9.BÖLÜM : HAYAT TEŞHİSİ

5.4K 351 300
                                    

Anıl Emre Daldal - M.

🌺

Çayımla beraber salona ilerledim. Yanlışlıkla bardağın full tamamını doldurduğum için her an dökme tehlikesinden dolayı dikkatli dikkatli taşıyordum. Tek bir damla elime damlarsa bu oyunu kaybederdim.

Sonunda masaya ulaştığımda aynı yavaşlıkla çayı masaya bıraktım. Sandalyemi çekip hızlıca sandalyeme kuruldum. Masadaki bilgisayarımı önüme yaklaştırarak hikayemi yazabilecek hale getirdim.

Bugün 5 Mart. Bugün benim doğduğum gündü. Bugün yirmi iki yaşıma tam anlamıyla girmiştim. Çok sevdiğim bir gün olmasa da yine on yıldır yaptığım gibi kendime bir pasta alıp kendimce küçük bir kutlama yapacaktım.

Doğum günümü aklımdan çıkarak hikayemi yazmaya döndüm. Yüzümde huzur dolu bir tebessüm oluştu. Kitabımı yazmak bana çok keyif ve huzur veriyordu. Tostumdan büyük bir ısırık alarak yandaki tabağıma bıraktım. Tostumu çiğnerken bir yandan kaldığım yerden yazmaya başladım. Çok olmadı ama sizi çok özledim Uzay ve Hayal!

Parmaklarım klavyenin üzerinde adeta şov yaparcasına dans ederken bir yandan tostum ve çayımı içiyordum. Dün akşamın ardından kendimi daha mutlu hissetmeye başlamıştım. Sanki yalnız değilmişim de onlar benim arkadaşlarımmış gibi. Zaten öyle değil miydi artık?

Esma'yı kahvaltıya falan mı çağırsam yarın? Beraber kahvaltı yapardık. Güzelde yüksek sesle bir müzik açıp Doğuş çayı rahatsız ederdik.

Müzik demişken, bugün müzik seansını yapmamıştım. Büyük eksiklik bu! Hızlıca masanın köşesindeki eskimiş hoparlörümü bilgisayarıma bağladım. Bilgisayardan artık Doğuş doktorun bile sayemde ezberlediğini düşündüğüm o şarkıyı açtım.

"Doktor derdime bul bi' çare! Ona doyamıyorum yaz bir reçete!" Bağırarak şarkıya eşlik ettim. Bence o şarkıdan çok benim sesimden şarkıyı ezberlemiş olabilirdi. Keyifle tostumdan büyük bir ısırık aldım.

Şarkının en sevdiğim kısmın yaklaşmasıyla kendimi son ses söylemeye hazırladım. Kollarımı sallayarak şarkıya bağıra bağıra eşlik ettim. Terliklerimle de yere vurmayı unutmamıştım.

Bu keyif seansını yaparken bir yandan yazmaya devam ediyordum. Yazsam bile Doğuş doktoru hayatta rahat bırakmadığım için terliklerimle sert sert ritimli bir şekilde yere vuruyordum.

Başıma bir anda vuran sert bir ağrı hissetmemle yüzüm buruştu. Başımı hafifçe eğerek elimi başıma koydum. Başım ağrımaya başlamıştı. Bu adam bana beddua mı etti yoksa?

Bir elimle hızlıca şarkıyı kapattım. Ses kesildiğinde başımın ağrısı hala duruyordu. Hastalığımı artık öğrenmek istiyordum. En fazla ne olabilirdi ki?

En iyisi bir an önce hastalığı öğrenip şu vücuduma sinsice sızan ağrılardan kurtulmaktı. Elimi alnımdan çekmeden yavaşa sandalyemden kalktım. Ayaklanmamla ağrının gücü arttı. Diğer elimle sandalyeye sıkıca tutundum.

Ağrının geçmesini bekledim ama ağrı geçmiyor hatta gitgide artıyordu. Dayanması zor bir yere kadar geldiğinde mutfağa zar zor gittim. Dolaptan bir ağrı kesici çıkardım.

Normalde çok ciddi olmadığı zaman kullanmazdım ama şuan fazlasıyla başım ağrıdığı için kullanacaktım. Eğer kullanmazsam zaten bu ağrı günümü berbat edecekti.

Bir su doldurdum. Bir hapı çıkararak ağzıma attım ve onu suyla beraber mideme gönderdim. Henüz geçmeyen baş ağrımla geri salona döndüm. Tabaklarımı ve bitmeyen çayımı alarak mutfağa bıraktım. İştahımda kaçmıştı.

SON MANOLYA KOKUSUKde žijí příběhy. Začni objevovat