𓅓 1

172 9 4
                                    

Aynı yerden yine, yine geçtim. Yürüdükçe yerdeki tozlar havalanıyor ve bomboş sığınak ayak seslerimle dolup taşıyordu. Şekilsiz oyulmuş kayalar ve oluşan bu mağara, bazen karanlık bazen de ışıl ışıldı. Karanlıktan geçerek yıllardır kaldığım bu mağaradan çıkış yolu aradım fakat her zamanki gibi aynı yere dönmüştüm. Burada yatmam için bir örtü seriliydi, bende elimdeki eşyalarla kendime kullanışlı bir masa yapmıştım. O masanın bulunduğu yer burasıydı, alışmış olduğumdan gülerek geçtim ve sürekli oturduğum odama yürüdüm..

Odam, ve evim. Burada yıllarca kalmak ve büyümek benim için garip gelse de canımdan bir parça saymıştım alıştıkça. Korelilerin son düzey evlerindeki yatak odalarında yumuşacık halılar serili ve bir pamuk kadar yumuşak yataklar bulunurken, odalarında masalarının üstünde türlü türlü makyaj malzemesi bulunduğundan ziyade benim yatak odam işte bu kadar sadeydi. Sadece bir örtü ve tahta bir masa, ışıklandırma çok azdı. Normal bir insanı getirseniz, girmeye bile korkabilirdi..

İnsanlar yaşadıkları hayatların farklılığını göremeseler de şartlarını karşılaştırıp ne kadar dayanıklı olduklarını öğrenebilirler.

Genelde günümü geçirdiğim odaya ulaştığımda beni karşılayan büyük bir tablom vardı. Bu tablonun çerçevesi olmasa da gittikçe büyüyordu ve simetrik bir yapısı vardı. Tablo dediğim yer, karşısına geçip baktığım duvarımdı. Bu sıradan duvarı değerli kılan şey, hergun üstüne çizik atmamla oluşan görseldi. Yukarıya baktığınızda, sapsarı güneş ışınları içeriye yansıyor ve duvarı aydınlatıyordu. Böylece bu oda karanlıktan kurtulmuş ve temizlenmiş oluyordu. Oturacağım konforlu bir koltuğum olmasa da minderim vardı.
Diğerlerinin oturma odalarında televizyon ve kanepeler olmazsa olmazdı, düşündükleri koltuğun rengi, konforu ve görünüşüydü. Ya da televizyonlarının en büyük ekran olması, ne kadar yer kaplayacağını tartışıp orayı dizayn etmekti. Ben incecik ve kirlenmiş gri minderimle de mutlu olabiliyordum.

İnsanlar gerekli olduğunu düşündükleri şeyleri alıp yeterini bilmese de yaşadıkları konforu karşılaştırdıklarında elindekilerin fazlalığını ölçebilir.

Bahsettiğim o büyük delikten dışarıyı görmek mümkündü. Kocaman bir delik oluşmuştu ve oraya uzanan kısa bir merdiven vardı. Merdivenden çıkıp delikten doğru bakınca etrafı incelemek mümkündü, yemyeşil çimenler ve sık ağaçlar bulunuyordu. Onların yanında da sesi duyulan bir nehir ve kelebekler..
Buradan çıkmamı engelleyen şey deliğin üstüne kapattıkları demirlerdi, girişin enine ve boyuna sabitlenen demirler küçük kareler oluşturuyordu.

Benim evimde kapı yoktu, sadece bir mağaraydı burası. Zamanla içinde bulunan türlü canlılara alışmıştım ve tabiri caizse orman çocuğuna dönmüştüm. Benden iyi kimse bilemezdi burayı, elimde olan en etkili şeyler ise silahlardı. İlk geldiğimde ve mağarayı uçluca gezmeye çıktığımda eskimiş bir kutu bulmuştum, açmak için çok uğraşmıştım ve sonunda içindeki silahları görmüştüm. Çok eski olsalar da yanımda taşırdım bir tanesini..

Bu mağarada yaşanan şeyler ve anılarımın dolduğu duvarlar, ne kadar karanlık gözükse de bana çocukluğumu hatırlatırdı. Beraber harika günler geçirdiğim ve en az benim kadar saf olan çocuğu anımsardım. Mahalledeki ilk arkadaşım olan çocukla buraya gelmişliğimiz ve kavga ettiğimiz vardı.
Ne zaman sesini duysam, o olduğunu anlardım. Sevdiği çok az şey vardı, kıyafetlerine özen gösterirdi. Kahverengiyi ondan daha benimseyeni görmemiştim..

~

"Beni bekle!"
"Yanıma otursana."
"Bu ormanı bizim ormanımız yapalım, bu nehirde de bizim balıklarımız yüzsün."
İkimizde serçe parmağımızı uzattığımızda birbirine geçirip sıkıca sıkmıştık. Yüzlerimiz tekrardan nehire döndüğünde bir süre sonra yanımdaki boşluğu hissetim ve yanıma döndüm. Yanımda duran çocuk artık yoktu ve tek başımaydım. Ne zaman arkamı dönsem onu kaybeder oluyordum.
Ben sadece 8 yaşındaydım, arkadaşımla istediğim zaman oynar ve istediğim zaman da kaybederdim.

~

"Jungkook! Ben geldim. Her zamankinden getirdim!"

Devam edecek...

(Fikirlerrrr?????

Kendimi tutamadım ve gecenin köründe aklıma garip bir senaryo geldi. Umarım kitap ilgi görür ve devam ederim. Şimdi söyleyecek tek söz kalıyor.
Ya tarih olacağım, ya da tarih yazacağım ಥ⁠‿⁠ಥ ... )

Tuhaf Tutsak {Taekook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin