21.BÖLÜM; "TUZAK"

22 3 0
                                    

Depremde yakınları vefat edenlerin hepsine baş sağlığı diliyor, zarar görenlere çokça dualarımı iletiyorum. Umarım iyisinizdir :'(

Annem yoktu benim, gitmişti. Şu an hayatta mıydı yoksa ölü müydü, bilmiyordum bile ve açıkça söylemek gerekirse, umurumda bile değildi.

Anne hasretini atlattım. Her gün görmediğim annemi özlemem son bulmuştu bir gün. Unutmuştum onu özlemeyi.

Bitmişti.

Şimdi karşıma çıksaydı eğer, nasıl bir tepki verirdim bilmiyordum. Beni istemediğini bilsem, ben onu daha çok istemezdim. Tehlikeye girse, annem olarak değil, bir insan olarak kurtarmak isterdim. Bunun sorumlusu oydu, beni terk edip gitmesiydi.

Ama herkes benim gibi düşünmüyordu.

Çınar da, annesine zarar gelecek korkusu vardı, bir insan zarar görecek korkusu değil ve üstelik daha bir kez olsun görmemişti. Kurtarmak için çırpınıyordu ama kadını görse tanımayacaktı bile.

Arabadaydık. Çınar'ın arabasında. Direksiyonu tutan elleri kasılmış, çenesini sürekli olarak sıkmaya başlamıştı.

Telefonu çaldı, ses arabanın içinde dağıldı. Açıp hoparlöre aldı, ardından babasının sesini duydum. "Çınar," dedi endişeyle. "Annen..."

"Biliyorum baba, biliyorum." Dişlerimi sıkıp öfkeme hâkim olmaya çalışıyordum ve bu zordu.

"Neredesin sen şimdi?"

"Atılan konuma gidiyorum." dedi Çınar ve sonrasında babası konuştu. "Kız yanında mı? Tehlikeli olabilir, kızı oraya götürme sakın."

Kaşlarım çatıldı.

"Hayır. Onu götürmeyeceğim zaten." Gözlerimi kısa bir anlığına yumdum, derin bir nefes aldım ve ellerimi birleştirip bacaklarımın arasına sıkıştırdım. "Baba, annem iyi olacak."

"Çağan nerede? Ona da sahip çıkmamız gerekiyor."

Kendimi tutuyordum. Çok mu umurundaydı sanki? O gün neden babasını öldürmüşlerdi, annesini de neden öldürmeye çalışmışlardı? Benim babamı neden öldürmüştü?

"Amcamın yanında. Annesini ona geri getireceğim."

Annesini.

O senin de annen Çınar.

"Tamam oğlum, ben de geliyorum oraya. Ben gelmeden içeriye girme, bekle beni."

Telefonu kapattıklarında, "Beni nereye bırakmayı düşünüyorsun?" diye sordum. Bana kısa bir bakış attı ve dudaklarını birbirine bastırdı hüzünle. Soğuktum ve bunu biliyordu. Soğuktum ve bu onu üzüyordu. Neden onunla burada olduğumu bilmiyordum. Belki de ona hâlâ âşık olduğumdan, kötü bir zamanda onu yalnız bırakmak istememiştim bana her ne yaparsa yapsın.

"Evimize-" Durdu, nefesini verdi ve, "Evime," diye düzeltti. İçimden ağlamak gelse de başımı iki yana sallamakla yetindim.

"Ben de geleceğim seninle."

Bana ters bir şekilde baktı. "Hayır, gelmiyorsun."

"Ben seninle arabaya bindiğimde beni bir yere bırak diye binmedim farkındaysan. Eve girmeyeceğimi biliyorsun, dışarısı da oldukça soğuk."

"Umay, olmaz." diyerek hemen diretti. "Seni tehlikenin kucağına bırakamam."

Alay dolu bir gülüşü serbest bıraktım. "Siz baba oğul ne kadar da umurunuzdaymış gibi davranıyorsunuz öyle." Başımı salladım. "Babamı öldürdü senin baban ve ben adını bile duyduğum anda geriliyorum, tüylerim diken diken oluyor. Sence bu yeterince tehlike değil mi? Ölmem mi sorun? Emin ol bu da benim umurumda değil artık."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAHFİ [ASKIYA ALINDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin