29.BÖLÜM : YASALARA KARŞI

3.9K 234 92
                                    

Yirmi7 - Muhtemel Aşk

🌺

Otuz bir gün beş saat, otuz altı dakika, beş saniye geçmişti gözleri kapandığından beri.

Beş dakika, sekiz saniye geçmişti gözleri açıldığında beri.

Verilen bilgiye göre şu anda uyanmıştı. Yeşim gözlerini açmıştı. Manolya Dinçer şu an geri dönmüştü. Manolya çiçeği uyanmıştı. Onunla beraber Doğuş doktorun da ruhu uyanmıştı. Kalbi uyanmıştı.

Doğuş bir saat, on dakikadır çatının tepesinde oturuyordu. Manolya'nın intihar ettiği çatının ucundaydı. İntihar için çıktığı yerde oturuyordu. Onun yüzünden de intihar ettiği zaman çıktığı yerde oturuyordu.

Bakışları yıldızlardaydı. O kadar farklı bir etkiydi ki uyandığını öğrendiği andan itibaren varlığını hissetmeye başlamıştı. Bu onun içine huzur doldururken o yıldızlarla bakışmaya devam etti. Aşağıya inememiş Manolya çiçeğini görmemişti. Durumunun iyi olduğunu kesinlikle biliyordu ama yanına gitmemişti.

İçinde büyük bir fırtına vardı ve bu fırtınayı dindirmeden onu göremezdi. Aklındaki ve kalbindeki kör düğümü çözmeliydim. Hiçbir şekilde olmuyordu. Etik olmadığı için kabul etmesem bile uzak duramıyordum, hislerimiz elbet biz birbirimize çekiyordu.

Böyle olunca sanki bize acı çektiriyor gibi hissediyordum. Bir ayın her bir dakikası bir ömür gibi geçiyorken özlemimi daha fazla bastıramazdım. Onsuzluğa asla dayanamıyorken ne olup biteceğini bilmeden devam ettiremezdim bunu. Bu duygu artık kontrol edilemez bir hale gelmişti. Her şeyi kabulümdü artık.

Doktoruydu ama ona hastası olacak kadar aşıktı. Ve o, etik değerlerinden çok daha önemliydi.

🌺

Gözüme vuran aydınlık ışıkla beraber yine bir sabaha uyandım. Gözlerimi aralamamla yanımda uzanarak beni izleyen Doğuş'u gördüm. Gülümsememle oda gülümsedi. Uzandı ve alnıma minik bir öpücük kondurdu. "Günaydın, min blomma..."

"Günaydın Doğuş tea." Gülmesiyle kaşlarımı çattım. "Valla benim yarım bildiğim tek dil bu! Ben anlamıyorum öyle farklı diller." diye sitem ettim. Eli umursamadan saçlarıma çıktı ve usulca saçlarımı okşadı. "Olsun." diye fısıldadı.

Konuşacağım sırada bir anda kaşlarının çatılmasıyla sustum. Sakince ve merakla konuşmasını bekledim. "Bundan sonra beni öyle acil diyerek arama lütfen, olur mu Manolya?" demesiyle kaşlarım çatıldı. "Nasıl yani?"

"Yani...ben çok panik oluyorum sen acil çağırınca. Hastalığı bahane etme ya da. Sen beni çağırırsan zaten ben her türlü gelirim. Ama bana acil falan deme." dedi anlayış bekleyen sesiyle. Düzelen kaşlarımla onu dinlerken başımı ağır ağır salladım. "Özür dilerim. Haklısın."

"Sen özür dileme çiçeğim. Sadece bazı davranışların biraz çocukça." diye fısıldadı. Yüzüne aynı ifademle bakmaya devam etmemle elini yanağıma yerleştirdi. "Olur mu bebeğim?" Başımı onay verir gibi salladım. "Tamam."

Tekrar alnıma öpücük bıraktı. "Teşekkür ederim çiçeğim. Kahvaltı getirtmiştim yemek ister misin?" Yüzümde oluşan gülümsemeyle başımı salladım. Hareketimle yataktan kalktı. Üzeri çıplak, altında sadece siyah yarım şortu vardı.

Onun kalkmasıyla bende sızlayan eklemlerimle beraber yavaşça yataktan kalkıp kapıya ilerledim.

Doğuş yemek masasının bir sandalyesini çekerek omzu üstünden çekmiş olduğu sandalyeyle beraber bana döndü. "Hadi çiçeğim." dedi başıyla masayı işaret ederken. Deli gibi ağrıyan başımı ovalamaya başlarken daha hızlı ilerlemeye çalıştım. Doğuş her bir acımı hissediyor gibi fark ediyordu ve bunun farkındaydım. Hem hastalığımın belirtisiyle hem de dün gece biraz fazla içmiş olmamla beraber başım zonkluyordu.

SON MANOLYA KOKUSUWhere stories live. Discover now