41.BÖLÜM : KALBİMİN KALBİ

1.8K 137 38
                                    

🌺

DOĞUŞ ÇEKİCİ

Nasıl bir şeydi bilmiyordum ama sanırım ben onu her anımda yanımda olsun istiyordum. Beş dakika bile uzaklaşınca onu özlüyordum. Bu iş çoktan bağlanmayı geçmişti. O benim hayatımdı ve ben hayatımı yaşamayı seviyordum.

Hastane koridorunda ilerliyordum. Muhtemelen akşama doğru veya akşamdan sonra onu görecektim çünkü bugünde kızlarla kına gibi bir şey yapacaklardı. Ne saçma şey. Ne gerek vardı?

Kokusu yatağıma zaten sinmiş olsa da yine de kollarım onu sarmadan rahat edememiştim. Son zamanlarımın en kötü uykusuydu kısaca.

Doktorların odasına girdiğimde hızlı adımlarla kahve makinasına ilerledim. Kendime koyu bir kahve hazırladığım sırada yanımda Arat belirdi. "Robotik canlım?" Bakışlarımı Arat'a kaldırdım. "Sorun nedir Arat?" diye sordum meraksız bir sesle.

Arat kalçasını tezgâha yaslayıp bana sırıtarak bakınca bir şey isteyeceğini anladım. "Hayır." Arat sinirle elini tezgaha vurdu. "Hayır ama daha ne isteyeceğimi bilmiyorsun!" Hazırladığım kahveden bir yudum aldım. "Evime gelemezsiniz. Eğer sizi görürsem anında polisi çağırırım."

Arat ofladı. "Yeter! Polisler numaranı engelleyecek artık! İnsan birazcık misafir perver olur ya!" Arat'ın sitemini sözü bitene kadar ilgilenmesem de saygısızlık olmasın diye olduğum yerde durdum.

"Senin evde biz bize bekarlığa veda yapalım? Valla uslu dururuz!" dedi Arat yalvarır gibi. İfade yüklenmeyen bakışlarımı onda gezdirdim "Neden benim evim Arat? Gidin kendi evinizde yapın." dedim boşta olan elimi cebime atarak. Arat kaşlarını çattı. "Çünkü senin evin! Seni çağırsak gelmezsin. Ama senin evin olunca ister istemez katılmış oluyorsun." Arat'ın susmasını bekledikten sonra ona doğru bir adım attım. "Gelirseniz polis çağırırım. Şimdi gidiyorum, arkamı döndüğümde konuşma lütfen." dedim ve dönüp kapıya ilerledim.

Dediğimi yapıp konuşmamıştı. Çıkmamla adımlarımı koridorda hızlandırdım. Yanımdan geçen tanıdık doktorlar başıyla bana selam verirken bende onlara karşılık olarak başımı bir kere hafifçe başımla selam veriyordum. Kimsenin durup tanıdığıyla konuşacak zamanı olmadığı için, herkes iş üstünde olduğu için böyle selam vermeye alışkındık.

Adımlarımı hızlandırıp koridorun sonundaki odama yaklaştım. Elimdeki kahve sıcaklığını kartona verirken, kartonda oradan ısıyı elime verirken bu sıcaklığı umursamadan boşta olan elimle kapımı açıp içeri girdim.

Hızlı adımlarla ilerleyip koltuğuma doğru yaklaştım. Kahveyi masama bıraktığımda yavaşça üzerimdeki beyaz önlüğü çıkarıp askılığa astım. Arkamı dönüp yerime oturacağım sırada kapıda birini fark etmemle başımı tamamen çevirdim. "Buyurun?"

Gelen kişi içeri tamamen girmişti. Polat Rüzgar beyin burada ne işi vardı?

Psikolog Polat beye gelmesi için başımla işaret verdim. "Polat Bey? Sizi görmeyi beklemiyordum..." Polat bey kapıyı arkasından kapattıktan sonra ifadesizliğiyle gelip masamın önündeki deri koltuklardan birine oturdu. O oturunca bende kendi koltuğuma oturdum. "Doğuş Bey?"

Masanın üstünde bıraktığım ellerimi birleştirerek ona baktım. "Bir sorun mu var?" Polat Bey bana belirsizlikle baktı. "Manolya Dinçer'in doktoru oluyorsunuz değil mi? Bir yanlışım yok umarım?" Kaşlarım çatılırken hızlıca başımı salladım. "Evet, hastam olur kendisi."

Polat Bey yönünü yavaşça bana çevirdi. "Normalde hastalarım hakkında bilgiler vermem. Fakat şu an onun sağlığı için konuşmak zorundayız. Bir karışıklığı hissediyorum. Manolya hanımla bir süredir seanslar yapıyoruz. Son zamanlarda bana daha da açık olamaya başladı. Ve ben onun tanısını koymuş gibiyim. Bunun için sizden bilgi almam lazım. Manolya Hanım bana unutkanlığının hastalığı ile ilgili olduğundan bahsetmişti. Emin misiniz?" diye sordu ciddiyetle. Kaşlarım daha derince çatılırken yavaşça başımı salladım. "Hastalığında semptomlar değişebiliyor. Herkeste farklı semptomlar oluşabilir. Unutkanlığı var ve büyük ihtimalle sebebi de o."

SON MANOLYA KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin