15.Bölüm; "HASTANE"

37 7 18
                                    

Adam külden bir yuva inşa etti, esen ilk rüzgâr o yuvayı darma duman etti. Suç kimindi? Yuvayı zayıf yapan adam mı yoksa intikam nefesini üfleyen rüzgâr mı? Suç herkesindi, hep öyle olmaz mıydı? Ortada tek bir suçlu aramak, kaçmanın en kolay yolu değil miydi?

Kalbim ağrırken gözlerimi Çınar'ın o korkmuş gözlerinden ayıramıyordum. Gözlerinden akan yaşlar yanaklarını ıslatırken, titrek bir nefes alıp dişlerimi sıktım. Karnım acıyordu. Karnım gerçekten acıyordu.

Çınar'ın arkasındaki adamlara rağmen çırpındığını gördüğümde dizlerimin bağı çözülmüş, kendimi birden yerde bulmuştum. Arkamdaki adam kollarımdan tutsa bile, ayakta duracak güç bedenime uğramıyordu.

"Umay," diye fısıldayışını duyar gibi oldum, gözlerimi yumup yutkundum. Bir elim yavaşça karnıma değdiğinde elime bulaşan sıvıya bakmak istememiştim. Gözlerim yumulu kalmaya devam ederken, Çınar'ın düzensiz nefesini yüzümde hissettim ve sonra da ellerinin yüzümü endişe içinde kavradığını. "Aç gözlerini, güzelim." dediğinde bir kez daha yutkundum. Bir anda damağım kupkuru olmuştu. "Hadi güzel kızım," Fısıltısı yüzüme döküldüğünde kirpiklerimi yavaşça araladım. "Sakın kapatma, sakın."

Elini sırtıma koyup beni olduğum pozisyonda bekletirken arkamdaki adamın çoktan gittiğini yeni anlamıştım. Gözlerini kısa bir süre benden ayırıp etrafına baktı ve birden bağırdı. "Ambulansı arayın!"

"Çınar canım yanıyor." Birden gözleri benim gözlerimi buldu. Onun korkusunu iliklerime kadar hissettim.

Karnımdan tüm bedenime elektrik akımı gibi acı yayılıyordu.

"Şşşh," dedi alnını alnıma bastırırken, Gözünden akan yaş kirpiklerime dokunurken dudaklarımı birbirine bastırdım. Deli gibi haykırmak istesem de sanki bunu yaparsam tenim ikiye ayrılacak gibi hissediyordum. Bu nedenle sadece gözlerimden akan sessiz yaşlara izin verdim. "İyi olacaksın," diye mırıldandı. "İyisin."

"İyiyim." Küçük bir nefes dudaklarımın arasından içime sızdığında gözlerimin kapandığını hissediyordum. "Uykumun gelmesi normal mi?" diye mırıldandığımda Çınar birden alnını alnımdan ayırıp bir elini boynuma dokundurdu.

"Sakın," dedi korkuyla. "Az kaldı, güzelim. İyileşmene çok az kaldı. Sakın uyuma."

Bazı şeyler oldu. Bir sedyeye yatırıldım, endişeyle bana dokunan Çınar'ın ellerini hissettim ama sonrası tamamen karanlıktı.

Çınar hastane koridorunda bir oraya bir buraya ilerlerken, İlker sessizce, "Otur şuraya." dedi. Çınar onu duymuyormuş gibi dolaşmaya devam ederken İlker bir kez daha, "Böyle dolaşman hiçbir şeye etki etmeyecek, otur." dediğinde Çınar'ın gece mavisi gözlerinde birden ateş parladı ve hızlı adımlarla İlker'in önüne gelip yakalarını sıkıca kavradı.

"Bana bir daha otur dersen seni mahvederim, İlker Kılıç." diye tısladığında Eylül araya girdi.

"İkinizde kesin sesinizi. Şu an iki kişiden haber bekliyoruz ve siz çocuk gibi kavga ediyorsunuz."

Çınar zorlukla yutkunduğunda sanki gözyaşlarını da içine saklamıştı.

Umay'ı ne hâlde bilmiyordu.

MAHFİ [ASKIYA ALINDI]Where stories live. Discover now