43.BÖLÜM : SON DANS

1.5K 137 23
                                    

🌺

Burnuma gelen o mükemmel kokunun eşliğine uyumak harika bir histi. Ve gözlerimi açtığımda onun kollarının bana sarılıyor olması çok daha mükemmeldi. Fazla ıssız bir yerde kaybolsam bu koku beni kendime getirir bana yolumu buldururdu. Beni hayata bile döndürürdü. Nefis bir çikolata kokusu. Fakat sadece ondaki koku.

Gözlerimi kırpıştırarak başımı ona çevirdim. Beni izleyen onu veya yanımda olmayıp sadece kokusunu yatağa bırakan onu bekliyordum ama durum öyle değildi. Hemen yanımda, kolları bana sarılıydı. Gözleri belki de ilk kez benden önce açık değildi. Tatlı uykusundaydı ve başı bana yaslıydı.

Rahat duruyordu. Huzurlu bir his veriyordu. Yavaşça onu uyandırmadan dönüp onun güzelliğini izlemeye başladım. Elim çarşafın altından kalbinin üzerindeki dövmede gezinirken bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Nefesini yavaşça verip kollarını daha sıkı bana sardı. 

Belki de uyanıktı. Belki de bu yaptıklarımı biliyor, uyandığımı hissediyordu fakat sadece huzurla gözlerini kapatıyordu. Ve onu ilk kez bu kadar huzurlu uyurken görüyordum. O zeytin gözlerini açıp uyanacağım ana kadar beni izlemiyordu. 

Yüzümde oluşan tebessümle onu izlemeye koyuldum. Yavaş bir düzende olan nefesinin kısık sesini duyabiliyordum. Diğer elim yüzüne çıktı. Alnına düşen saçları yavaşça yana ittim. Bakışlarım gözlerine indi. Başını hafifçe aşağı indirip zeytin gözlerini aralıkla açıp bana sundu. "Günaydın." Bu sefer ben diyebilmiştim. "Günaydın çiçeğim." diye fısıldamıştı.

Elim yüzünde gezinmeye devam ederken fısıldadım. "Bugün işte değilsin. Uyuyorsun..." Başını salladı. "Evet. Uyuyordum." Ona hafifçe tebessüm ettim. "Bu huzurun sebebini merak ediyorum." Sadece sessizce, "Yakında öğrenirsin." diye fısıldamış ve yatakta dikleşmişti.

Onun ardından bende dikleştim. Yerdeki kıyafetlerimden üzerime onun tişörtlerinden birini geçirdim sadece. Omzu üstünden gülümseyerek bana baktı. "Ne yemek ister benim çiçeğim?" Yüzümde bir sırıtış oluşurken dizlerim üstünde durup sırtına yaklaştığım gibi kollarımı beline sardım. "Seni yemek ister!"

Bacaklarım da beline sarılırken Doğuş beni düşmemem için tutarak yavaşça yataktan kalktı. İkimizi odandan çıkarıp mutfağa girdi. Kollarımı boynuna sararak ensesini öpmeye başladığımda anında başını geri attı. "Ya çiçeğim! Lütfen!" Gıdıklanmak istemiyordu beyefendi.

Doğuş beni tezgaha bırakıp kendisi geri çekildi. Bakışlarım Doğuş'ta gezinirken o çıplak üstünü umursamadan altındaki şortuyla beraber ilerleyip buzdolabını açtı. Dolabı kısaca inceledikten sonra bir şeyler çıkarmaya başladı. "İyice kilo verdin. Hem stresten hem de yemek istememenden. Bunun için de psikoloğunla görüşmeni istiyorum. Yeme bozukluğun olabilir." dedi nazik bir sesle.

Bacaklarımı sallarken bakışlarımı onda gezdirdim. "Sen iştahım olmadığını nereden biliyorsun?" Doğuş bakışlarını bana çevirdi. "Biliyorum işte. Sen üşengeçsin ama açsan bile gider telefonundan sipariş eder yine karnını doyurursun. Bunu da yapmıyorsan iştahın kesilmiştir. Eğer ki ben sabahları sana yiyecek bir şeyler hazırlıyorsam sen sırf benim emeğim için onları yersin." Ne yani aslında kendine hazırlarken bana da hazırlamıyor muydu? Sırf boğazımdan biraz olsun bir şey geçsin diye işe gitmeden benim için yemek mi hazırlıyordu?

"Psikoloğumla tekrar görüşmeyi düşünüyorum zaten. Bir sorunum var gibi hissediyorum. Onu öğrenelim ve hemen çözelim." diye mırıldandığımda Doğuş'un düşünceli bakışları benim üzerimde gezinmeye başladı. "Sorunu öğrensen seni üzmez yani?" Kaşlarım kalkarken ona anlamsızca baktım. "Şizofreni çıkacak değilim ya! Elbette üzmez!" Doğuş hemen bakışlarını çevirmişti.

SON MANOLYA KOKUSUWhere stories live. Discover now