20.bölüm

21.2K 1.5K 134
                                    

"Ne oldu?" diyerek salondan başımı içeri uzattım. Ablam seslenmişti.

"Nereye kaçtınız, kaçaklar?" dedi ablam ben ve hemen yanımdaki Ege'ye bakarak.

İkimiz de bir şey demediğimizde göz devirdi.

Bu esnada Eliz yanıma gelmiş ve elini bana uzatmıştı.

"Hala! Çiek!"

Ablam Eliz'in tırnaklarına boyut atlatmış ve her biri farklı renk olan çiçekler yapmıştı.

"Çok güzel olmuş." diyerek eline minik bir öpücük bıraktım.

Eliz güldü ve sevinçle ellerini ayaklarını sallaya sallaya ablamın yanına ilerledi.

Edis sehpanın önüne çökmüş ve elindeki makyaj malzemelerini dikkatle inceliyordu.

Eren ise koltukta rahatça uzanırken halinden memnun bir şekilde Ayça ablayla dedikodu yapıyordu.

"Madem kaçtınız..." dedi ablam yanına gelen Eliz'i kucaklarken.

"Film izleyeceğiz, atıştırmalık bir şeyler getirin."

"Ne izleyeceğiz?" dedim gereğinden fazla bir enerjiyle.

"Yeni korku filmleri listeledim."

Ablam o klasikleşmiş gıcık gülümsemesini bahşetti.

"Buz Devri!" dediğinde kaşlarım çatılmıştı.

"Ne?" dedim aval aval.

"Farkındaysan iki küçük çocuk var." dedi Eliz'in yanağına minik bir öpücük bırakmadan hemen önce. Küçükken bana anlattığı korku hikayeleri hâlâ aklımın bir köşesinde yer tutuyordu.

"Ay abimler bana siccin izletmişti küçükken!" dedi Eren kısa bir süreliğine sohbetimize dahil olarak.

Ardından geri döndü Ayça ablaya.

"İyi yapmışsın ayrılarak, keşke temiz de bir rezil etseydin!"

"Keşke!" dedi ablam da dahil olarak.

"Orada olsaydım gösterirdim dünya kaç bucak." Ege'yle göz göze geldiğimizde hiç bir şey demeden mutfağa ilerledik aynı anda.

Tekrar göz göze geldiğimizde dayanamayarak gülmüştük.

"Eren gerçekten de yokuluğumuzu aratmamış." dediğimde Ege de başını salladı gülerek.

"Abim hiçbirimize benzemiyor. O da hastanede karışmış olabilir."

Alındığımı düşünmüş olacak ki gülümsemesi silinmiş, telaşla tekrar dudakları aralanmıştı. Ben güldüğümde ise rahatlayarak derin bir nefes verdi.

"Olamaz diyemem." derken aynı zamanda abur cubur dolabını açmış ve bir ketçaplı cips çıkartmıştım.

"Neli istersin?" diye sordum ardından Ege'ye dönerek.

Madem bize hazırlatmışlardı bizim zevkimizle yesinlerdi.

"Mevsim yeşillikli." dedi kısık bir tonla. Onu da alarak cipsleri Ege'ye uzattım. Ardından karışık kuruyemiş kavanozunu da çıkartarak dolabın kapağını kapattım.

"Mısır da patlatsak mı?" dedim Ege'ye dönerek.

Omuz silkti.

"Ben istemiyorum. Sen de istemiyorsan boş ver."

Ben de istemiyordum.

Omuz silktim ve dolaba ilerleyerek bir sürü çikolata çıkardım. Buzluktan da yarım kiloluk dondurma çıkartarak Ege'ye döndüm.

Bir HayliWhere stories live. Discover now