12.BÖLÜM : HİSSİZLİK HİSSİ

5.2K 339 217
                                    

Göksel - Acıyor

🌺

Düşüncelerimin tükenmek olduğu kısımdaydım artık sanırım. O kadar şey olur hale ders çıkaramadığınız zaman aptal olduğunuzu düşündüren şeyler olur. 

Aklımı yönetemediğim halde yine de aptal olduğumu düşünüyordum. İçimdeki hisleri o an çıkarıp atamadığım içi kendime ve dünyaya sövüyordum. Her saniye bir şekil de aklıma gelip kalp atışlarımı hızlandırdığı için ona değil kendi aptallığıma kızıyordum.

Onunda suçu vardı ama onu sevmemem için daha ne yapacaktı ki? Hala dünyanın en aptal insanı gibi içimdeki hisleri bitirememiştim. O kendi hislerini başlamadan bitirerek kendini korumuştu oysa.

Bakışlarım durmadan avcumdaki gazlı beze kayıyor, ona kaydıkça canım daha da yanıyordu. Kendimi bu yüzden suçlamamda benim aptallığımdı aslında. Ben her saniye onu düşünürken, o profesyonelliği için beni harcamıştı.

Bir anda gürültüler oluşmaya başlayınca kendime gelerek etrafa baktım. Herkes çantalarını toparlıyor ve dışarı çıkıyorlardı. Dersi hiç dinlemediğimi hark ettiğimde sinirle nefes verdim. 

Elimde kalem, yazmak için hazırlandığım not almak için önümde duran defterimle kalakalmıştım. Firdevs bana döndü. "Çıkalım mı?" diye sordu. Sırtımı sandalyeye yasladım. "Ben hiç not alamamışım ya." diye mırıldandım.

Güldü. "Fark ettim."  dedi imayla. Kaşlarım çatıldı. "Hiç öyle bakma Firdevs!" dedim sinirle. Firdevs gülüşünüz bozmadan çantasını alarak omzuna astı. "Sen notlarını versene." dedim yalaka bir sırıtışla. "Hadi canım arkadaşım! Sen çok güzel not alıyorsun."

Firdevs alayla kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi?" diye sordu. Sırıtarak başımı onaylarcasına salladım. "En son sana gelmediğin gün not verdiğimde, "Bu yazı ne? Olmayan babaannem yazsa çok daha güzel yazardı! N'aptın tarihsel olsun diye çivi yazısıyla mı yazayım" Dedin." demesiyle o anı hatırladım.

Suçlu bir çocuk gibi gülümsedim. "Aa! Büyük ayıp etmişim ya! Ama olaya şöyle bak, ben tarihi çok severim. Ve çivi yazısına da bayılırım. Ondan sana iltifat etmişimdir." diye çevirmeye çalıştım. 

Firdevs'in ifadesinde değişiklik yoktu. "Lise de notun kötü diye Tarih'ten proje almıştın. Hocanın verdiği harita ödevinde Bizans'ı yanlışlıkla haritaya koymayı unutmuştun. Hoca neden olmadığını sorunca da, "Hocam, boş verin zaten bizi kıskanıyorlarmış." demiştin. Ve sıfır almıştın."

"Ama bu Tarih dersini sevmediğimi göstermez değil mi?" dedim düzeltmeye çalışarak. "Niye sıfır aldığını unuttun sanırım?" deyince tekrar hatırladım. Firdevs ukala bir sırıtışla tekrar konuştu "Hoca sana tekrar ödev vermek istemişti. Fakat sen Tarih'i hiç sevmediğin için hocaya, "Bana sıfır verseniz de olur. Benim işim Tarih öğrenmek değil. Tarih yapmak. Seneye hocam olmadığınız zaman sizin de benim için Tarih olacağınız gibi." dedin."  Aslında o hoca daha çok son cümleme sinirlendiği için bana sıfır vermişti.

"Tamam ya! Tarih sevmiyor olabilirim. Peki sen notları verecek misin?" diye sordum. Omuz silkti. "Almadım ki." demesi beni fazlasıyla sinirlendirmişti. "Kızım desene o zaman! Beni niye yarım saat konuşturuyorsun!" diye sinirle söylediğimde gülerek sınıftan çıkmak için kapıya ilerlemeye başladı.

"Zaten yazında çok kötü! Tarihteki ilk yazıyı yazanlar gibi yazın var!" diye bağırdım arkasından ama beni pek takmamıştı. Tekrar nefes verdim.  

Bakışlarım biraz yanımda oturan sessiz çocuğa kaydı. Hep oradaydı ve hep sessizdi. Kimse onu fark etmezdi bile. Gerçi daha çok o insanlarla sosyalleşmek istemiyor gibiydi. Onun hakkında bunun dışında tek bildiğim kimseye not vermediğiydi.

SON MANOLYA KOKUSUWhere stories live. Discover now