6.Bölüm; "SICAK"

61 12 31
                                    

Omzumda hissettiğim derin sancıyla dudaklarım arasından bir çığlık koptu. Bedenim hissettiğim acıyla titrerken dudaklarım arasından titrek bir nefes çıktı. O titrek nefes, soğuk havada buhar olup yükseldi.

Titreyen alt dudağımı dişlerim arasına alıp nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım çünkü bir sandalyenin üzerinde ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde oturuyordum. Endişe, bedenimin her yerini tek tek gezmiş, beni savunmasız bırakmıştı. Gözlerimi zorlukla aralayıp etrafa baktığımda bomboş bir depoda olduğumuzu fark etmiştim. Gözlerimi Çağan'ı bulmak amacıyla hızla etrafta gezdirdim ama Çağan burada değildi.

Hatırladığım tek şey, bir çift kahverengi gözdü. Gözlerimi yumup beynimi dinlendirmeye çalıştım. Fakat sonrasında gıcırtıyla açılan kapı tekrar baygın numarası yapmamı sağladı. Ani bir içgüdüydü bu.

Adım sesleri kirli zeminde tok ses çıkartırken midem bulanmaya başlamıştı.

"Şimdi yüzüne su dökmemi istemiyorsan, uyuyor taklidi yapmaktan vazgeç." Tok erkek sesi kulaklarıma dolduğunda öfkeyle soluyup gözlerimi araladım. Başımı dikleştirip yine kahverengi gözlere diktim gözlerimi.

Omzunu silkip sırıttı. "Kandın hemen."

Gözlerimi devirip arkadan bağlı olan ellerimi yumruk yaptım. Bu neydi böyle? Düzene sokmaya çalıştığım hayatım daha berbat hale gelmişti.

"Ne istiyorsun benden? Çocuk nerede?" dedim dişlerimin arasından. Kollarını göğsünde buluşturup, giydiği siyah gömleğin kollarının yırtılacak gibi gerilmesine sebep oldu. Aklıma aniden Çağan'ın gülümseyen yüzü düştü. Yüzüm asılırken zorlukla yutkundum.

"Senden değil," dedi. Heybetli vücudu ve sert yüz hatlarıyla korkunç gözüküyordu. "Alkan'dan...Çocuk güvende merak etme. Buz gibi havada hangi akılla onu çıkartıyorsun?"

Yüzümü buruşturup gözlerimi bedenimde gezdirdim. Çağan'ın güvende olması adına dualar ederken, "O halde beni neden bağladın? Git istediğin kişiyi kaçır!" diye bağırdım. Sesimin yükselmesiyle kaşları daha fazla çatıldı. "Beni bırak ve istediğin kişiyi al." dedim. Gözleri kısıldı, kollarını çözüp arka cebinden telefon çıkardı. Birkaç şeye bastıktan sonra bana tekrar baktı.

"İstediğim kişiyi buraya getirmem için senin burada bir süre misafir kalman gerekecek." Kaşlarım anında çatılırken bir tuşa bastı ve arama sesi kulaklarıma doldu. Hoparlöre almıştı.

"Çınar," dedi telefon açıldığında. Yutkunamazken iri gözlerle karşımdaki adama baktım. "Bugün bir misafirini çaldım. Sesini duymak ister misin?"

Çınar sakin tutamadığı hatta sakin tutmak için bir çaba sarf ettiğini sanmayacağım kadar yüksek sesle,  "Seni mahvederim!" diye bağırdığında karşımdaki adamın sakin görüntüsü beni ürpertti.

"Bilemiyorum... Kızı mahvetmemi ister miydin?"

Telefonu Çınar'ın yüzüne kapatırken tekrardan arka cebine yerleştirdi. Arkasına dönüp sakin adımlarla kapıya doğru ilerledi. Ben gideceğini zannediyorken, kapının yanındaki sandalyeyi aldı ve sürükleyerek yanıma kadar getirdi. Sandalyeyi tam benim karşıma koyup oturup sırtını da rahatça geriye yasladığında ondan iğrenir gibi bakmaktan kendimi alıkoyamamıştım. "Çınar Alkan'ın, annesine benzettiği kadın."

Gözlerim anında irileşirken kaşlarım korkuyla çatıldı. "Nereden biliyorsun bunu?" diye sordum hiddetle. 

"Evin her bir köşesine kameraları dizdim. Her anınızı tek tek izledim." dedi düz bir sesle. "Çok dramatikti inan, uykundan kalktığın gibi ona sarılman, onun sana sarılması... Bir insan babasının katiline nasıl sarılır? Üstüne birde annesine benzetti."

MAHFİ [ASKIYA ALINDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin