𓅓13

12 4 0
                                    

"Artık dayanamıyorum Taehyung."
Odadaki koku gittikçe artarken ve oksijen tüketmenin eşiğindeyken ben yeterince hava sağlamayı deniyordum. İçimden enerjimi alıyorlar ve ruhumu bedenimden koparıyorlar gibi hissediyordum.
Buradan çıkmayı diledim, sadece ait olduğum yere dönmeyi ve bunun sonlanmasını istedim.
"Sence burada ne kadar kalacağız?"
Cevap gelmeyince sadece sustum, yine tutsaktım.
Tutsaktım ve cevap alamıyor, duvarların arasında sıkışıp kalıyordum her seferinde. Orada zamanlar çok farklıydı, mağarada sanki gelecekten gelen bir insan gibi giyinmiştim ve neler olduysa kaçarken özüme döndüğümü hissetmiştim. Aynı şekilde yine tutsaktım, zamanı ve mucizeleri değiştirebilen tuhaf bir tutsaktım. Bu düşünceyle yüzüme saf bir gülücük kondurdum çünkü kendimde bunun özünü hissetmeye başlamıştım.
Arkamdan derin ve sakin bir ses hissetmemle Taehyung'a döndüm. Gözlerini ekrana kilitlemiş, bana sesli bir şekilde makale okuyordu.
"Dünyanın en büyük ikinci kahramanı olarak bilinen Jeon Jungkook kılıç ustası olarak tanınır. Bir kaçkın olan Jungkook'un ölümü beklenmedik bir şekilde gerçekleşmiş ve arkasından yas tutulmuştur. Jeon Jungkook tarihlerde yaşanan ilk mucizeye sahip olup iki gücü bulunmaktadır. Silla döneminde yaşayan kahraman iki güce sahip tek kişi olarak bilinir ve halk onu güç kaynağı olarak görür. Tahtın başına geçecekken zehirlenerek ölmüş ve prenses tahta geçmiştir. Tarih soruları için..."
Başını telefondan kaldırdığında açıklama bekliyormuş gibi bana bakıyordu.
"Gerçekten böyle mi tanınıyorsun Jungkook?"
"Oradaki zamanlar doğru değil."
"Ayrıca burada iki gücünün olduğunu yazmışlar."
"Dediğim gibi yanlış bilgiler-"
Taehyung kalkarak yanıma geldi ve karşımda durdu. Birden iki elimden de tutunca şaşırmış ve irkilmiştim.
"Gerçekten güçlerin var Jungkook. Sen dünyadaki nadir bulunan kişisin, her ne kadar bunlara inanmak istemesem de şahit olduğum için inanmak zorundayım. Biliyorum burada beni seviyor da olabilirsin, fakat sen gittiğinde Jungkook buraya geri dönecek ve en yakın arkadaş olarak kalacağız. Sen birşeyler hissetsen bile o beni arkadaşı olarak görüyor."
"Biliyorum.."
"Kim Taehyung'u daha çok bekletmemeni ve onunla kavuşmana yardım edeceğim. Sana bu konuda yardımcı olacağım."
O tüm bunları söylerken odadaki oksijen artık yok olma raddesindeydi ve gücümü fazlasıyla kullanıyordum. Bu bana zarar veriyordu. Bu güç hem yaşamamızı sağlarken hem de enerjimi sömürerek beni ölümüme yaklaştırıyordu. Başımda bir sancı hissettim ve sanki ruhumu elimden aldıklarını düşündüm. Sendelerken nefes nefese kalmış olduğumu duyuyordum ve alnımdan terlerin aktığını da hissedebiliyordum.
"Jungkook iyi misin?"
"Çabuk olalım Taehyung. Bir çıkış bulmalıyız, oksijen bitmek üzere ve daha fazla idare edebileceğimi sanmıyorum."
Benden ayrıldığında son kez ellerime baktım ve gözlerimi kapatarak bunu herkes için yapacağıma söz verdim. Ellerimde masmavi ışıklar parlıyor ve bize yaşam alanı sunuyordu.

İkimizde üstümüzdeki kurumuş kan lekeleriyle ve tozla dolaşıyor, çıkacak kapı arıyorduk. Birden arkamda bir ses duydum ve o yöne baktım.
"Hey! Baksana!"
Taehyung elindeki telefonla hayretle bir görüntü izliyor ve gelmemi istiyordu. Yanına koştum ve izlediği görüntüye bende göz attım.
Haberler
Jeon Jungkook ve Kim Taehyung uzun süredir kayıp ve bulunamıyorlar. Elimizdeki tek kanıt yerdeki kan lekeri olduğu için ve onlardan bir haber alınamadığı için polis onların cinayete gittiğine kanaat getiriyor. Arama bir süre duraklatılmış durumda ve bu davanın kapatılması düşünülüyor. Fakat fanlar iki gencin kaybolmasıyla büyük hayal kırıklığına uğramış durumda ve arama durunca basına protesto başlatmış haldeler. Bu haberle neredeyse dünyanın yarısı kaynarken grup üyeleri sakin kalmakta güçlük çekti. Onları kendilerinin arayacaklarını ve bu işin peşini bırakmayacaklarını söyleyen üyeler sinirli. Bazı fanlar ise diğer üyeleri de kaybetmek istemiyor ve korkuyor. Şimdilik iki ünlü şarkıcının arama çalışmaları durdurulmuş durumda ve cinayet dosyası hazırlanıyor...
"Şuna bak! Resmen bizi aramadan öldüğümüzü duyurmuşlar.."
Benim umut ettiğim tek şey üyeler olmuştu ve bir ihtimal bizi bulacaklarını hayal etmiştim.

