8.Bölüm; "ESKİ SEVGİLİ"

46 11 47
                                    

Zihnim, zifir dolu bir bataklığın içinde gitgide derine çekiliyordu. Bataklığın içinde, şaşkınlığımın yoğunluğu ile harmanlanmış bir çamur vardı. O çamur; düşüncelerim, hislerim, tüm benliğim.

Ağzımı bıçak açmazken, tepki göstermemeye çalıştım. Hiçbir şey çaktırmamaya çalışıyordum fakat karşımdaki adam -Çınar'ın amcası- benim aksime tüm şaşkınlığını yüzüne yansıtmıştı.

Bir bana bir Çınar'a bakan adama üzüldüm içten içe. Çünkü yaşadığı şaşkınlık bana yabancı değildi. Zorlukla yutkunduğumda boğazım acıdı birden. Hasta oluyor olmalıydım.

"K-karın mı?" dedi kendi söylediğine inanamazken. Buz kesmiş elim birden Çınar'ın sıcak avcuna hapsolurken, kirpiklerimi kırpıştırdım üst üste.

"Karım," dedi Çınar, amcasının söylediği şeyi tasdiklerken.

Karım... Karım?

Neden böyle bir yalan söyleme gereksinimi duyduğunu bilmiyordum. Hem de evlilik hafife alınacak bir durum değildi, şimdi amcasının önünde gerçekten evli gibi mi davranacaktık? Amcasının haberi olmadan yaptığı bir evliliği nasıl açıklayacaktı?

"Ah," dedi elini alnına bastırırken. "Şaşkınlıktan akıl kalmadı bende. Hava buz gibi, üşümüşsünüzdür. İçeri gelin hemen."

Elim gerçekten onun elinin yanında küçücük kalmıştı. Parmaklarımız birbirine kenetlenirken, zorlukla tebessüm ettim ve beni eve doğru ilerletmesine izin verdim. Evin içine girdiğimizde ayakkabılarımızı çıkartıp ayakkabılığa koyduk. Sade ve samimi bir evdi. Krem rengi duvarlar, gri koltuklar vardı. Mutfağa ufak bir göz attığımda kocaman tezgâhın üzerinde küçük küçük süslerin olduğunu gördüm.

Çınar elimi sıktığında ona döndüm ve sonrasında onun amcasına baktığını gördüm. Bende amcasına baktığımda, gülümsedi.

"Adın ne güzel kızım?" diye sorduğunda gerilerek, "Umay," dedim.

"Şaşkınlığımın kusuruna bakmayın, yani biraz garip, içinde olduğum durum. Bir anda yeğenimin evlenmiş olduğunu duydum ve hâlâ daha idrak edemedim. Hoş geldin, umarım bizim küçük ailemizi seversin."

Gülümsedim. "Hoş buldum."

"Amca biz çok yorgunuz, biraz dinlenmek istiyoruz. Bize bir oda verebilir misin?"

Kırklı yaşlarda olduğu yüzünün hafif kırışıklıklarından belli olan adam hemen başını sallayıp odaların olduğu yere doğru ilerledi. Yan yana iki oda ve çaprazında iki oda daha vardı.

Bir odanın kapısını açtığında Çınar amcasına dönüp, "Teşekkürler, birazdan Mert'lerle görüşürüz." dedi ve sonra belimden tutup beni içeriye itti. .

Çınar, beyaz nevresim takımının olduğu yatağın üzerine oturdu ve bana bakmaya başladı. Gözlerindeki yorgunluğu görünce iç çektim ve koyu gri koltuğun üzerine oturdum.

"Çağan burada. Uyu, sonra sana getireceğim onu. İlk önce toparlanman gerekiyor. Çağan seni böyle görürse üzülür, biliyorsun."

Başımı salladım. Gözlerim kapanıyordu kendi kendine. Esneyip üzerinde oturduğum koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım. Ellerimi birleştirip yanağımın altına koydum.

"Orada mı uyuyacaksın cidden?"

Gözlerimi açmadan mırıltıyla, "Evet." dedim.

"Seni neden karım olarak tanıttığımı sormayacak mısın?" dediğinde dudaklarım kıvrıldı.

MAHFİ [ASKIYA ALINDI]Where stories live. Discover now