19.BÖLÜM : ENGELİN TUTKUSU

5.3K 336 294
                                    

🌺

Şuan onun olması gereken uçurumun ucunda ben vardım gibiydi. Sanki kendi sözlerimle, kendi kararlarımla aşağıya atlayacaktım. O ise burada sadece beni uzaktan izleyen biri gibiydi.

Göz gözeydik. Zeytin gözleriyle yeşim gözlerime bakarak usulca beni izliyor ve bekliyordu. Kaderine razıymış gibi bana bakıyordu. Sertçe yutkundum.

Kelimeler ağzımdan çıkamıyordu. Konuşamıyordum. Dilimi yutmuştum sanki. Sanki bir dilsizdim şuan. Onu kırmak bu kadar zor muydu benim için? Gözlerine bakarken bu kelimeleri söylemek bu kadar zor muydu?

Yapmayacaktım. 

Ben videoyu yayarak onu en önemli tarafından zaten vurmuştum. Birde böyle vuramazdım onu. Canı çok yanardı bu sefer. Bu olay geçip gitse bile o kelimeler hep kalırdı aklında. Onu tek anlayan insan değil, onu anlamış gibi yapan insan olarak görünürdüm. Ben onun gibi değildim. O bana kıymıştı ama ben kıyamazdım.

Hızla aynanın önünden çekilmemle görüntüsü gitti. Göğsümde bir ağrı hissetmemle elim göğsüme gitti. Kapının arkasında ikili pufun üstüne doğru yavaşça oturdum. 

Nefesimin daralıyordu. Başım duvara yaslanırken derin nefesler almaya çalıştım. Aralıklı kapı hızla açıldı ve içeri o girdi. Bakışlarının bana kaymasıyla hemen dizi üstüne çökerek yanıma geldi. "Manoya hanım? İyi misiniz?" Bir elim göğsümdeyken başımı duvardan ayırarak dikleşmeye çalıştım. 

"Nefesiniz daralıyor." diye mırıldanarak beni nazikçe kolumdan tutup kaldırdı. Derin nefesler almaya çalışıyorken göğsümdeki sancının şiddetlenmesiyle elimin baskısı da arttı.

Beni kalabalığın arasından geçirirken bir yandan diğer koluyla da önümüzdeki kalabalığı çekiyordu. Beni gören Volkan'ın ağzı aralandı. "Mano?" diyordu ki Doğuş doktor onu da çekti. "Dur bi'" dedi ciddiyetle.

Bir kolunu yavaşça beni tutmak için bedenime sardığında kapıya yaklaşıyorduk. "Sanırım göğüs ağrınız da var." önüne bakarak söylediği cümleye karşılık başımı salladım. Göğsümdeki elimi fark etmiş olmalı. "Çok hızlı atıyor kalbim. Anormal derecede çok hızlı gibi." diye mırıldandım.

"Anlarız onu şimdi." diye mırıldandı beni dışarı çıkarırken. Dışarı çıkardığında müzik sesi biraz olsun azalmıştı. Beni yavaşça banka oturttuğunda nefesimi açık havayla beraber düzeltmeye çalıştım.

Tam bu sırada parlak siyah ayakkabılar görünce başımı kaldırdım. Doktor tayfası gelmişti. Derin nefeslerim yavaşlarken elim hala göğsümdeydi. Ayakkabılarından çıkan adım sesleriyle yanımıza geldiklerini anladım.

"Rahatlamaya çalışın." diyen Doğuş doktor beni omzumdan yavaşça banka doğru yaslandırdığında onları tamamen görmüştüm. Hepsi üzerine siyah takımlarını giymişti. Çok anlamsız bir şekilde hepsi içerdeki herkesten ayrı olarak çok karizmatik ve şık duruyorlardı. 

Bayar en önde hemen karşımıza geldi. "Neyi var?" diye sordu bana bakarken. Ardından yanındaki Arat konuştu. "Nefes darlığı herhalde. Açık havaya çıkmışlar." Diğer taraftaki Fatih konuştu. "Göğüs ağrısı da var gibi." Doktor beyler yine konuşmaya başlamıştı.

Düzelme yolunda ilerleyen nefesimle konuşmaya başladım. "Susar mısınız? Anladık doktorsunuz." diye söylendim. Doğuş doktor beni tekrar kaldırdığında ona döndüm. "Nereye?"

"Arabada malzemelerim var." dedi sadece. Başımı salladığımda Doğuş doktor diğerlerine döndü. "Siz gidin içeri. Bizde geleceğiz." dedi ciddiyetle. Gitmek için ilerlemeye başladık. Bayar, Doğuş doktorun kolunu tutuyordu ki Doğuş doktor hemen ona döndü. "Doktoruyum ben onun, Bayar." dedi duvardan farksız olan sesiyle.

SON MANOLYA KOKUSUWhere stories live. Discover now