24.bölüm

21.3K 1.4K 231
                                    

"Ayğ!" diye bir çığlıkla gözlerimi aralarken Edis yataktan atlamış ve sanırsam banyoya koşmuştu.

Şaşkın şaşkın yattığım yerden doğrulurken Metin Bey'in gülmesiyle ona doğru döndüm. Zeynep Hanım ise Edis'in peşinden banyoya gitmişti.

"Tuvalete gitti."

Buna ister istemez ben de gülerken gözlerimi ovuşturdum.

"Gel uyuyalım geri." dedi Metin Bey kolunu bir kez daha benim için aralayarak. Garipsemedim ve itaat ederek kolunun arasına girdim.

Yadırgamam, utanmam gerekiyordu ama ne yadırgıyor ne de utanıyordum.

"Aa!" diyen sesle kapanmakta olan gözlerim tekrar aralanmıştı.

"Kalkın bakalım. Saat kaç oldu?"

Metin Bey saate bakmak için bileğini kaldırırken benim de gözlerim saatine kaymıştı.

7'yi 3 geçiyordu. Sanırım bu evin en kötü yanı bu kadar erken kalkmaktı.

Metin Bey iç çekerken kalkmamız gerektiğini anlayarak doğruldum. Bu sırada Edis de dönmüş yatağa tırmanırcasına çıkmıştı.

"Günaydığğğğn!" diye saf bir neşeyle şakıdığında bir tık kıskanmış olabilirdim. Hiç bir zaman sabahları bu kadar enerjik olamayacaktım.

"Günaydın oğlum." dedi Metin Bey ve ardından Edis'in başının üzerinden öptü. Sonra da benim başımın üzerinden öptü.

"Günaydın, kızım." Bu göğsüne yatmamdan daha çok utandırırken beni neyse ki kalkıp banyoya gitmişti.

"Ben gidip Eliz'cimi ve Ayas'ı uyandıyıyayım." dedi Edis ve yataktan tekrar atlayarak odadan çıktı.

Ben de üzerimdeki örtüyü atarak yataktan çıktım. Banyodan su sesleri gelmeye başlamıştı. Metin Bey duşa girmiş olmalıydı. O çıkmadan odadan çıksam iyi olacaktı.

Zeynep Hanım üzerine sabahlığını geçirirken bana dönüp gülümsedi.

"Baban kitapları almış ama biraz abartmış tabii." dedi ve yanındaki komodinin çekmecesini açtı.

Aynı kitaptan onlarcası beni karşılarken şaşırmıştım.

"Sanırım bir daha babandan istemesek iyi olacak. Hayır yani giyecek yiyecek bir şey de değil ki biri giyer, yer desek. Bu kadar kitabı ne yapacağız bilmiyorum." derken kitaplardan birini bana uzatmıştı. İtiraz etmeden aldım.

Birini de kendi için ayırırken kalanları çıkardığı bir poşete doldurmaya başladı.

"Kitapçıda bulunan hepsini almış da gelmiş. " dedi ve ardından güldü. Ben de ister istemez gülerken Zeynep Hanım başını iki yana salladı hafifçe.

"Yarısını bir kütüphaneye bir yarısını da bir kütüphaneye götürüp verelim bari."

Poşete koyma işi bittiğinde bana döndü.

"Hadi bir tanem üzerini değiştir. Ben de bir kahvaltı hazır mı bakayım."

Bunu beklercesine başımla onayladım Zeynep Hanım'ı ve odadan çıktım. Kendim ne deyip çıkabilirdim ki?

Odaya girdiğimde önce kitabı rafa bıraktım. Sonra elimi yüzümü yıkadım. Duşa da girse miydim? Etrafıma bakındım. Kurutma makinesi yoktu.

Saçlarım düzdü. Yani ıslak hali ve kuru hali arasında dışardan bakıldığında çok bir fark göze çarpmıyordu. Böyle duştan çıkıp saçlarımı açık bıraktığım bir gün bir kız saçların ne kadar yağlı dediğinden beri ıslak saçla dışarı çıkmıyordum.

Bir HayliWhere stories live. Discover now