18. Bölüm; "SIR PERDESİ"

16 3 0
                                    

Yaşam acımasızdı.

Oldukça acımasız.

Aklıma düşen anı parçaları tek tek ruhuma saplandı. Uçurum. Çınar'ın, İlker'e fısıldadı gerçek, benden gizlenen. Ani bir güven. Neden? Güvenemezdi. Çınar öylece güvenemezdi. Babasının adamıydı. Kenan Alkan'ın, kanı ellerime bulaşan adamın korumasıydı. Benden saklamışlardı, sonsuza dek saklanacaktı.

Ta ki ben öğrenene kadar.

Öğrenmiştim. Acı bir şekilde.

"Duydun mu beni?" dedi, İlker yanındaki kadına.

İçimde kaynayan hissi yok saymaya çalışırken buz gibi bir sesle, "Ben duydum." dedim. "Ben duydum." dedim tekrardan. Yutkunuşum, boğazımı acıtmaya yetmişti. Esen rüzgâr doğrudan bedenime çarptı, tamamen üşüdüm.

"Umay," dedi, İlker. Bana döndüğünde yüzündeki ifadeyi anlamak zordu fakat üzgün ve pişman olduğunu görebiliyordum. Sahte.

"Nasıl?" Yanındaki kadını gördüm. Bana gözlerini kırpmadan bakıyordu. Çınar kolumu tutmaya kalkıştı ama kendimi geri çekip ona hırsla bakmamla beraber gözlerine pişmanlık duygusunu yerleştirdi. Sahte. "Katiliyim." dedim acı bir sesle. Kız şaşırmış gözükmüyordu, belki de biliyordu. "Babanın adamı nasıl benim hayatıma bu şekilde dahil olabilir?"

"O da katili olduğun adamın oğlu." dedi, kadın.

Kadına öfke dolu bir bakış atıp, "Sen kes sesini." dedim tıslarcasına. Kadın kaşlarını kaldırdı ve sırıtmaya başladı. Ellerini teslim olurmuş gibi kaldırdıktan sonra yanımdan sıyrılıp uzaklaştı.

"Umay bir dinl-"

"Sus, Çınar."

İlker ufak bir tereddütün ardından yanıma geldi. "Özür dilerim, prenses. Bunu yapmak zorunda olmasam sana asla yalan söylemezdim, asla!"

"Kes sesini!" diye bağırdım.

"Bilmediğin şeyler var." dedi, yüzü kasılmıştı.

"Daha da bir şeyler var yani?" dedim hayretle. Yutkunuşunu gördüm, başını eğdi. "Anlaşılan onları da söylemeyeceksiniz? Pekâlâ... Saklamaya devam edin." Çınar'a döndüm. "Hayal kırıklığı hissediyorum, sayenizde."

"Sana her şeyi söyleyemem, Umay." Çınar artık mesafesini ortaya koymuştu. Kirpiklerim titredi, ona kırgın bir bakışla baktım. "Senin de bana her şeyi söylemediğin gibi." Tenim buz kesti, gözlerimde yer edinen yaş tekrar kendini gösterdi ve her şey bir anda durdu.

"Olay bu mu, Çınar? Benim senden bir şeyleri saklamam? Ben senin için sana söylemiyorum!"

Eğer söylersem, sen annene olan inancını kaybedersin. Bir tutunağın varken, onu da kaybedersin.

"Aynıyız, Umay. O kadar aynıyız ki," İlker bana son kez bakıp yanımızdan usulca gittiğinde onun arkasından bir kez olsun bakmadım. "Sen, sana söylemediğim için çıldırdığın hâlde hâlâ benden sakladığın o sırrı benimle paylaşmıyorsun."

"Ben senin için, senin iyiliğin için çabalıyorum ve sen cidden!" Dişlerimi sıktım.

"Söyle o zaman!" diye bağırdı benim gibi.

"Söylemeyeceğim!"

Gözleri aniden kısıldı, bana inanmıyor gibi baktı. Adımları hızlanıp önümde durduğunda başımı kaldırıp onun yüzüne baktım.

MAHFİ [ASKIYA ALINDI]Where stories live. Discover now