14.Bölüm; "SİLAH"

40 9 43
                                    

Gözlerimin karanlıkla buluşma anı, zihnimin sönme anıyla birdi. Zihnim ne zaman sönüp düşüncelerimin son bulmasını sağlasa, başım daha fazla ağrır, midem daha fazla bulanırdı.


Gözlerim de ağrıyordu.

Gerçeklerin tokat gibi yüzüme çarpması, kendime gelmemi sağlamıştı. İğreniyordum. Bir çocuğunu tamamen bırakan, diğerini de öldü sanmasını sağlayan kadından iğreniyordum.

Kendini Melek olarak tanıtan Ziynet, vücudunu bana çevirdi. Gözlerine yayılan şaşkınlığı okuyabiliyordum.

Ortaya histerik bir gülüş bıraktım. Keyiften yoksun, acıya yakın. Ben Çınar'ın annesini yıllarca aradığını duyduğumda, annesinin de onu arayacağını düşünmüştüm. Belki, demiştim. Belki babası yüzünden ortadan kaybolmuştur. Ama şimdi karşımda bana diğer oğlunu almak isteyen kadın, Çınar'ın annesi olarak hayal ettiğim masum kadın değildi.

"Nasıl yaptın?" diye soludum. Şaşkınlığım ses tonuma yansımıştı. Bana kaşları çatık bakmaya devam etti. "Çınar seni yıllarca ararken sen nasıl onu hâlâ görmezsin? Yoksa bana oğlunu tanımadığını mı söyleyeceksin?"

Yüzündeki kırık ifadeyi toparlayıp bana güçlü sandığı bir ifade takınıp bakmaya başladı. "Neyden bahsediyorsun?"

"Neyden mi bahsediyorum?" Güldüm. "Cidden bunu soruyorsun musun bana?"

"Bak, Umay. Sınırlarımı zorlamaya başladın. Dediğimi yap ve gerisini bana bırak."

"Çağan'ı almak istiyorsun annesi olarak. Normalde bunu kesinlikle doğru bulur sana verirdim ama sen oğlunu terk etmiş bir kadınsın!" Sesimin yükselmesi onun kaşlarını kaldırmasına sebebiyet vermişti. Topuklularının çıkardığı tok sesle bana yaklaştığında kalbimin acıdığını hissettim.

"O zaman alıştırmadan alırım. Ama alırım, bundan emin ol."

"Ya Çınar?" Başımı sağ omzuma eğip ondan merhamet dilenircesine hüzünle baktım. Kendim için değil, annesini görmeden düşkünlüğü büyük olan Çınar için... "O ne olacak?" Yüzündeki sert ifade sarsıldı. Bir umut. Belki bir umut Çınar'ın annesi olduğunu hatırlar diye düşündüm ama başını olumsuz anlamda sallayıp bana üzgünce baktı.

"Ona hiçbir şeyden bahsetme. Yoksa daha fazla üzülecektir."

"Ne yani? Onu görme fırsatını elinin tersiyle tepiyor musun?" Başımı hızla sallayıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüreğim yangın yeriydi. "Yapma, lütfen yapma..."

"Dediğim gibi. Ya sen alıştırırsın Çağan'ı ya da ben direkt alırım."

Ağlamak istiyordum. Nasıl bu kadar vicdansız olabilirdi? Oğlunu hiç mi özlememişti?

"Görüşmek üzere." dedi ve hızla büyük arabasına doğru ilerleyip bana bir kez olsun bakmadan arabaya bindi ve son gaz ilerleyerek gözden kayboldu.

Kalbim sıkışıyordu.

Kapıyı kapatıp içeri girdiğimde Bade masaya oturmuş bana bakıyordu şaşkınlıkla. "Yüzün bembeyaz kesilmiş," dedi. "Ne oldu? Kim geldi?" Ayağa kalkıp yanıma ulaştı ve elini yanağıma koyarak eğdiğim başımı kaldırdı. Gözlerine baktım usulca. Gözümden bir damla yaş yakıcı bir ateş misali gözlerimden süzüldü.

MAHFİ [ASKIYA ALINDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin