28.BÖLÜM : MANOLYA KOKUSU

4K 253 114
                                    

Başlamada önce rica etsem yorum atabilir misiniz? Bir önceki bölüm on bir yorum geldi etkileşim oldukça azaldı. Oy vermeyi de unutmazsanız sevinirim. Sadece küçük bir rica💕
🌺

On beş gün, bir saat, yirmi sekiz dakika, on yedi saniye geçmişti gözleri kapandığından beri.

Doğuş, yine yoğum bakımdaydı. Odanın beyaz perdeleri hafifçe sallanırken, solgun ışıklar bir umut ışığı gibi yataktaki bilinçsiz bedenin yüzüne düşer. Gözlerindeki o duygunun yansıması, özlem dolu bir hüzünle buluşur. Kalbi, her atışında ona doğru çekilir, sanki o an yanında olmanın acısını derinden hisseder.

Odada yankılanan bağlı olduğu cihazların sesi, bir zamanlar canlı ve enerjik olan bedeninden eksik kalan hayatın özlemini çağrıştırır. Yoğun bakımın klinik kokusu, bir anıya dönüşür, geçmişteki anılar zihninde canlanır. O anları paylaştığı anları, gülüşlerini, birlikte geçirdikleri zamanları hatırlar. Ve en son yıldızların altında ona kalp masajı yapışını hatırlar.

Gözleri, yatan bedenin üzerinde gezinirken, elleriyle bir an bile olsa temas etme özlemiyle titrer. Uzandığı yatak, ona yabancı gelir. Oysa onunla yan yana uyumak, sıkıca sarıp sarmalamak, birlikte uyanmak hayalidir.

Özlem, onu sarar ve kavurur. Her an, bilinçsiz bedenin yanında olma arzusuyla yanar tutuşur. Ona dokunmak, sesini duymak, gözlerine bakmak için ne kadar çırpındığını bilir. Kalbinin ritmi, zamanın durduğu bu odada hızlanırken, umut ışığı onu ayakta tutar.

Yoğun bakımın sessizliği içinde, özlemi onun içini kemiren bir yangın gibidir. Düşünceleri, duaları ve dilekleri, bilinçsiz bedene ulaşmak için sonsuz bir çaba olarak yükselir. Bilincin geri dönmesi, o kavuşmanın en büyük umudu olur.

Özlemle geçen saatler, günler, haftalar... Zamanın akışı, sabrını sınar, güçlü kalmak için direnç gösterir. Her ziyaretinde, gözlerindeki umut ışığı daha da parlar. Çünkü ona olan özlemi, her geçen gün daha da derinleşir.

Her an, yanında olma arzusuyla doludur. Bedenin uykusunda bile, onun yanında olmanın hayalini kurar. Ve umutla bekler, bir gün yeniden birlikte olabilmeyi ve özleminin sona erdiğini görmeyi.

Günler ve haftalar geçtikçe, yoğun bakımda bilinçsiz yatan çiçeğine duyduğu özlem daha da derinleşir. Her ziyaretinde, odadaki sessizliği bir umut çığlığıyla doldurur. Elleri titreyerek çiçeğinin elini tutmaya çalışır, sıcaklığını hissetmek için bir an olsun temas etmek arzusuyla yanar. Gözlerindeki umut dolu ışık, adeta odanın karanlığını aydınlatır.

Zamanın akışı ona acımasızca geçmektedir. Beklemek, sabırlı olmak her geçen gün daha da zorlaşır. Ancak, çiçeğine olan bağlılığı ve aşkı, her zorluğun üstesinden gelmeye yetecek gücü sağlar. Uzun gecelerde, sessizlik içinde, dualar eder ve dileklerde bulunur.

Yoğun bakımın klinik kokusu, bu kokular ve sesler, onun çiçeğinin yanında olma özlemini hatırlatır. Ruhu, çiçeğine dokunmanın, sarılmanın ve hislerini paylaşmanın eksikliğiyle çırpınır. Kalbinin atışları, yüksek sesle "Seni özledim" diye haykırır.

🌺

Doğuş'un göğsüne yaslı olan başını kaldırıp suratına baktım. Yapay kuzey ışıklarımızın ışığı yüzüne vururken beni izliyordu. "Neden İsveççe sözler söyledin? Ya da neden çizimlerin arkası İsveççe? Sen Türkiye'ye geldiğinden beri normal hayatında İsveççe kullanmıyormuşsun. Neden bana karşı kullanıyorsun?" diye sordum merakla.

Bunu bilmeme şaşırmamış gibi bana bakmaya devam etti. "Bir dil, sadece kelime ve gramer kurallarından ibaret değildir. O aynı zamanda duyguların, düşüncelerin ve sevginin de bir ifadesidir...." Çikolata kokusu sinsice kendini duyururken dikkatimi dağıtmadan onun sözlerini dinlemeye devam ettim. "Seninle paylaştığım dil, sadece senin için özel ve anlamlı oldu. Seninle iletişim kurmak için ona sarıldım, onunla sana olan sevgimi ve hayranlığımı anlatmaya çalıştım.  Sana olan hislerimi ifade etmek için bu dilde her kelime, kalbimden yükselen bir melodi gibi."

SON MANOLYA KOKUSUWhere stories live. Discover now