30.bölüm

17K 1.4K 211
                                    

"Avustralya bayrağı sanırım." dediğimde Ege kararsızca dudaklarını büzdü ama dediğim gibi Avustralya'yı işaretlemişti.

Ege yanımda ingilizce ödevini yaparken ben de yapmadığım 1 testlik fizik ödevini yapıyordum.

Vektörler kolaydı ancak deveyi yapıp kulağını yapamayan bir insan olarak full işlem hatası yapıyor ve on saat nerede hata yaptığımı bulmaya çalışıyordum.

Başlıca yanlış yapma sebeplerim arasında soruyu okumama, dikkat hatası ve işlem hatası geliyordu. Konuyu bilmediğim ya da soruyu anlamadığım için yapamadığım soru oldukça nadirdi.

Soruyu 2 boyutlu düşündüğüm için yapamadığımı fark ettiğimde kafamı duvarlara sürtmek istedim. 10 saattir bu soruda da işlem hatası arıyordum.

Soruyu işaretlediğimde ödevim en nihayetinde bitmişti.

"Bitti!" dedim ayağa kalkıp gerinirken.

"Benimki de bitti." dedi Ege son sorusunu işaretlerken. Ödevi unutmamak için çantama koydum önce.

Ege'nin odasındaydık ve hemen iki çaprazdaki odama gitmeye acayip üşeniyordum.

Ege'nin yatağına otururken bakışlarım komodinin üzerindeki fotoğraftaydı.

Yazlıkta çekindiğimiz fotoğraftı.

Ege, ben, Eliz ve Edis yerde oturuyorduk. Batı abi ve Eren yanımıza çökmüş, 4 büyükler de arkamızda omuz omuza duruyorlardı.

Ege fotoğrafa baktığımı fark ettiğinde yanıma oturdu.

"Dün almış Kartal abim. Bize verdiğinde sen Buğlem abla ve Eliz'le yukardaydın. Verir sana da."

Hafifçe başımla onayladım Ege'yi.

"Çok güzel çıkmışız, değil mi?" dediğinde Ege, ister istemez onu başımla onayladım. Gerçekten çok güzel çıkmıştı.

Karşı duvarda asılı olan fotoğrafa baktım. Sanırsam sapsarı saçları ve sarıya dönük gözleriyle 1 yaşındaki Ege'yi tutan ergen Kartal abiydi.

Ege'nin bebekken yeşil gözleri neredeyse tüm yüzünü kaplıyormuş ve bu görüntü çok tatlıydı. Kafasındaki ayıcıklı bere yüzünden ise şu an sarıya dönük kumral olan saçları, gözükmüyordu.

Ege'ye döndüm.

"Ben de burada uyuyabilir miyim?"

Odama gitmek istemiyordum. Burayı çok sevmiştim. Ege'nin odasının havası bir başkaydı. Mavinin hoş, koyu bir tonu hakimdi odasında.

Yer yer yerleştirilmiş kırık beyaz eşyalar ve açık renk parkeler ise odayı boğmaktan kurtarmıştı.

Duvarları ise fotoğraflar ve bitirip çerçevelettiği puzzle'larla doluydu. Benim odamın aksine bir yaşanmışlık vardı.

Bu yaşanmışlık hoşuma gitmişti. Metin Bey bir kaç saat önce bitirdiğimiz puzzle'ı da çerçeveleteceğini söylemişti.

"Tabii ki." dedi Ege genişçe gülümseyerek.

Bu teklifi benim sunmuş olmam hepten beni gererken Ege yatağı açtı ve beraber içine girdik.

Ege'yle ilk defa uyumayacaktım ama bir öncekinde uyuya kalmıştık.

Bu garip hissettirirken üşengeçliğime lanet etmiştim.

Aslında çok da kötü hissetmiyordum ama Ege'yi rahatsız ediyor olma düşüncesi beni korkutuyordu.

Ya rahatsız olur da söyleyemezse? Ben mesela rahatsız olsam hayatta söyleyemezdim.

"Sana sarılabilir miyim?"

Bir HayliWhere stories live. Discover now