Taehyung harekete geçip ortalığı arayacakken onu elimle tutarak durdurdum ve karşımdaki duvara diktim gözlerimi. Oldukça eski ve çatlamış bir yapısı vardı, zayıf gözüküyordu. Ellerimi kaldırarak gözlerimi kapattım ve gözümü tekrar açtığımda ışığı farkettim. Tüm gücümü toplayarak duvara isabet ettim ve gözlerim kısılmışken kıpkırmızı bir ateş duvara vurmuştu. Bu kırmızı kıvılcımla oda sımsıcak olmuş ve ortam bunaltıcı gelmeye başlamıştı. Duvara birşey olmadığını gördüğümde kalan son umudumu da kaybetmiş ve ellerim düşmüştü.

Birkaç saniye sonra tavandan toz parçacıkları ve taş dökülmeye başlayınca Taehyung ile geri çekilip onu izliyorduk. Anında büyük bir gürültüyle duvar yıkılmış ve heryer toza dumana bulanmıştı. İşe yaramıştı..
Gözlerimizi tekrar açıp etrafı incelediğimizde karşımızda bir oda duruyordu ve bu oda sanki bizim konuşmalarımızı dinlemek için yapılmışa benziyordu.
Odanın içinde gün ışığına çıkan bir merdiven bulunuyordu..
Taehyung'a baktığımda o da bana şaşkın bir şekilde bakmış ve gülmüştü. 
Merdivene yaklaştığımızda ikimizin de yüzü gülüyor ve gözlerimiz hiç olmadığı kadar parlıyordu. Başımın döndüğünü hissederek sendeledim ve elimle başımı tuttum, bu yüzümdeki gülümsemenin gitmesine sebep olmuştu.
"Önden git Taehyung."
Taehyung zorda olsa yukarı çıkabilmişti ve sırada ben vardım. Tam merdivenden çıkacakken arkamda bir gölge hissettim, ona döndüğümde bu canavar görünümünde bir insana benziyordu.

Kraliçe gözlerinden adeta ateş yayarak bana bakıyor ve elindeki hançeri tüm gücüyle sıkıyordu, bunu yaptığımız için kızmış olmalıydı ki aldığı nefesler derin ve seriydi.
"Jungkook, acele et! Elimden tut, seni çekeceğim!"
Benim vücudum donmuştu, bir zamanlar âşık olduğum fakat sonradan hafızamı kaybederek bir yabancıya dönüşen kadını izledim.
Yabancı olmak buydu, ne sevgi ne de nefret duymuştum..

Belkide ölecektim, yaşamayacaktım ve sevgilim dahil diğer herkesi son görüşüm bu olacaktı.

~

Jeon Jungkook öleli çok olmuştu ve Kraliçe ortalıklarda yoktu. Bugün onu son ziyaret edişim olacaktı, sevgilimi son kez ziyaret edecektim ve asla çürümeyen bedenine son bakışım bugün olacaktı. Artık onu ziyaret etmeyecek ve görmeyecektim, çünkü artık Kim Taehyung yani ben yıllarca başında beklemekten çok yorulmuştum..

Kraliçe kayıp olduğu için şehir karışmıştı ve bundan uzak kalmak için genelde ormana ya da Jungkook'un bedeninin yanına giderdim. Toparlanarak onun buz gibi soğuk bedenini görmeye gittim yine..

Geldiğimde her zamanki gibi cansız yatıyordu, yanına yaklaştım ve bir sandalye alarak oturdum başına. Süzdüm onu dakikalarca, artık gitme vaktim gelmişti fakat aniden ağzını oynatarak bir nefes aldığını gördüm. Sadece bir nefes almıştı ve o ölü bedene geri dönmüştü, gözlerim açılmış ve olan şeyi kavramaya çalışıyordu.
12:00
~

Karşımda duran Kraliçeye karşı her hücrem titredi ve korkarak derin bir nefes aldım. Bu nefes buradaki insanlar ve kendi dünyam için aldığım bir nefesti ve derindi..
12:00

Devam edecek...

(Okuduğunuz için tesekkur ederiiimmm
Ve hayalet okuyucu olmazsaniz da beni cok mutlu edersinizz<333

Bu bölümü çok zor yazdim yinede
sonunu toparlayabildim en azından.

Umarım begenmissinizdir ve umarım hikaye bu sekilde sorunsuz ilerler! <33)

Tuhaf Tutsak {Taekook}Where stories live. Discover now