26. Bölüm

106 8 1
                                    

SELAAAAMMMM

NASILSINIZ?

Çok uzun zamandır yazamıyordum, ilgilenemiyordum. Ama güzel bir bölümle karşınızdayımm

Umarım beğenirsiniz oy verir ve yorum yaparsanız çook sevinirim❤️

Keyifli okumalaarrr

Onlara doğru yaklaştım.
"Demir?" Demir omuzunun üzerinden bana baktı kısaca ardından tekrar gözlerini babasına çevirdi.
"Babam." Dedi, babasına bakıyordu ama bana açıklama yapıyordu.
"Baban mı?" Dedim şaşkınca, adam birkaç adım bana yaklaştı. Elini uzattı,
"Aras Ateş, Demir'in babasıyım." Ben de elimi uzattım,
"Vera, memnun oldum." Demir lafa atladı.
"Ben olmadım." Dedi ve ellerimizi hızla ayırdı.

Demir,
"Sen nasıl bu kadar rahat benim karımla sohbet ediyorsun?" Diye sordu sert bir ses tonuyla,
"Ben senin olduğu gibi onun da babası-" Demir babasının lafını böldü.
"Bir, sen benim babam değilsin. İki, ben bile seni babam olarak kabul etmemişken Vera'nın baba kavramı içinde olamazsın. Şimdi tanıştıysanız gidebilirsin." Dedi, ortamdaki gerginliği biraz olsun indirmeye çalışarak lafa girdim.
"Demir, bahçeye oturalım mı üçümüz biraz sohbet ederiz olur mu?" Diye sordum, Demir düşünmeden,
"Olmaz." Cevabını verdi net bir şekilde.

"Kendin gider misin ben mi seni çıkartayım?" Diye sordu babasına, Aras bey kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı.
"Tamam çıkarım ama ben senin babanım Demir. Bunu unutma." Demir sahte bir şekilde güldü.
"Bana çok babalık yapmış gibi laf kalabalığı yapmayı kes." Aras bey son kez bana bakıp adamlarını aldı ve çıktı.

Demir'e yaklaştım,
"Özür dilerim, bu kadar karşı olduğunu anlayamadım. Biraz ortamı yumuşatmak için öyle dedim. Çok kızdın mı?" Diye sordum, yüzümü avuçları arasına aldı.
"Ben sana kızabilir miyim kızım, özür dileme bir daha böyle birşey için." Kafamı aşağı yukarı salladım. Yüzüm hâlâ onun avuçları arasındaydı. Gözleri dudaklarıma kaydı. Dudağının kenarı kıvrıldı. Gözlerini gözlerime çevirdi, saniyeler sonra ise dudaklarımız buluştu. Elimi yanağına koydum. Geri çekildiğimde gözlerindeki yorgunluğu görüyordum.

"İyi misin?" Diye sordum, ellerini yüzümden çekti.
"İyiyim." Dedi, değildi.
"Gerçekten iyi olup olmadığını soruyorum."
"Değilim." Elini tuttum ve merdivenlere doğru sürükledim.
"Nereye?" Diye sordu, cevap vermedim. Odanın önüne geldiğimizde kapıyı açtım ve girdim. Yatağa oturup biraz geriye gittim. Dizimi göstererek,
"Hadi gel." Dedim, anlamamış gibi bakıyordu.
"Niye öyle bakıyorsun aşkım? Hadi gel biraz oturup saçlarını okşamak istiyorum." Dedim yumuşak bir ses tonuyla.

Demir yavaşça yatağa oturdu ve ayakkabılarını çıkarıp kafasını dizime koyarak yattı. Elimi saçlarına koyduğum an gözlerini kapattı.
"Vera," dedi uykulu bir ses tonuyla, kısık bir ses tonuyla cevap verdim.
"Efendim?" başını dizime sürterek doğru pozisyonu buldu.
"Ben babalık nedir nasıl yapılır bilmiyorum." Dedi, sanırım yavaş yavaş uykuya dalıyordu.

"Olsun, ben de annelik nasıl yapılır bilmiyorum, ama öğreneceğiz ikimizde." Cevap vermedi. Uyuya kalmıştı.
Benim koca bebeğim dizimde saçını okşarken dakikalar içinde uyuya kalmıştı.

Saçları yumuşacıktı, uyurken çok masum görünüyordu. Aynı bir çocuk gibi. O babalık nasıl yapılır bilmiyordu, ama ben çok emindim onun mükemmel bir baba olacağından. Çünkü bugün Gül'le nasıl ilgilendiğini, nasıl baktığını, nasıl küçücük bir çocuğu mutlu etmeye çabaladığını görmüştüm.

Ateş ve Kor Where stories live. Discover now