sen, tek olmak istiyorum." Dedim, Baran,
"Ama-" bu sefer sözünü kesen kişi ben oldum.
"Baran, söyle abine istemiyorum dedim. Git sen çıkarken haber veririm gelir alırsın." Dedim, Baran,
"Özür dilerim ama gidemem yenge." Dedi, telefonum çalınca ekrana baktım. Demir.

"Ne?" Diyerek açtım telefonu,
"Derdin ne? Arkanda dolaşacak çocuk sadece." Dedi, göz devirdim sanki Demir beni görecekmiş gibi.
"Dolaşmasın işte, niye boşu boşuna yorulsun? Hem ne gerek var? Tek başıma olmak istiyorum." Telefonun arkasından Demir'in derin bir nefes aldığını duydum.
"Vera, takip ediliyor olabilirsin. Kaçırılma riskin var. Dışarı çıkmana engel olmak istemedim ama güvende olman lazım. Başımda yeterince bela var. Bir de seni bulmakla uğraştırma beni." Kaçırılma riski?
"Kaçırılma mı?"
"Evet. Ama korkma, en ufak birşeyde yanına gelicem. Sen de birşey olursa Baran'a veya bana söyle."
"Tamam." Telefonu kapattım.

Baran'a baktım.
Avmye doğru yürümeye başladım. O da arkamdan geliyordu. Önüme gelen ilk mağazaya girdim. Kıyafetlere bakınmaya başladım. İçimdeki huzursuzluk beni rahatsız ediyordu. Beynimdeki herşeyi silip elime mini bir elbise aldım. Kabine doğru yürüdüm, kapıyı kilitleyip elbiseyi giyindim. Üzerimi düzeltip dışarı çıktım. Kabinlerin karşısındaki aynaya baktım. Elbise belime tam oturmu- dudaklarımın üzerinde ki baskıyla çırpınmaya başladım. Dudaklarımın üzerindeki eli zorla aşağı indirdim.
"Baran!" Baran'ın gözleri hızla bana döndü.

Beni başka birinin kolları arasında görünce yanımıza koştu ve arkamdaki adama sert bir yumruk geçirdi. Ben de hızla o adamdan uzaklaştım. Nefes nefes kalmıştım. Ellerim titriyordu. Telefonumu elime alıp titreyen ellerimle zorla Demir'i aradım.
"D-Demir." Sesim neredeyse çıkmıyordu. Demir,
"Vera? İyi misin? Ne oldu?" Diye sordu,
"K-konum atıyorum gel." Telefonu kapatıp mesaj kısmına girdim. Anlatacak veya adres verecek hâlde değildim.

Ateş ve Kor Where stories live. Discover now