15. Bölüm

353 17 3
                                    

Selaammm

Uzun zamandır bölüm atmıyordum farkındayım o yüzden güzel bir bölümle karşınızdayımm

Umarım beğenirsiniz 🤍

İyi okumalarr<3

İçeriye doğru bir adım attım. Demir'in ve abimin gözleri beni buldu.
"Abi," sesim titremişti yine.
"Sen az önce...ne dedin?" Kesik kesik çıkıyordu kelimeler dudaklarımdan, abim ilk Demir'e baktı.
"Abi, cevap versene." Dedim sabırsızca, ellerimin buz kestiğini hissediyordum.
"Vera," sustu.
"Ne demekti o?" Diye sorduğumda nefesimi tutuyordum.

Demir,
"Vera, sakin ol. Konuşalım." Dedi, ona döndüm.
"Sakinim zaten. Anlatır mısınız artık?" Sakin değildim, hem de hiç. Zaten olamazdım da! Abim direkt konuya girdi.
"Nalan bizim annemiz." Dedi, dikkatle yüzümü inceliyordu. Öylece kaldım. Şok olmuş bir şekilde abime bakıyordum.
"N-ne demek o? Olamaz. Öldü bizim annemiz abi, imkansız birşey bu." Dedim sesim titrerken,
"Ölmemiş. Yalanmış. Bunca zaman ikimizde bir yalanın içinde büyümüşüz." Dedi gözlerini benden kaçırarak.

Sinir bozukluğuyla güldüm,
"Ve siz bunu benden sakladınız öyle mi?" Dedim sinir bozukluğuyla, Demir,
"Söyleyecektik Vera,"
"Söyleyecektiniz." Başımı olumlu şekilde aşağı yukarı salladım.
"Ne zaman mesela? 1 gün sonra mı? 1 hafta? 1 ay? Bir sene!? Ne zamana kadar saklayacaktınız bunu benden!" Diyerek bağırdım. Abim araya girdi,
"Vera kolay birşey değil. Sakin ol, uyandığında söyleyelim diyecektim Demir'e."
"Şaka mı yapıyorsun abi sen? Hâlâ Demir'e söyleyecektim diyorsun ya! Bunu öğrendiğin an muhatabın Demir değil benim olmam lazımdı. İnsan yerine koymuyor musunuz beni? Sizin için bu kadar mı önemsizim ya!?" Gözümden bir damla yere damlarken yutkundum.

Demir bir adım yaklaştığında ben de bir adım geri gittim.
"Yaklaşma." Dedim soğuk bir ses tonuyla,
"Vera'm, güzelim bir sakin ol. Herşeyi anlatalım." Dedi beni sakinleştirmeye çalışarak,
"Boşverin beni, siz birbirinize anlatın ne olduğunu. Benim neyi öğrenip öğrenmemem gerektiğini!" Hızla merdivenlerden indim ve odaya girip kapıyı kilitledim.

Odaya girdiğim an hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kapının tıklandığını duyuyordum.
"Vera!" Demirin sesiydi,
"Vera, aç kapıyı sevgilim."
"Demir git!"
"Vera, lütfen." Sinirle kapının kilidini açıp kapıyı açtım.
Demir içeri girdiğin an sarıldı.
"Bırak!" Çırpınıyordum.
"Demir bırak!" Omuzlarına hıçkıra hıçkıra ağlayarak vurmaya başladım. Ona ihtiyacımın olduğunu hissediyordum ama böyle yapmamaları gerekiyordu.
"Bırak dedim Demir!" Hızla geri çekildim.

"Çık odadan, tek kalmak istiyorum."
Demir,
"Olmaz, seni bu hâlde yalnız bırakamam."
"İyi, ben çıkarım o zaman." Dedim ve koltuğun üzerinde duran hırkamı alıp odadan çıkacakken Demir bileğimden tuttu. Gözlerimi gözlerine kenetledim.
"Dokunma." Burnumu çektim.
"Böyle gitme, ilk önce abini dinle. Sonra birlikte kafa dağıtmaya çıkarız." Kafamı sağa sola salladım.
"Ben sizi dinlememek için gidiyorum zaten." Dedim ve kolumu kurtarıp odadan çıktım.

Hızla merdivenlerden inip bahçeye ulaştım. kapıdaki korumalar bana, ardından arkama baktılar. Arkama baktığımda Demir'i 6 adım geride bana bakarken gördüm. Yeniden korumalara döndüm.
"Kapıyı açın." Saniyelerce arkamda duran Demir'e baktılar.
"Açın şu kapıyı!" Sesim hafifçe yükselttim.
Hâlâ açmıyorlardı, sinirle Demir'e döndüm.
"Ne bu? Esirin miyim ben senin? Şimdi de dışarı çıkmama mı izin vermiyorsun?"
"Hayır sevgilim. Sadece şu an dışarı çıkmanı istemiyorum. Sakin değilsin, başına bir iş getirme diye."
"Seni ilgilendirmez benim ne yapacağım, hem sen beni boşver. Git abimle benim hakkımda kararlar alın." Bu sefer de Demir'in üç adım gerisinde  duran abimle göz göze geldik.

Ateş ve Kor Where stories live. Discover now