52.bölüm

12K 1K 67
                                    

Yarın tam bölüm atmam gereken saatlerde sınavım olacak. O hengameyle belki unuturum diye bölümü şimdi atmak istedim.

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

"Bak!" dedi Azra telefonunu bana uzatarak.

Çocuk harbi yakışıklıydı.

Telefonu elinden alarak resmi büyüttüm ve istemsizce "Oha!" dedim.

"Gamzeleri mi var?" dedim Azra'ya şaşkınlıkla dönerek.

Beni hızlıca başıyla onayladı.

"Çok iyi yalnız ama biraz büyük değil mi?"  dedim çocuğa son bir bakış atıp telefonu tekrar ona vererek.

Azra'nın odasındaydık ve Azra'dan beklemeyeceğim bir şekilde odası tamamen pembenin tonlarıyla bezeliydi.

Azra odada gözlerini şöyle bir gezdirdikten sonra kendini yanıma yatağa attı ve benim yüz üstü uzanan pozisyonumun aksine sırt üstü uzandı.

"Yani biraz büyük ama 5 yaş dediğin ne ki?"

"20 ve 25 yaşlarındaki iki sevgili ile 17 ve 22 yaşlarındaki iki sevgili aynı şey değil." dedim.

Azra bir arkadaşı aracılığıyla çocukla tanışmıştı.

Omuzlarını indirip kaldırdı.

"Ayrılırız en kötü. Hem Luka da 20 yaşında değil mi?"

"Öyle de..." dedim ve devamın da ne söylemem gerektiğini bilemeyerek sustum.

Azra bana göre biraz daha uçarı kalıyordu ve burada benim asıl söylemek istediğim şey yaş farkı değil, olgunluk farkıydı.

"Mutluysan sorun yok." dedim en sonunda da.

"Mutluyum!" dedi yatakta doğrularak ve genişçe gülümsedi.

"Görsen ne kadar kibar, ne kadar naif... Tam İstanbul beyefendisi."

Eliyle saçlarımı geriye attı bugün milyonuncu kez.

"Saçlarının çok yakıştığını söylemiş miydim?" dedi ardından da milyonuncu kez.

Kıkırdadım ve başımla onayladım onu.

"Söylemiştin..."

Kapı tıklatıldığında Azra da dönerek benim gibi yüz üstü bir pozisyon aldı.

"Gel!" dedi ardından da.

Aras ve Edis odaya girdi. Koşturarak da yatağa çıktıklarında doğrulmuştuk.

"Tatlı yiyecekmişiz." dedi Aras.

"Teyzecim sizi çağıymamızı istedi." dedi Edis de.

Çocuklarla birlikte yataktan kalkarak aşağı ilerledik.

Salona indiğimizde herkes farklı köşelere dağılmıştı ve bir gruplaşma hakimdi.

Beni şöminenin yanındaki, Kartal abinin yanı cezbetmiş ve gidip yanına oturmuştum.

Kartal abi bir yandan Atakan abiyle konuşmaya devam ederken kolunu omzuma atmıştı.

Bir kaç gün sonraki maç hakkında konuşuyorlardı ve çok sıkıcıydı.

Ancak şömine ve tatlı güzeldi. 

*

"Her birinizin ayrı baş çekmesini istemiyorum. Hepiniz ortak bir konu seçip ona göre duvarları çizip boyayacaksınız. En fazla iki farklı gruba ayrılıp bir grup bir fikirle bir duvarı, diğer grup diğer tarafı boyayabilir." dedi bir yandan da sağında kalan ve solunda kalan atölye koridorlarının duvarlarını işaret etmişti.

Bir HayliWhere stories live. Discover now